Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Kumkapı Balık Hali’ne giderek nabız yoklayan
Başbakan Erdoğan, esnafın “Oraya çıkmayın, böyle iyi.” demesi üzerine “Siz ne diyorsanız o!” demiş ve
aday olmayacağının en somut işaretini vermişti.
Yaşanan süreçte
erken seçim kararı alınınca bu kez araştırmacı-karıştırmacı gazeteci arkadaşımız nabız yoklamak için soluğu Kumkapı Balık Hali’nde aldı ve erken seçimin en erken kamuoyu araştırmasını yaptı. Ağlarını bu kez
siyaset için geren
balıkçılar, yaşanan gerginliğin
Türkiye’yi zarara uğrattığı ve bunun hesabının sandıkta verileceğinde hemfikir.
Büyük çoğunluğun ortak fikri
AK Parti’nin daha yüksek oranda oy alarak iktidara geleceği ve yine
Abdullah Gül’ün
cumhurbaşkanı olacağı yönünde. Peki balık hafızalı bir
toplum olmamız hasebiyle sandığa kadar yapılanları
halk unutursa?
Balıkçılar bu konuda net: “Türkiye’nin geleceği için bu kez balığın kavağa çıkmasını beklemeyeceğiz.”Cumhurbaşkanlığı
adaylık ve seçim süreci balık kılçığını andırıyor. Ne yenir ne yutulur bir durum...
Süreç çalıkuşu gibi öyle hızlı ilerliyor ki, saatlerce televizyon kanallarının karşısında dans yarışmasının jüri üyelerine döndüm. İşin içinden çıkamadım, başım döndü. Konuyu NTV’nin Türk
mucitlerine
havale etseniz işin içinden çıkamazlar. Bir de mucit olacaklar. Oysa birkaç siyasetçiyi programa sok, size balcıya pekmez satmanın yöntemlerini anlatsınlar.
Matematikten azıcık çaksam 184 ve 367 tartışmasının, 9’a karşı 2 oyun hesabını yapıp, farklı farklı
Çankaya bestesi yapan köşe yazarları taifesine katılarak birkaç yorum yapacağım; ama anatomim el vermiyor. Saatlerce gözünü ekrandan ayırmamış birisi olarak hayal meyal en son hatırladığım şey, hükümetin aldığı erken seçim kararı. Ben bu satırları yazarken yeni bir gelişme olursa (olmazsa şaşarım) sorumluluk kabul etmiyorum. Beni bağlamaz...
Demokrasilerde halka inanmak esas. Lavabo tıkandığında sıhhi tesisatçıya, postalın yırtıldıysa
ayakkabı tamircisine, siyasal süreç tıkandıysa halka gideceksin. Şahsen bu çarşıyı karıştırma işi
demokrasi kültürünün gereği olsa da pek hazzetmem. Tek faydası insana tek parti döneminin güzelliğini hatırlatması. Ortada başka parti ve aday olmayınca cumhurreisi seçme işi böyle krizlere sebep olmuyordu. Kendi kendisini seçerek altı vesikalığını hazır eden koltuğa oturuyordu. Ne güzel!
Ama şimdi durum değişti. Artık değneği yiyenle sayan bir olmadığından halkın
vekilleri tarafından cumhurreisi seçilmiş olmak bile yeterli değil. Acaba halk yanıldı mı şüphesinden hareketle yeniden sandığa gidip durumu tasdik ettireceksin. Artık kısmetin varsa...
Balıkçılarda nabız yoklaması
Bu seçim süreci her ne kadar Türkiye’ye büyük şeyler kaybettirse de en büyük kazanım
balıkçılar oldu özümce. Henüz adaylar açıklanmadan evvel Kumkapı Balık Hali’nde nabız yoklayan ve bir esnafın “Oraya çıkmayın, böyle iyi.” demesi üzerine “Siz ne diyorsanız o.” karşılığını veren Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan’ın bu sözünde durması balıkçı ahalisini memnun etmişti.
Nabız yoklamasını balıkçı esnafı ile yapan Başbakan’ın ardından ben de balı dibinden yağı yüzünden alayım kolaycılığına kaçarak kendimi Kumkapı Balık Hali’ne attım.
Anayasa Mahkemesi’nin
cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin verdiği ret kararının ardından erken seçime karar kılan hükümetin tavrını ve sandıklardan çıkabilecek muhtemel sonuçları birlikte balıkçı tezgahına yatırdık.
Toplu sonuçları ve görüşleri vermekle iktifa eyleyeceğim. Öngörüsü tecrübeyle sabit esnafın konuşması benim yorumlarımdan daha efdal. Üstelik memleketin birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğu şu günlerde baldırımın etini yerim de
kasaba minnet etmem.
Kumkapı Balıkçıları, Başbakan’ın doğru
tercih yaptığı noktasında hemfikir olmalarının yanı sıra Abdullah Gül’ün cumburbaşkanı adaylığını sonuna kadar desteklediklerini ifade ediyorlar.
Sohbet ettiğim on beş kadar balıkçının neredeyse tamamı erken seçimde de sonucun değişmeyeceğini ve kendi dediklerinin olacağını söylüyorlar.
Türkiye’nin çok iyi bir noktaya geldiğini ve artık ideolojiye değil, çalışana oy verildiğini söyleyen balıkçı esnafına “İyi de halkımız biraz balık hafızalı değil mi?” diye itiraz ediyorum. Sesler yükseliyor: “Artık değil. Türkiye’nin daha iyi yere gelmesi için balığın kavağa çıkmasını beklemeyeceğiz.” Bekleyelim görelim...
