Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, Türk milletinin anayasal rejime de, demokratik, laik cumhuriyetine de sadakatle bağlı olduğunu kaydederek, ''Zaman zaman ortaya çıkan bazı marjinal uç örnekler bu gerçeği değiştiremez, milletimizi cumhuriyetimizin kuruluş ideallerinden uzaklaştıramaz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan
Ulusa Sesleniş konuşmasının başında, geçtiğimiz hafta, ''vatandaşların birlik ve beraberlik duygularını pekiştiren,
toplumsal paylaşma ve dayanışmanın en üst seviyede yaşandığı
mübarek Ramazan Bayramı'nın milletçe idrak edildiğini'' hatırlattı.
Ramazan Bayramı'nın ardından milletimiz için çok büyük anlam ve öneme sahip olan 29
Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın coşkuyla kutlandığını belirten Erdoğan,
Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere bütün istiklal kahramanlarının rahmet ve şükranla anıldığını ifade etti.
Erdoğan, şunları söyledi: ''83 yıl önce, istiklal mücadelemizin büyük zaferi üzerinde demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak yükselen
Türkiye Cumhuriyeti'ni, aynı şuurla, Gazi
Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetlerin ötesine taşımaktaki kararlılığımızı bir kez daha ifade ettik. Bakınız, Cumhuriyetimizin kuruluş ideali olan bu hedefe bugün her zamankinden daha yakınız. AB ile başlattığımız müzakere süreci, Cumhuriyetimizin çağdaşlaşma hedefine doğru aldığımız yolda en önemli dönüm noktalarından biri olmuştur.
Ne mutlu bize ki milletimiz, Cumhuriyetimizi bütün değer ve kurumlarıyla özümsemiş, Türkiye'yi çağdaş dünya devletleri içinde hak ettiği saygın konuma yükseltmek için gerekli olan iradeyi her zaman ortaya koymuştur.
Milletimiz, anayasal rejimine de, demokratik, laik Cumhuriyetine de sadakatle bağlıdır. Zaman zaman ortaya çıkan bazı marjinal uç örnekler bu gerçeği değiştiremez, milletimizi Cumhuriyetimizin kuruluş ideallerinden uzaklaştıramaz. Onlara karşı da hukuk sistemimizde gerekli tedbirler zaten yer almaktadır. Laiklik ilkesi, farklı
yaşam biçimleri için özgürleştirici bir güvencedir.''
''HAYDİ GENÇLER MECLİS'E''
Bugün Türkiye'nin, çevresinde yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen, demokratik gelişme ve
ekonomik kalkınmasını birlikte sağlayarak bölgesine istikrar ve
refah ihraç eden bir
ülke haline geldiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, bunda, son yıllarda yakalanılan siyasi ve ekonomik istikrarın payının büyük olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Milletçe bundan sonra da Cumhuriyetimizin temel değerlerini her türlü sosyal ve siyasi tartışmanın üzerinde tutarak birlik ve bütünlüğümüze sahip çıkacak, güven ve istikrar ortamını korumaya devam edeceğiz'' dedi.
Bugün, gözlerini geleceğe çevirmiş, 100. kuruluş yıl dönümüne, hedeflerine ulaşmış bir Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları olarak girmenin hazırlıklarını yaptıklarını belirten Erdoğan, bunun herkese büyük bir heyecan verdiğini dile getirdi. Erdoğan, her alanda çağın gerektirdiği değişimi adım adım gerçekleştirdiklerini ve dört yıllık tecrübenin ardından bu hedefleri yakalamanın artık hayal olmadığını bildiklerini ifade etti.
Erdoğan, şunları kaydetti: ''Asırlar boyunca birçok devlet kurmuş, büyük medeniyetler inşa etmiş bir millet için 83 yıl çok uzun bir zaman değildir. Ancak
genç Cumhuriyetimiz bu süre içinde çağdaş bir toplum olma yolunda çok önemli mesafeler almış, çok büyük işler başarmıştır. Ülke olarak genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz. Bu genç nüfusu iyi yetiştirmek, geleceğe iyi hazırlamak ve en kısa zamanda Türkiye'nin
yönetim mekanizmalarına kazandırmak zorundayız. Bu amaçla geçtiğimiz haftalarda Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen bir yasayla seçilme yaşını 30'dan 25'e indirdik.
Bu, Türkiye'nin geleceği açısından son derece önemli bir adımdır. Bu tarihi karara oy vererek daha önce yapılamayanı yapan ve Türk siyasetine dinamizm kazandıran bütün milletvekili arkadaşlarıma huzurlarınızda bir kere daha teşekkür ediyorum. Türkiye bu kararla, son dört yıl içinde elde ettiği kazanımları daha ileri noktalara taşıyacak yeni bir enerjiye, yeni dinamiklere, yeni bakış açılarına, yeni heyecanlara kavuşmuştur.
