Erdoğan, ''Zira durağanlığa, tereddüte, zaman kaybına artık artık hiç tahammülümüz yoktur'' dedi.
Erdoğan,
Bilkent Otel'de düzenlenen Sermaye Piyasası Kurulu'nun (SPK), yıl dönümü kutlamaları çerçevesinde düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, SPK'nın başta özel
sektör yatırımları olmak üzere alt yapı yatırımlarımızın, kalkınmanın uzun vadeli bir finansmanı olduğunu söyledi.
Bugün gelişmiş
ülkelerde,
sermaye piyasalarının da geliştiğini gördüklerini ifade eden
Başbakan Erdoğan,
modern alt yapıları ile geniş bir kesime
hizmet verildiğini belirtti.
Türkiye'nin ilk bağımsız üst kurulu olan SPK'nın 25 yıldır önemli atılımlar yaptığını anlatan Başbakan Erdoğan, bu süre için reel sektöre doğrudan 50 milyar dolar üzerinde kaynak aktarıldığını kaydetti.
Ayrıca sermaye piyasalarındaki fiyatların referans alınarak,
özelleştirme gelirlerinin daha etkin belirlenmesinde de ana kaynak olduğunu belirten Erdoğan, ekonominin hızlı ve istikrarlı
büyümesine paralel olarak kurulların da artık büyümeye, fonksiyonlarını artırmaya, Türkiye ekonomisine çok daha fazla katkı sağlamaya başladığını dile getirdi.
KURUMLAR KOORDİNASYON İÇİNDE ÇALIŞIYOR
4 yılda Türkiye ekonomisin katettiği mesafeyi değerlendirmek istediklerini, bu gelişimi görmek isteyenlerin de olduğunu savunan Erdoğan, ''Milletin sevincini, milletle paylaşmayanlar da olmuştur'' dedi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''
Ekonomide elde edilen tarihi başarılar karşısında, 'iyileşme zaten başlamıştı. Bu hükümet devam ettirdi' diyenlerde olmuştu. Bizden önceki dönemin manzarasını sizlere bir kez daha hatırlatacak değilim. Aslında o günleri hiç kimse hatırlamak da istemiyor.
Şu kurulların performansına bakmak lazım.
Hükümetimiz, iş başına geldiği ilk günden itibaren motivasyon artmış ortak bir
hedef belirlenmiş ve ortak bir mücadele ruhu yakalanmıştır. Ardından da tam bir koordinasyon sağlanmıştır. Bugün ekonomimizin bütün kurumları,
Hazine,
Maliye, DPT, Dış
Ticaret Müsteşarlığı bir koordinasyon içinde çalışıyorlar.
En önemlisi de
özel sektörle kamu yönetimi, artık aynı istikamette yürüyor ve güç birliği yapabiliyor.
Bağımsız kurumlar icazetli bir bağımsızlıkla değil, gerçekten bağımsız olarak fonksiyonlarını rahatça yerine getiriyorlar. Gerektiğinde, bir yanlış gördüklerinde cesaretle kalkıp bunu eleştirebiliyorlar.
Kamu bankalarına bakıyorsunuz hiçbir
baskı olmadan rahatça faaliyetlerini sürdürüyorlar. Artık, dün zarar eden bu bankalar, şimdi kar ediyorlar.
MB'nin bağımsızlığı konusunu bu ülke yıllarca tartıştı ancak MB'nin tam bağımsızlığı fiilen bu dönemde gerçekleşti. Yine KİT'lere bakıyorsunuz, asli görevlerini yerine getiriyorlar, Hazinemize yük olmadan çarklarını döndürüyorlar.''
''ARPALIKLAR''
Geçmişte sürekli zarar eten KİT'lerin bugün kar elde ettiğini kaydeden Erdoğan, ''geçmişte buraların da nasıl arpalıklar haline getirildiğini hepimiz biliyoruz'' dedi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Hatta, şunlara bu
toplum çok alışık, (hamili
kart yakınımdır'. Bu tür yazılı kartvizitler alınıp buralarda kısa sürelerde işe başlayanları bu ülke çok gördü.
Ardından hantallık, şişmiş kadrolar, zarar üstüne zarar...
İşte hamili kart yakınımdır dönemi, bizimle birlikte bitti veyahut da asgariye. Çünkü bu dönem popülizmin bittiği dönem olmuştur.
