Bağdat ve
Kuzey Irak’ta ’
Kürt bölgesinin lideri’ kabul edilen Mesud
Barzani ve
Türkiye yetkilileri arasında geçen görüşmeler devletin en üst makamlarına sunuldu.
Diyalogların bir kısmı bazı gazetelerde yayınlandı. Ancak görüşmelerin en kritik bölümlerine ulaşınca bugün yaşananların çok daha kolay anlaşılacağını gördüm. Dosyayı derinlemesine açıp,
diyaloglar zincirini aktarıyorum.
Kürt’ün Kürt’e
silah çekmesi dönemi geçti
İlk
teklif ve uyarı Türkiye’den:
6000
PKK militanının 3500’ü
Kuzey Irak’ta barınıyor. Bunlar rahatlıkla giriş çıkış yapabiliyor,
lojistik sağlayabiliyor. Bunlara karşı bir harekát yapabilirsiniz. Bu harekát sonraki gelişmeler için bir iyi niyet olarak kabul edilir.
BARZANİ: Şu an için bir şey yapmamız mümkün değil. Onların büyük kadroları dağlarda zaten. Ayrıca şunu bilin ki savaştan sonra burada her şey değişti.
Suriye ve
İran Kürtleri de buradalar. Bir kaynaşma var. Bu yüzden ben emir dahi versem, Kürt’ün Kürt’e silah çekmesi mümkün değil. Ateş etmezler.
ABD’nin kontrolü dışı hareket edemiyoruz
Madem bir harekát yapamıyorsunuz. O zaman bulundukları alanı daraltın. Yiyecek alanlarını daraltın. Şehirden dağa lojistik sağlayamasınlar. Yardım kesilsin.
Bütün bu alan yalnız bizim kontrolümüzde değil ki. ABD var. Biz onların kontrolü dışında hareket edemiyoruz. Bu konuda onlarla konuşun.
Türkiye beni istediğim düzeyde kabul etmiyor
Bak biz, İran ve Suriye ile bu sorunu aştık. Onlar da bu bölgede
terörist faaliyetlere izin vermeyeceklerini resmen beyan edip bir de ispatladırlar. İran gruplar halinde 60’tan fazla PKK militanını bize teslim etti. Eğer sen de böyle bir
baskı kurarsan sorun çözülür.
Tamam da Türkiye beni bir türlü istediğim düzeyde kabul etmiyor ki?
Irak’ta federatif yapı var bunu kabul edin
Ne tür bir düzey?
Irak’ın yeni anayasasında federatif bir yapı kazandık. Türkiye bunu kabul etmeye yanaşmıyor. İsteksiz davranıyor. Neden ayak diretiyor. Bunu bir türlü kabul etmiyor. Bu realiteyi artık kabul etmeli.
Hayalim devlet kurmak ama olmayacak
Bunu siz de biliyorsunuz. Bir devlet arayışına Türkiye izin veremez ki.
Evet, biliyorum. Bakın açık yüreklilikle söylüyorum. Benim gönlümden bir devlet kurmak geçiyor. Ama bir de realiteler var. Ben bu realitelere saygı duyuyorum. Siz de buradaki federatif realiteye saygı duyun. Bakın bunca yıldır Kürt varlığını kabul etmediniz de ne oldu. Kürt yoktur dediniz. İşte geldiğiniz nokta ortada. Şimdi de bizim buradaki yapımızı kabul etmiyorsunuz. Sonuç aynı olur.
Af çıkarın 500 kişilik kadro dağda kalsın
Bu durum Bağdat’taki gelişmelere bağlı. Biz o gelişmeleri yakından takip ediyoruz.
Bakın ben size daha net bir teklif yapayım. Şimdi dağda 3 bin 200 PKK’lı var. Bunların 1500 civarı Suriyeli. Siz bir af çıkartın. Dağda 500 çekirdek kemikleşmiş militan kalır. Onları da bir şekilde
Lübnan gibi yerlere dağıtırız. Tabii onlara af olmaz.
Bizim
Merkez Bankamızı siz kurun
Sonra
Sonra bizim federatif yapımızı kabul ederek bize gelin. Bakın açıkça söylüyorum. Gelin bizim merkez bankamızı siz kurun. GSM’i siz kurun. Bütün alt yapıyı siz kurun. Yol, su, sanayi var. Böylesine bir ilişkimiz olsun. Ekonomik olarak bizi kavrayın.
Bütün bunlar olabilir, ancak her zaman olduğu gibi bunları Bağdat üzerinden konuşmak lazım.
İşadamlarınız heyetler halinde buraya gelsin yatırım için görüşmeler yapılsın,
Bütün bunlar Bağdat üzerinden görüşülür
Elbette bütün bunlar Bağdat’taki gelişmeler ve kurulacak hükümete bağlı.
Sorunların çözümü için ikili düzeyde görüşmeler sürsün.
Evet, her zaman olduğu gibi iyi niyetle Bağdat üzerinden bu görüşmeler sürdürülür.
Çıtayı yükseltti:
Türkiye’de
Başbakan beni kabul etsin
Bütün bu gelişmeler sonrasında Ankara’da yapılan değerlendirme şöyle:
Güneydoğu’da son dönemde artan olaylar Türkiye’nin bölgedeki sıkıntılarını artırıyor. Bu durumda Kuzey Irak’taki PKK varlığı önem kazanıyor. Bu da Barzani’yle yeni temaslar demek. Bu arada Barzani’nin Türkiye’ye gelmek istediği haberleri ulaşıyor. Ancak Barzani bu defa Başbakan düzeyinde de görüşme istiyor. Bu da Barzani’nin artık çıtayı yükselttiği anlamına geliyor.