Yine son dört yıl içinde, milletimizin ortak iradesiyle hayata geçirdiğimiz değişim felsefesi de yeni bir ivme kazanmıştır. Türkiye'nin bu taze kana, bu genç beyinlere ihtiyacı vardır. Çünkü Türkiye bir yandan kaybettiği yılları geri kazanmaya çalışıyor, bir yandan da geleceğini inşa etmenin mücadelesini veriyor. Kabul edelim ki her alanda yenilenme ve tazelenme iradesi gösteren bir ülkenin, genç insanlarını yönetim mekanizmalarının dışında tutması, genç fikirleri devre dışı bırakması asla düşünülemez.''
Erdoğan, Türk milletinin tarih boyunca birçok genç lider yetiştirmiş olan büyük bir millet olduğunu vurgulayarak, gençlerin siyasete zenginlik katacağını söyledi. Erdoğan, ''Gençlerimize güveniyor, onların ülkemizin gelişimine yapacakları katkılara inanıyorum. Onun için sadece gençlerimizi siyasete değil, haydi gençler Meclis'e diyorum. Bu adım, Türkiyemize hayırlı olsun'' diye konuştu.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, hiçbir zaman, ''başarıların sarhoşluğuna kapılmadıklarını, eksiklerini de bildiklerini, öz eleştirilerini de yaptıklarını'' ifade etti. Erdoğan, ''Kararlılığımız, samimiyetimiz, sağlam duruşumuz devam ettiği sürece inşallah daha iyi seviyeleri de yakalayacağız'' dedi. Başbakan Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında, ekonomik gelişmeleri değerlendirdi.
Son dört yılda, özellikle ekonomik alanda çok önemli başarılar elde edildiğini belirten Başbakan Erdoğan, ''Bugüne kadar hiç görmediğimiz, hiç yaşamadığımız seviyeleri hep birlikte yakaladık'' diye konuştu. Bunların Türkiye adına, ekonomi adına kendilerini son derece mutlu eden, geleceğe dair umutları güçlendiren gelişmeler olduğunu anlatan Erdoğan, ancak bunları asla yeterli görmediklerini dile getirdi.
Erdoğan, şöyle konuştu: ''Kararlılığımız, samimiyetimiz, sağlam duruşumuz devam ettiği sürece inşallah daha iyi seviyeleri de yakalayacağız. Türkiye, önüne çıkarılan engelleri bir bir aşarak aynı kararlılıkla yoluna devam edecek, dünyanın en güçlü ekonomileri arasında yerini alacaktır. Bu kalkınma mücadelesini, bu ilerleme yarışını mutlaka kazanacaktır...
Hükümetimiz döneminde ekonomide çok sevindirici sonuçlar elde ettik. Birçok kronik sorunu çözdük, birçok sorunu çözüm yoluna koyduk.
Kaydettiğimiz tüm bu iyileşmelerin, tek tek vatandaşlarımıza yansıması için de azami çaba sarf ettik. Bakmayın siz, birilerinin ekonomik iyileşmenin sokağa yansımadığı şeklinde yanlış bir psikolojiyi yaymaya çalışmasına. Ben diyorum ki,
Halep oradaysa arşın burada; mutfakta, sizlerin ceplerinizde. Şimdi herkes elini vicdanına koysun. Zira aldığımız mesafeleri inkar etmek, milletimizi gereksiz bir karamsarlığa, yılgınlığa itmekten başka bir amaca
hizmet etmez. Dikkat ediniz, Türkiye, yüksek ve belirsiz enflasyon dönemlerinin ardından, bugün düşük ve
kontrol edilebilir bir enflasyon dönemine girmiştir.''
''ALIM GÜCÜ YÜKSELDİ''
Bunun yanında
ücretlerin enflasyonun üzerinde artırıldığını, dolayısıyla alım gücünün de yükseldiğini söyleyen Erdoğan, bununla ilgili günlük yaşamdan şu örnekleri verdi: ''Bakınız, 2002 yılında, net asgari ücretle sadece 1.445 adet yumurta alınabiliyordu. Bugün bir asgari ücretli tam 3.171 yumurta alabiliyor.
Alım gücü yüzde 119 oranında artmıştır. 2002 yılında en düşük SSK aylığı ile 73 kilogram
peynir alınabiliyordu, bugün 109 kilogram peynir alınabiliyor. Alım gücü yüzde 49 oranında artmıştır. 2002 yılında yine, 65 yaş aylığı sadece 25 milyon TL idi. Biz bu aylığı kademe kademe artırdık ve bugün 68 milyon TL seviyesine çıkardık. 2002 yılında bir 65 yaş aylığı ile sadece 18 kilogram toz
şeker alınabiliyordu.
