Erdoğan, konuşmasında
Türkiye'nin
Avrupa Birliği (AB) üyeliğinin stratejik bir
hedef olduğunu ifade etti. AB ile tam üyelik yoluyla bütünleşme iradesinin milletin her alanda kendisi için en yüksek standartlara kavuşma arzusunun ifadesi haline geldiğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
''Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği, gerek Avrupa gerek Türkiye için, özellikle bölgemiz için köşe taşı niteliğinde bir projedir. Bu itibarla AB'ye tam üyelik hedefine doğru kararlılıkla ilerliyoruz. Bu yoldan dönüşümüz söz konusu olmadığı gibi tam üyelik dışında bir seçenek de gündemimizde asla yok.
Dış politikamızın öncelikli konularından biri Kıbrıs'tır. Bu anlayış doğrultusunda 2010 yılını bizler bir çözüm yılı olarak düşünüyoruz. Ve bunu çözüme dönüştürebilmek için de her zamankinden daha yoğun bir çaba harcamamız gerektiğine inanıyoruz.
Komşumuz
Irak'ın;
toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini koruyarak iç huzurunu sağlamış, kendisi ve komşularıyla barışık istikrarlı ve müreffeh bir
ülke haline gelmesi bizim için son derece önem taşıyan bir başka konudur. Çünkü ağırlıklı olarak
Kuzey Irak'ta akrabalık bağları olan yüzlerce
aile var. Bunlar, her gün daha da gelişerek ilişkileri sıcak hale getiriyor. Şu anda Türkiye'nin Irak ile bu noktadaki münasebetleri çok çok büyük önem taşırken üst düzey siyasi ilişkilerimiz de her geçen gün olumlu istikamette gelişiyor. Türkiye, bu anlayışla Irak'taki bütün nüfus kesimlerine gerek etnik gerek
inanç farklılıkları noktasında hepsi ile eşit mesafede durarak Iraklı kardeşlerimizin yanında olmaya, güvenlik ve istikrarını gözetmeye devam edecektir.''
-''VİZELERLE BİRLİKTE KRONİK SORUNLARI DA TEK TEK KALDIRIYORUZ''-
Türkiye ile Irak arasında gerçekleşen görüşmelerde 48 tane
anlaşma imzalandığını hatırlatan Erdoğan, ''Bu süreç aramızdaki irtibatın ne denli güçlenmekte olduğunu da gösteriyor'' dedi.
Benzer şekilde
Suriye ile ilişkilerin geliştirilmesi için önemli adımlar atıldığını anlatan
Başbakan Erdoğan, ''Vizelerle birlikte kronik sorunları da tek tek kaldırıyoruz' diye konuştu.
Suriye ile de kısa süre önce 51 anlaşma imzalandığını anımsatan Erdoğan, daha önce Türkiye ile Suriye arasında yaşanan olumsuz yaklaşımların şu anda ortadan kaldırıldığını dile getirdi.
-''BİZ KÜRESEL BARIŞIN PEŞİNDEYİZ''-
İran konusuna da değinen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''İran, tartışmalı nükleer programı ile uluslararası gündemin üst sıralarında yer almaya devam ediyor. Öncelikle Türkiye- İran ilişkilerini; sosyal ve tarihsel derinlik noktasında buna uygun olarak komşu olmamızın kendine has gereklerini dikkate alarak, ayrıca
ekonomik, güvenlik ve uluslar arası konjonktür dahil tüm boyutlarını gözeterek sürdürüyoruz.
Doğalgazımızın büyük bir kısmını birinci derecede
Rusya'dan temin ediyoruz ama ikinci derecede de İran'dan temin ediyoruz. Bu da aramızdaki bağın ne denli önemli olduğunu gösteriyor. Göreve geldiğimiz anda İran ile
dış ticaret hacmimiz 1,5-2 milyar dolar civarındaydı. Fakat şu anda İran ile aramızdaki dış ticaret hacmi 10 milyar dolara ulaştı. Şimdi de belirlediğimiz hedef 30 milyar dolar. Bütün bunlar ilişkilerimizin önemini ortaya koyarken, dünyada karşılıklı çıkar ilişkilerinin de inkar edilemez, reddedilemez bir gerçek olduğunu düşünmek durumundayız. Tabii ki, içişlerine karışmamak, karşılıklı saygı, iyi komşuluk, güvenlik,
işbirliği ilişkilerimizdeki temel ölçütlerdir.
Biz bölgemizde doğrusu nükleer
silah istemiyoruz, arzu etmiyoruz ama bir ülkeden nükleer silah istememe arzusu ortaya konulurken, aynı bölgede bir başka ülkede nükleer silah olursa bu adil bir yaklaşım tarzı olmaz. Bunu ortaya koymamız lazım. Eğer gücü elinde bulunduranlar adil yaklaşım tarzını ortaya koymazsa, o zaman dünya, haklı veya haksız ayırt edilmeden, güçlülerin
egemen olduğu bir dünya olur ki bu dünya asla küresel barışı temin edemez. Biz küresel barışın peşindeyiz ve bunu temin etmek de hepimizin ortak gayretiyle olacaktır.
Nükleer program konusundaki tutumumuz gayet açıktır. Biz şunu daima söylüyoruz, bizzat uluslar arası toplantılarda da söylüyorum. Bakınız şu anda dünyada yıllık ortalama olarak
savunma sanayi sektörüne ayrılan rakamlar 1 trilyon dolara ulaşıyor. Peki insanlığın barışı için fakirliğin giderilmesi için, açlığın, yoksulluğun giderilmesi için?
Bugün dünyada 1,5 milyar insanın
açlık, sefalet,
yoksulluk içerisinde yaşadığını düşündüğümüzde bu sektöre harcanan bunca paranın acaba belli bir payını bu güçlü ülkeler kaydırırsa gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerle birlikte o zaman inanıyorum ki dünya barışı sevgiyi, hak ve özgürlükler noktasındaki dostluğu, kardeşliği çok daha çabuk yakalayacaktır.
Barışçıl ve
sivil amaçlı nükleer teknolojinin ülkelerin egemenlik hakkı olduğunun bilinciyle, İran'ın bahsettiğim şartlarla bu hakkını teslim ediyoruz. Ancak nükleer silah dendiği zaman bunun karşısında olduğumuzu biz de kendilerine defaatle ifade ettik.''
-''İRANLI MUHATAPLARIMIZA İLETİYORUZ''-
BM
Güvenlik Konseyi'nde, ABD Başkanı
Barack Obama liderliğinde yapılan toplantıda, düşüncelerini açık ve net olarak ortaya koyduklarını belirten Başbakan Erdoğan, nükleer silahların yayılmasının önlenmesine yönelik özellikle BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin örnek adımlar atması gerektiğini söyledi.
ABD ve Rusya Federasyonu'nun bu konuda attığı bu adımın, takdire şayan olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''Ama bunu süratle uygulamaya geçilmesi gerektiğini de orada gündeme getirdik'' dedi.
Bu konuda gerginliğin azaltılması için İran'a güçlü telkinlerde bulunduklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Her fırsatta da İranlı muhataplarımıza bunu iletiyoruz. İşbirliğine daha açık bir tutumun benimsenmesi için onları cesaretlendirmeye çalışıyoruz. Sorunun diplomasi ve diğer barışçıl yöntemlerin dışında çözümü bulunmadığını ilgili tüm taraflara açıkça belirtiyoruz'' diye konuştu.
AA