Bundan 17 yıl önce önce
Sivas'ta derin güçlerin provokasyonuyla 37 kişi hayatını kaybetti. 3 gün sonra ise
Erzincan'ın
Başbağlar Köyü'nde de 33 kişi hunharca katledildi.
AK Parti Konya Milletvekili ve Başbağlar mağdurlarının avukatı
Hüsnü Tuna, olayların organizatörlerinin Silivri'de olduğunu söyledi. Tuna, o dönem
mahkemenin, olayın üzerine gitmek yerine kapatmayı
tercih ettiğini belirtti.
Kardeş kavgası çıkarmak isteyen karanlık eller, 17 yıl önce
Türkiye'yi
yasa boğacak bir
katliam için yine işbaşındaydı. Sivas'ta
Alevileri
hedef alan
Madımak faciasının şoku henüz atlatılmamışken teröristler, Erzincan'ın Başbağlar Köyü'nde
Sünni katliamı yaptı.
Türkiye, Alevi-Sünni çatışmasını körüklemek üzere karanlık güçlerin planlandığı iki katliamı 1993 yılında yaşadı. İlk olarak 2 Temmuz'da Sivas'ta yaşanan provokasyon Madımak Otel'ini 33 kişiye
mezar yaptı. Alevilere karşı kışkırtılan kitlelerin sebep olduğu bu üzücü olayın şoku henüz atlatılmamışken Türkiye, Sünni vatandaşların yaşadığı Erzincan'ın Başbağlar köyünden gelen acı haberle sarsıldı. Kirli plan Sivas'ı kana buladıktan tam 3 gün sonra Erzincan'da devre sokuldu. Köyü basan teröristler, 'Madımak'ın intikamı' diye bağrarak 30 vatandaşı kurşuna dizdi, diri diri yaktı. Katliamla yetinmeyen teröristler, köyü ateşe verdi. Köye ulaşan zamanın Erzincan Valisi'ni gördükleri karşısında çömelerek ağlatan vahşetin failleri hâlâ bulunamadı.
'BEN KATILDIM' İTİRAFI GÖRMEZDEN GELİNDİ
AK Parti Konya Milletvekili ve Başbağlar mağdurlarının avukatı Hüsnü Tuna, olayların esas müsebbiplerinin ve organizatörlerinin Silivri'de olduğunu savundu.
Başbağlar katliamını gerçekleştirenlerin listesinin bulunduğunu ifade eden Tuna, o dönem mahkemenin, olayın üzerine gitmek yerine kapatmayı tercih ettiğini belirtti. Tuna,
dava aşamasında muhtelif illerdeki
örgüt dosyalarından gelen belgelerde 'Ben bu olaya katıldım' diye
itiraf edenlerin beyanlarının bulunduğunu söyledi.
Bu beyanı olan kişilerin araştırılmadığını dile getiren Tuna, "Yani davaya dahil edilmedi. Dava kapatıldı, o yüzden böyle bir liste var. Dava dosyalarından çıkardık. Pazartesi günü Başbağlar toplantısına katılıp orada isim isim okuyacağım. Bunlardan muhtelif cezaevlerinde yatanlar var, bir de cezaevinde olmayıp oradaki sanığın söylediği şeyler var. İfadelerinde geçiyordu, olaya katıldı diye. Bunu mahkeme biliyordu ama girmedi bu hususlara. Mahkeme bir an önce davayı kapatmakla görevliydi" dedi.
İNTİKAM DUYGUSU YERLEŞTİRİLMEK İSTENDİ
Olayın üç gün aralıklarla yapılmasının ise olayın planlanış şekli olduğunu vurgulayan Tuna, 30 Haziran'da
Tunceli ve çevresinden bu olayı gerçekleştirenlerin geldiğini ifade etti. Sivas'taki olay olmadan önce burada hazır vaziyette teröristlerin beklediğini anlatan Tuna, şöyle devam etti: "Dolayısıyla bu bir kurgu, planın parçasıydı. Onun için orada yapıldı ki Balyoz'daydı sanıyorum, 'önce Ali Balkız ve diğeri öldürülecek, ondan sonra da Eryaman civarındaki Sünnilerin çokça uğradıkları
alış veriş merkezine
patlayıcı madde atılacak' diye bir plan var. Aynı plan, Sivas ve Başbağlar'da uygulandı. Tabii o tür bir
imaj Alevi ve Sünniler arasında yerleşsin istediler. İşte bu Sivas'ın intikamıdır. Bunu kamuoyunda Aleviler ile Sünniler arasında bir intikam duygusu yerleşsin diye, biraz da kamuoyuna hafif bilgi verdiler."
"DOĞU PERİNÇEK'İN BÜYÜK PAYI VAR"
Ergenekon'a, Başbağlar ve Sivas dosyalarının girmesi gerektiğini vurgulayan Tuna, bu hususta Ergenekon tutuklusu
Doğu Perinçek'in büyük payı olduğunu ileri sürdü. "Aziz Nesin'i Sivas'a gönderen
ekip, Doğu Perinçek ekibi" diyen Tuna, "Daha önceden Sünnilerin ağırlıklı olduğu şehirlere program yapılmak üzere bir plan yapılmıştı. Bu illerin içerisinde Sivas da vardı, Konya da vardı,
Malatya da vardı, vs. Dolayısıyla bu işin organizatörleri aslında Doğu Perinçek, dolayısıyla Ergenekon içerisindeki o ekip. Bu ekip olduğuna göre şimdi olayın esas müsebbipleri, organizatörleri ben Silivri'de diyorum.
Şu haliyle birleştirip atmak çözüm değil. Hem Sivas hem Başbağlar dosyalarının kendi şartları içerisindeki delilleri araştırılacak, ortaya çıkanlar, sonuçta görülecek zaten Ergenekon dosyasının içinde" şeklinde konuştu.
17 yıl değil 17 bin yıl geçse de...
Erzincan'ın Kemaliye ilçesi Başbağlar köyünde, 1993 yılındaki katliamda hayatlarını kaybeden 33 kişiyi
anmak için düzenlenecek
tören öncesi köy halkı yaklaşık 600 metrekarelik bir
Türk bayrağı hazırlatarak, Başbağlar Jandarma Karakolu'ndaki askerlerin yardımıyla
Yılan Dağı'na yerleştirdi. Katliam sırasında
muhtar olan ve yaralı olarak kurtulan, şu anda da muhtarlık görevini sürdüren Ali Akarpınar,
Devlet Bakanı Faruk Çelik'in katılımıyla, köy alanında şehitler için okunan hatimlerin duasını yapacaklarını, Başpınar'daki mezarları ziyaret edeceklerini kaydetti. Başbağlar Köyü Güzelleştirme ve Kalkındırma Derneği eski Başkanı Şerif Gül ise, her yıl köyde anma etkinlikleri düzenlediklerini ve bu katliamı unutturmamak için ellerinden geleni yaptıklarını vurgulayarak, "17 yıl değil, 17 bin yıl geçse de, Başbağlar katliamının faillerinin bulunması için mücadele edeceğiz" dedi.