Bugünse alım gücü yüzde 108 oranında arttı ve 38 kilogram toz şeker alınabiliyor. Ortalama Bağ-Kur
Tarım Emekli aylığı, biz iktidara geldiğimizde 110 milyon TL idi. Yine bu ücreti de kademe kademe artırdık ve bugün 315 milyon liraya kadar çıkardık. 2002 yılında ortalama Bağ-Kur Tarım Emekli aylığı ile 17 kilogram et alınabiliyordu, bugün ise 32 kilogram et alınabiliyor. Alım gücündeki artış, yüzde 84. Bağ-Kur
Esnaf emekli aylığında durum yine aynı... 2002 yılında esnaf emeklisinin ortalama aylığı 258 milyon TL iken, bugün bu rakam 489 milyon TL'ye yükselmiş durumda.
Emekli Sandığı aylıklarına,
özürlü aylıklarına,
muhtar aylıklarına, öğrenim kredilerine bakınız, hepsinde enflasyonun çok üzerinde bir artış göreceksiniz. Yine ortalama memur maaşı, 2002'den bugüne yüzde 85, kamu
işçi ücretleri yüzde 65 oranında artırılmıştır. Net Asgari Ücret yüzde 107, özürlü aylığı yüzde 298, muhtar aylıkları yüzde 168 oranında artırılmıştır. Ortalama SSK emekli aylığı yüzde 83, Bağ-Kur Tarım aylığı yüzde 186, Emekli Sandığı aylığı yüzde 69 oranında artırılmıştır. Dikkat ediniz, bu süre içinde, yani 2002 yılından bugüne kadar toplam enflasyon artışı ise sadece yüzde 51,25 oranındadır.''
''BÜTÜN ÜCRETLER ENFLASYON ÜZERİNDE ARTIRILDI''
Bütün ücretlerin enflasyonun üzerinde artırıldığını dile getiren Erdoğan, bunun yanında satın alınan ürünlerin fiyatlarındaki artışın sınırlı kaldığını, hatta bazen düşüşler yaşandığını söyledi. Dolayısıyla alım gücünde de önemli ölçüde arttığını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bunu sizler zaten bizzat yaşıyorsunuz. İsteyen herkes de bu hesabı oturduğu yerden yapabilir. 2002 yılında aylığınız ne kadardı, bugün ne kadar? 2002 yılında aylığınızla, hangi üründen ne kadar alabiliyordunuz, bugün ne kadar alabiliyorsunuz? Çalışanlarımız da, emeklilerimiz de bu hesabı mutlaka yapsınlar.
Gelecekte eğer bugünden daha iyi bir noktada olmak istiyorsak, bugünün dünden farkını hepimiz iyi bilmeli, iyi anlamalıyız. Her zaman söylüyorum, bugün de söyleyeceğim. Eğer 4 yıl önce yani 2002 yılının sonunda bir asgari ücretli, asgari ücretle mutfağındaki temel ihtiyaç maddelerinden ne alıyordu, bugün aynı asgari ücretle yine mutfağında temel ihtiyaç maddelerinden ne alıyor? Daha mı fazla alıyor, daha mı az alıyor? Eğer daha fazla alıyorsa, işte o zaman biz iyi yoldayız.
Eğer daha az alıyorsa, kötü yoldayız. Ama şu anda Türkiye
İstatistik Kurumumun rakamları da, dolaştığım marketlerde aldığım rakamlar da bana çok daha fazlasıyla bunun arttığını gösteriyor. Ve özellikle hanım kardeşlerim bunu çok iyi takip ederler, bu mukayeseyi bir yaparlarsa, inanıyorum ki, hükümetimizin bu dönem içerisinde vatandaşımıza, mutfağına neler kazandırdığını çok daha açık ve net göreceklerdir. Bunu beyaz eşyada da görebilirsiniz, bunu televizyonlarda da görebilirsiniz. Onların da fiyatlarının ne noktada olduğunu mukayese imkânını gayet iyi yaparak anlayacaksınız.''
''DOĞRU YOLDAYIZ''
Bunların, ekonominin doğru yolda olduğunun, iyiye gittiğinin, sağlam bir zeminde ilerlediğinin somut göstergeleri olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, ''Biz şundan eminiz ki, elini vicdanına koyan, geçmişle bugünün muhasebesini iyi yapan her insanımız, bu değişimin, bu iyileşmenin farkına varacak, hakkımızı teslim edecektir'' dedi. Erdoğan, elbette bütün sıkıntıların, bütün dertlerin bitmediğini, sorunların hepsinin çözülmediğini belirterek, ''Elbette Türkiye henüz zengin bir
Avrupa ülkesi seviyesinde değildir'' dedi.