Güvenlik Zirvesi’nde ciddi uyarı
KUZEY Irak ve Barzani üzerine bu değerlendirmeler yapılırken güvenlik zirvesinde bazı sıkıntılar da dile getiriliyor. Ankara’nın çok kritik merkezlerinden gelen bu değerlendirme ve uyarıları ise şöyle özetleyebilirim:
PKK, Güneydoğu’daki bu eylemlere gençleri iterek yeni dağ kadroları için
aday yetiştiriyor. Bu eylemlere katılan gençlerin bir bölümü dağ kadrosuna katılıyor. Son katılımlarla toplam
terörist sayısı 6 bini buldu. MED ve ROJ TV ciddi
finans desteği alıyorlar. Gençler bu kanallarla ciddi şekilde motive edilmekteler. MED TV’nin yıllık harcaması 30 milyon Euro’yu buldu. Bunun 15 milyon Euro’sunun nereden geldiği tespit edilemedi. Görülen o ki, bu kanalların da
yardımıyla 1 Mayıs’a kadar yeni eylemler gelecek.
DAĞ KADROSUNUN TASFİYESİ İÇİN
Ankara’da kulisler, PKK’nın
destek bulduğu Kuzey Irak ve Barzani üzerinde yoğunlaşıyor. Önümüzdeki günlerde Kuzey Irak’la ilgili önemli gelişmeler olabilir. Bu açıdan bakınca kulislerden çok önemli bir sonuç daha ortaya çıkıyor.
O da PKK’nın dağ kadrosunun
tasfiye edilebilmesi için demokratikleşmeye hız verilmesi gerçeği. Çünkü PKK eylemsiz geçen 6 yılda eridiğini gördü.
Kadroları yavaş yavaş gevşedi. Şehirde eskisi gibi milis hareketleri yapamaz oldu. Bunun üzerine Kuzey Irak’taki dağ kadrosu tekrar harekete geçti. Silahlı güçle bu dağılmayı önlemek için şehirlerdeki gençlere yöneldi.
DEMOKRATİKLEŞMENİN ÖNÜNÜ KESMEK
Özel birimlerin devlete sunduğu son
analize göre PKK silahlı güçle demokratikleşmenin önünü kesmek istiyor. Amaç devletin sert tedbirler almak zorunda kalmasını sağlamak. Böylece yöre halkıyla devleti karşı karşıyla getirip dağ kadrosuna yeni gençlerin katılmasını kolaylaştırmak.
ZİRVEYE SUNULAN GERÇEKLER
Çünkü artık çok iyi biliniyor ki, bölgede olayların ardında yalnızca
ekonomik sıkıntı yok. Yani bugüne kadar yapılan ’Terörün ardında ekonomik sıkıntı var.
İşsizlik azalırsa terör biter’ yorumu geçerliliğini yitirmiş durumda. Artık kimlik meselesi kemikleşmiş bir olgu. Bu doğrultuda belirlenen gerçekleri ise şöyle özetleyebilirim:
Kuzey Irak’ta artık fiili bir Kürt devleti oluşumu söz konusudur. ABD, AB ve
Rusya bu oluşumu desteklemektedir. Türkiye buna kayıtsız kalmamalıdır. Sınırımızdaki bu oluşum Kürt kimliğine yönelik istekleri artırıcı bir unsurdur. Federatif bir devlet olarak gelişen bu oluşum Güneydoğu’daki Kürt vatandaşları cezbedici, hatta
tahrik edici olabilir.
Kürt sorunu artık yalnızca az gelişmişlik, ya da ekonomik zorluklar nedeniyle ortaya çıkmış bir sorun olarak görülmemelidir.
Bugüne kadar sadık Kürt aşiretlerinin ödüllendirilmesi
politikası ters tepmiş, kimlik arayışındaki diğer vatandaşları devlete karşı güvensizleştirmiştir.
Bu nedenle geçmişte yaşanan acılar unutulmadan zaman içinde güven ortamının yeniden tesisi için alt kimlikleri tanımlama süreci başlatılmalıdır.
Eğer Kuzey Irak’taki oluşum iyi analiz edilemezse, sonradan telafisi güç koşullar meydana gelebilir. Bu nedenle bir an önce bölge halkına kimlik sorununu aşıcı tedbirlerle yaklaşılmalıdır.
Evet bu değerlendirmeler bugün devletin en üst makamlarına iletilmiş durumda.
ÇÖZÜME YÖNELİK POLİTİKA YOK
Ve yine görülen o ki, henüz gerçek anlamda çözüme yönelik bir politika ortada yok. Üretilen politikalar, getirilen yeni açılımlar is
e devletin bazı birimlerinden gelen tepkiler nedeniyle ya askıya alınmakta ya da etkisizleştirilip rafa kaldırılmaktadır. İşte bu noktada siyasi otoritenin ciddi bir cesaret ve muktedir olma sınavı verdiği yorumları artmaktadır.
Başbakan’ın "Özgürlüklerden geri adım atılmaz" sözüyle, "Teröre karşı gereken yapılacak" uyarısı arasındaki ince ayrım işte tam burada yatıyor.
HÜRRİYET