‘Rakip olmazsa skor olmaz’
Eyüp Yörük (Erzincanlı Kardeşler Balıkçısı): “50 yaşında eski bir MHP’liyim. Tayyip Erdoğan’ın ve Abdullah Gül’ün kişiliğini gördükten sonra şahsen bu sefer oyumu Tayyip’e vereceğim. Sebebi, bu insanların çalışması. Tayyip Bey buraya geldiğinde tabiri caizse, sanki karşımda bir babamı gördüm. Dürüst, namuslu, otoriter, bilgili. En azından iki kelimeyi bir araya getirip konuşmayı bilen bir insan.
Anayasa Mahkemesi’nin kararına üzülmüyorum. Çünkü erken seçimde tekrar başa gelecekler.
CHP, Anavatan ve DYP milleti kışkırttı. Tabii ki
rakip olmazsa skor olmaz. 550 milletvekili bir cumhurbaşkanı çıkaramıyorsa bıraksınlar o zaman halk seçsin. Tayyip Erdoğan’ı başbakanımız olarak gördük. Öyle kalmasını istiyoruz. Abdullah Gül’ü de cumhurbaşkanımız olarak görmek istiyoruz.”
‘Seçimi desteklemiyorum’
Mustafa Gün: “Başbakan’ın buraya gelişi kişisel kendi tercihidir. Bizzat kendisine ‘Sayın Başbakan’ım sizin daha nice 5 yıllar hizmetlerinizi görmek istiyoruz.’ demiştim. O da ‘Benim esnafım, vatandaşım ne derse, nerede görmek istiyorsa orada olacağım.’ dedi. Abdullah Gül, esnaf olarak beklediğimiz bir şahıstı. Adaylığı açıklandığında ‘yeri orasıdır’ demiş ve çok güzel bir karar alınmış diye sevinmiştik. Şimdiye kadar seçilen cumhurbaşkanlıklarında hiç böyle bir dayatma olmamıştı. Bu, demokrasinin ayıbıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçim yarın olsa yine Abdullah Gül aday olsa alkışlarım. Yapılan
Cumhuriyet Mitingi’ni de vatandaş olarak hiç tasvip etmiyorum. Bu gerilimler ülkeyi kaosa sürükler. Erken seçimi kesinlikle desteklemiyorum. Seçmiş olduğumuz vekillerin cumhurunu seçmelerini istiyorum. 550 milletvekili bir cumhurbaşkanı seçemiyorsa, oylamaya girmiyorlarsa, yarın bu milletin karşısına ne sıfatla çıkacaklarının hesabını iyi yapmalılar, merak ediyorum.”
‘AKP’ye oy vermedim; ama bütün oylarım feda olsun!’
Fatih Sümbül (
Yeniköy Balıkçısı): “Gelişmeler demokrasinin bu ülkede olmadığını gösteriyor. Bugüne kadar bütün cumhurbaşkanları nasıl seçildiyse şimdi de aynısı oldu. Halka gidelim diyorlar. Zaten halka gitmişlerdi, biz de onları vekil
tayin etmiştik. Onların söylemleriyle demokrasi farklı. Deniz
Baykal herkesi parmağında oynatıyor.
Çağlayan’dakiler meğerse demokrasiyi istemeyen 700 bin kişiymiş. Demokrasiyi isteyenler meydanlara dolsa yer kalmaz. Seçimlerde Tayyip Erdoğan’a oy vermedim. Ama şimdi kaç tane oyum varsa hepsi ona feda olsun.”
‘Yüzde yüz kazanacaklar’
Şafak Gün: “Başbakan’ı burada görmek
sürpriz olmuştu. Balıkçılar olarak onu başbakan, Abdullah Gül’ü de cumhurbaşkanı olarak görmek istiyoruz. O yüzden seçimde yüzde yüz kazanacaklar. Bir insanı yükseltirsen halk da yükseltir. Alçaltırsan halk da alçaltır.”
‘Balık hafızalı değiliz’
Uğur Gündoğdu:“Önemli olan gelen kimsenin iş yapması. Şu anda CHP çalışsa aynı oyları ona da veririm. Anavatan ve DYP yan çizdiler. Yüzde doksan dört demiyorum, yüzde yüz Abdullah Gül oyları toplar. Halkımız artık balık hafızalı değil, yapılanları asla unutmaz. Buraya gelen CHP’li müşterilerim bile önümüzdeki seçimde Baykal’a oy vermeyeceklerini söylüyorlar.”
‘Çoban da sonucu bilir’
Aziz Türkoğlu: “Yine Tayyip Erdoğan başbakan, Abdullah Gül cumhurbaşkanıdır. Seçim de olsa sonuç değişmez. En iyi futbolu kim oynuyorsa futboldan anlayan herkes bunu görür. Şimdi seçim olursa kimin kazanacağını gazetecisi de biliyor, televizyoncusu da. Dağdaki
çobana sorsunlar o bile bilir Erdoğan’ın başbakan olacağını. Sadece CHP bilmiyor. Şimdi araştırılması gereken bu gerilimle Türkiye’nin uğradığı zarar. Birkaç gecede 7 milyar dolar zarar ettik. “Ben Türk’üm, ben Atatürkçüyüm” diyen adam Türkiye’ye zarar veremez.”
‘Seçim sonucu gösterecek’
Erhan Gül: “Başbakan Recep Tayyip Bey burada bizim gönlümüzden geçeni söyledi. Önümüzdeki erken seçimlerde
azınlık ve çoğunluk zaten belli olacak. “Cumhurbaşkanını halk seçsin”diyorlar. Oradaki milletvekillerini seçen zaten halk değil mi?”
Sali Zengin /Zaman Pazar