Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kentsel Dönüşümün üçüncü döneminin startını 17 Ağustos Marmara Depreminin yıldönümünde geldiği Bursa merkez Yıldırım İlçesi Mevlana Mahallesi'nde düzenlenen tören ile veriyor. Kentsel dönüşümün bu aşamasında, 46 ilde 335 riskli kamu binası ile 87 bin 628 bina yıkılacak.
Kentsel dönüşüm kapsamında ilk etapta 21 binanın yıkıldığı Bursa'da ise 7 Mahallede 30 bin konut yıkılacak. Bu konutların yerine 7 ayrı dönem halinde 8-6-4 ve 2 kat şeklinde toplam 40 bin konut yapılarak sahiplerine teslim edilecek.
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
17 Ağustos depreminde kaybettiğimiz kardeşlerimizi bir kez daha rahmetle yad ediyoruz. Depremler bize dersler verdi. O günleri hatırlayın. Deprem gece saat 3.00. Ama kriz merkezi sabah 6.30 da toplanabilmişti. Türkiye'nin çadır stoğu yetersiz kalmıştı. Haftalarca enkaz kaldırılamadı. Depremzedeler aylarca sokaklarda kendi imkanları ile barındı. Can kayıplarının kaydı bile tutulamadı. Afet sonrasında beceriksizliğin bedelini ödedik. İktidarımız AFAD'ı kurarak işlerin koordineli yürütülmesini sağladık.
'Deprem değil bina öldürür'
Bizim ülkemiz deprem kuşakları üzerinde bulunan bir ülke. Bilim insanlarımız deprem konusunda önemli çalışmalar yaptılar. Hangi bölgede hangi fay hattında deprem beklenildiğini biliyoruz. Hedefimiz yara sarmaktan önce yara almamak olmalı. Bizim enkaz altından nasıl insan çıkarırız değil enkaz altında nasıl insan kalmaz buna yönelmemiz lazım. Deprem değil bina öldürür. Hükümet olarak kentsel dönüşüm projelerini bu amaçla başlattık. Sağlıksız, çürük binaları tek tek tespit ediyor bunları sahipleri ile anlaşarak yıkıyor yerlerine sağlam binalar inşa ediyoruz. Benim vatandaşıma insanca yaşayabileceği binalar yapıyoruz. Niçin benim vatandaşım çürük binalarda yaşasın?
"Sağlıksız tek bir ev kalmayacak "
Türkiye genelindeki sağlıksız tek bir ev bina kalmayıncaya kadar bu projeyi sürdüreceğiz. Kimseyi mağdur etmeyeceğiz. Ranta, yapmaya izin vermeyiz. Binaları yıkacağız. Buralarda yapacağımız binalar kibrit kutusu gibi binalar olmayacak. Osmanlı, Selçuklu mimarisi ile olacak. Öyle gökdelende olmayacak. Bursa'nın yerel mimarisine uygun düşecek. Buralarda oturanlar 'oh be özlediğim evime kavuştum' diyecek.
Mısır'daki olaylar
Bir süredir kardeş ülke Mısır'da hepimizi üzern gelişmeler yaşanıyor. Mısır'da önce bir halk devrimi gerçekleşti. Mısır Demokrasiye ilk adımını attı. Bu bir uyanıştı.
Kardeşlerim 70 yıl otokratik rejime sabredenler veya o rejimi destekleyenler yüzde 52 oyla devletin başına gelen Mursi'ye tahammül edemediler. Aslında bunlar demokrat değildi. Çünkü bunlar kendi ellerine kukla olacak rejimler istiyordu. Biliyorlardı ki Mursi rejimi yolsuzluklara karşı gelecekti. Ama buna gelemediler, darbe yaptılar. Herkesi kucaklamadı dediler. Tabi bunların arkasında olanlar var. Ve bu darbeyi yapanlar halkın oyunu yok saydılar. Bununla yetinmediler ve kendi vatandaşlarını hunharca katletmeye başladılar. Şu anda binlerce Mısır'lı ne yazık ki askeri güçlerin müdahalesiyle şehit oluyorlar.
Bir Mısırlı tankın karşısına çıkıyor, elinde molotof yok, silah yok, taş yok ve kendisine ateş ediliyor. O kardeşimiz orada şehadet şerbetini içiyor. Çocuklar şehadet şerbetini içiyor.
'Onlar da darbe yönetiminin ortaklarıdır'
Dünya Bankası IMF destek vermedi seçimden sonra dediler. Bu iki yüzlülük niye? Darbecilere 16 milyar dolar destek geldi. Şimdi soruyorum darbe yönetimine 16 milyar doları verenler eğer bana sorarsanız onlar darbe yönetiminin ortaklarıdır. Çünkü kişi arkadaşlarıyla beraberdir. Söyle bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu.
Haftalar boyunca namaz kılanlara, oruç tutanlara kurşun yağdırdılar. Sabah namazında 53 tane Mısırlı kardeşimizi katlettiler. Adaletin tecelli etmesini cumhurbaşkanlarının serbest kalmasını isteyen insanlara çok ağır bir saldırı düzenlediler. Bu saldırıları Bursa'dan telin ediyorum, lanetliyorum. İbadethanelere, camilere kiliselere yapılan saldırıları kınıyorum.
Müslüman Kardeşler camileri korumaya alıyor malum uluslararası medya, hani gezi medyası vardı ya aynı orada ne varsa bunlarda da o var. Şimdi diyorlar ki müslüman kardeşler 30 kilise yaktı. Bugün El Fetih Camii kuşatma altında. Buradan sesleniyorum, Mısır'a da dünyaya da sesleniyorum: İnsanların ibadethaneleri masumdur. Bunlar Suriye'de de Mısır'da da camilerimizi yaktılar, yıktılar. Ha Beşar ha Sisi birbirinden farkı yok.
'Şu anda Mısır'da devlet terörü vardır'
Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Çıkacak inşallah. Allah'ın yardımı ne zaman diyen kardeşlerimizin seslerini duyuyoruz. Bütün bunlar yerde kalmayacaktır. Türkiye'nin Mısır'la ilgilenmesinden rahatsız olanlar var. Türkiye de katliamı görmesin istiyorlar. Türkiye konuştukça hakkı dile getirdikçe birileri vicdanlarıyla başbaşa kalıyor ve bundan rahatsız oluyorlar. Şu anda oradaki şehitleri terörist ilan edenler var. Şu anda Mısır'da devlet terörü vardır. Diyorum ki şu anda Mısır'da iki ayrı tablo var. Bir tablo firavunun izinden gidenler bir tablo da Musa'nın izinden gidenler. Tarih bunu böyle değerlendirecek. Şu topluluk birbirini seven topluluk: Bizi bölmek isteyenlere siz meydanlarda en güzel cevabı verdiniz. Biz insani değerleri hatırlatmaya devam edeceğiz. Biz dilsiz şeytan olmayacağız.
Size tarihin sayfalarını açacağım. Üsküp, Priştine, bizim için ne ise Kahire de odur. Dedeağaç, Gümülcüne kırcaali bizim için ne ise İskenderiye de bizim için odur.