Şimdi elde ettiğimiz başarıyı, kendinden menkul ya da başka sebeplerden menkul görürseniz, en başta bu ülkenin kurumlarına, bu ülkenin çalışanlarına, işte SPK'ya, burada
emek sarf eden arkadaşlarımıza haksızlık etmiş olursunuz.
Bir ülke geleceğini net olarak göremiyorsa, yarın öbür gün ne olacağı, hangi krizin patlak vereceği bilinmiyorsa, her an tedirginlikle, her an şüphe ile yaşanıyorsa, orada yatırım olmaz,
üretim olmaz ve istihdam olmaz. Ama siz ülkeye bir ufuk çizerseniz, hedeflerinizi net olarak ortaya koyarsanız, bu hedefleri tutturmak için azami gayret sarf ederseniz, işte orada ülkenin önü açılır,üretim de istihdam da yatırım da artar.''
ORTAK BAŞARI
Belirsizliğin olduğu bir ortamda kurumlarda da belirsizlik oluşacağını ifade eden Başbakan Erdoğan, ''motivasyon bozukluğu oluşur. Bugün her alanda büyük atılımların gerçekleştirildiği, ekonominin güven ve istikrar içinde büyüdüğü bir ortam vardır. Bütün kurumlarımız bundan heyecan duyuyor ve kararlılıkları artıyor'' dedi.
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bizim son 4 yılda elde ettiğimiz başarı, A şahsının, B şahsının, şu bakanlığın, bu kurumun başarısı değil, bu hepimizin, milletimizin ortak başarısıdır. Bu başarı, burada bulunan SPK mensubu arkadaşlarımızın ortak başarısıdır. Her birimizin bu çorbada tuzu var. İşte bu birlik ve beraberlik ruhuyla ülkemize istikrar ve güven getirilmiştir.
Kurumlarımızın, kurullarımızın, sanayicimizin, yatırımcımızın sağlam bir zeminde, öngörülebilir bir ortamda iş yapabilmesi sağlanmıştır.
Şu bir kez daha görülmüştür; istikrar ve güven temin edilince bu ülkenin bürokratı da kurumları da gerçek potansiyellerini ortaya çıkarma fırsatını bulmuştur.
Şunun altını özellikle çizerek söylüyorum; Demokrasiyi, hukuku, güveni, istikrarı, toplumsal huzuru, bütün
tartışma temalarını üzerinde tutmalıyız. Zira durağanlığa, tereddüte, zaman kaybına artık artık hiç tahammülümüz yoktur. Her zaman söylüyoruz, biz henüz işin başındayız. Yaptıklarımız sadece başlangıç olarak kabul edilmelidir. Bu ülkenin zamanı 10 yıllar boyunca hep boşa gitti ve ne yazık ki hep sil baştan yapıldı. Şimdi biz canla başla çalışarak bu kaybı telafi etmenin peşindeyiz. Önümüzdeki dönemde hızımızdan hiçbir şey eksilmeyecek.''
Hem doğrudan yatırımların, hem de portföy yatırımlarının devam edeceğini bildiren Başbakan Erdoğan, büyümenin süreceğine inandığını söyledi.
Enflasyonla mücadelelerinin de hız kesmeden devam edeceğini ifade eden Erdoğan, ''
İhracatı 3 haneli rakamlara çıkarmak için çabamız devam edecektir.
Yatırımı, istihdamı, üretimi artırma gayretimiz katlanarak devam edecektir.
Bu ülke artık eskisinden daha sağlam ve daha sağlıklı bir
ekonomik yapıya sahiptir. İşte bunu
Mayıs, Haziran sıkıntılarında hep yaşadık'' diye konuştu.
Borsanın, bazı sıkıntıların ardından yeniden artış eğilimine girdiğine dikkat çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
''Tekrar toparlanmaya başlandı ve dün
akşam itibariyle tekrar 42 bine kadar çıkıldı. İnanıyorum ki 48 bini aşacak bu ülke. Daha iyi noktaya gelecek. Çünkü Türkiye'de bazı
sanal sıkıntıların veyahutta sanal atmosferlerin oluşturduğu ortamların piyasada ne gibi bazı sıkıntılar meydana getirdiğini hissetmeyen, anlamayan ve anlamak istemeyenler var. Bu sıkıntılar, bunlardan kaynaklanıyor.
Tabii ki bu arada dünyada da buna benzer sıkıntılar oluyor, bunlar yaşanıyor. Bunların doğurduğu neticeler var. Bu neticeler görüldü ki kısa zamanda oluyor. O da bir dalga gibi hamdolsun ülkemizde gelip geçiyor. Niye? Zemin sağlam. Ve bu kararlılığımızdan asla vazgeçmemiz mümkün değil. Yola böyle devam ediyoruz.
Seçim veya başka gelişmelerde taviz vermemiz, gevşememiz asla mümkün olmayacaktır.
Türkiye'de demokrasinin işleyişi artık istikrarsızlığa değil, istikrara, güvene, büyümeye ve kalkınmaya hizmet edecektir. Çünkü burada eşsiz bir
rüzgar yakaladık, tarihi bir atmosfer yakaladık.
Bakın, Türkiye bu dönemde üst üste büyüme rekorları kırmıştır. Kişi başına milli geliri dört yılda tam iki katına çıkarmıştır. Enflasyonu tek haneli oranlara kadar çekmiştir. İhracat tarihinde ilk kez 85 milyar dolar seviyesini görmüştür.
Turizm gelirlerinde, özelleştirme gelirlerinde rekorlar kırmıştır. Doğrudan uluslararası yatırımlarda 19 milyar dolar seviyesini yakalamıştır. Bunlar başarıların sadece birkaçı. Türkiye'ye bu noktada dört yıl kazandırdık. Biz geçmişe takılmadığımız gibi kendi başarılarımıza da takılıp kalmıyoruz.''
TOPLUMSAL SORUMLULUK
Bu süreç içerisinde, kendilerine daha farklı ve daha büyük hedefler belirlediklerini belirten Başbakan Erdoğan, ''Sadece rakamların büyümesiyle toplumun geliştiği'' iddiasında olmadıklarını ifade etti.
Rakamların, toplumun huzuru ve refahıyla birlikte büyümesini hedeflediklerini vurgulayan Erdoğan, kendisine göre, toplumsal sorumluluk alan herkesin öncelikle toplumun ihtiyaçlarına odaklanmak zorunda olduğunu dile getirdi.
AK Parti Hükümetinin dört yılı aşkın süredir bunu yapmaya çalıştığını kaydeden Erdoğan, bu anlayışla çalışmaya devam edeceklerini bildirdi.
Başbakan Erdoğan, 2013 yılına kadar kişi başına milli geliri 10 bin dolar seviyesine çıkarmayı, ihracatta 210 milyar dolar seviyesini yakalamayı, enflasyonu yüzde 3-4'lere indirmeyi, Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına yerleştirmeyi hedef haline getirdiklerini söyledi.
Erdoğan, şöyle konuştu:
''Daha da önemlisi hedefimiz her zaman vurguladığım gibi, ekonomiyle birlikte, adaleti, paylaşımı, barışı huzuru arttırmamızdır.
Eğer ekonomi sosyal politikalara paralel bir gelişme ve büyüme gerçekleştirmezse, bu ülkenin belli kesimleri kendilerini güvende görür, belli kesimleri çaresizlikle başbaşa kalırsa orada bir başarıdan söz edilemez.
Bizim bütün gayretimiz toplumun güçlenmesi içindir. Unutmayalım ki devlet de kurumlar da gücünü vatandaşından alır. Onun için hepimizin önümüzdeki dönemde toplumun güçlenmesine odaklanması gerekir.
Devlet insanın önünde değil, insan devletin önünde oldukça güç kazanılır. Biz, kişi başına milli geliri 10 bin dolara yükseltmeyi hedeflerken işçimizin,memurumuzun, çiftçimizin, esnafımızın da bu büyümeden hak ettiği payı almasını istiyoruz.
Ben inanıyorum ki bu güzel hedeflere ulaşmak için şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da birlikte, beraber gayret edeceğiz.
İnsanımızın refahı için daha çok çalışacak, yine sizlerle birlikte bu başarının altında hepimizin imzası olacaktır.''
Erdoğan, sözlerinin sonunda SPK'nın 25. kuruluş yıl dönümünü kutlayarak, SPK'nın bugünlere gelmesinde emeği geçenleri ve ebediyete intikal edenleri rahmetle andığını, hayatta olanlara da sağlık, mutluluk ve esenlikler dilediğini belirtti.
Konuşmaların ardından, Başbakan Erdoğan, SPK'nın Kurucu Başkanı İsmail Türk'e plaket verirken, SPK 2. Başkanı Turan
Erol da Erdoğan'a Merkezi Kayıt
Kuruluşu'nda bulunan hisselerin bulunduğu sembolik bir
hediye verdi.