Türkiye'nin, bir
İsviçre, bir
Almanya kadar müreffeh olmadığını dile getiren Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Ancak unutmayın göreve geldiğimizde Türkiye'de kişi başına
milli gelir 2.500 dolar iken, 2005 sonu itibarıyla bu rakam,
evet, 5.000 doların üzerine çıkmıştır. Bu hedefe doğru hızla ilerlediğimiz apaçık bir gerçektir. Bakınız biz hiçbir zaman başarıların sarhoşluğuna kapılmadık. Eksiklerimizi de biliyor, öz eleştirilerimizi de yapıyoruz. Evet, henüz istediğimiz noktayı yakalayamadığımız bazı alanlar da var. Hükümet olarak bu sorunların üzerinde de hassasiyetle duruyoruz. Mesela işsizlik...Geçen 4 yıllık sürede işsizlikte arzu ettiğimiz düşüşü kaydedemediğimizi her zaman ifade ediyoruz.
Çok
şükür bu sorunun çözümünde de artık ciddi bir gelişme sürecine girmiş durumdayız. 18 dönem üst üste
büyüme başarısı gösteren Türkiye ekonomisi, nihayet işsiz yığınları da istihdam etmeye başlamıştır. 2005 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 9,2 oranında gerçekleşen işsizlik, 2006 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 8,8'e kadar gerilemiştir.''
"İŞ ÜRETTİK"
Nüfustaki hızlı artış göz önünde bulundurulduğunda, işsizlik oranındaki azalmanın daha fazla anlam ifade ettiğini belirten Erdoğan, ''Dikkat ediniz, ekonomimiz, bir yandan iş gücüne ilk kez katılan yüz binlerce vatandaşımıza iş üretmiş, bir yandan da işsiz yığınlarından bir miktar eritebilmiştir'' diye konuştu.
Bunun yanında, tarımda çalışan çok sayıda vatandaşın da, bu sektörden ayrılıp, sanayi ve hizmetler sektöründe iş arayıp bulduğunu ve çalışmaya başladığını ifade eden Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Aslında bunlar son derece sevindirici gelişmelerdir. Bunlar, Türkiye ekonomisindeki iyileşmenin, büyümenin,
üretim ve yatırımdaki artışın artık istihdama da yansımaya başladığının göstergesidir. Türkiye, bu istikrar ortamını koruduğu, yatırımlara devam ettiği sürece, işsizlikteki bu düşüş de devam edecek,
işsizlik oranları da makul bir seviyeye indirilmiş olacaktır.''
ZİNCİRLİME İLERLEME
Bu gelişmelerin, Türkiye'de, hükümeti döneminde oluşan güven ve istikrarın bir sonucu olduğunu bildiren Başbakan Erdoğan, siyasette, diplomaside, sosyal hayatta, demokratikleşmede,
Avrupa Birliği sürecinde, ekonomide elde edilen gelişmelerin birbirini etkilediğini, böylece zincirleme bir ilerleme kaydedildiğini ifade etti. ''Biz, bu zincirin hiçbir halkasında zafiyeti asla kabul edemeyiz'' diyen Erdoğan, şöyle konuştu: ''Zira Türkiye'yi daha güzel günlere, daha aydınlık yarınlara taşımak gibi bir sorumluluğumuz var. Elde ettiğimiz bu güzel, bu sevindirici gelişmeleri toplumun her bir ferdine ulaştırmak gibi bir görevimiz var. Bundan vazgeçmemiz, taviz vermemiz söz konusu olamaz. Bunun için bir yandan kazanımlarımıza hep birlikte sahip çıkmak, diğer yandan da geleceğin planlamasını yaparak sosyal ve ekonomik hedeflerimize ulaşmamızı sağlayacak stratejik adımlar atmak mecburiyetindeyiz.''
2007 BÜTÇESİ
Bu çerçevede, Bakanlar Kurulunun onayından geçirerek TBMM'ye gönderilen 2007 yılı bütçesinin, sosyo-ekonomik istikrarın temini ve korunması bakımından önemli açılımlar getirdiğini kaydeden Erdoğan, 2007 yılı bütçesini hazırlarken hükümet olarak önceliği, Anayasa'nın 2. maddesinde belirtilen sosyal devlet ilkesinin hayata geçirilmesine verdiklerini söyledi. Türkiye'nin, yakın geçmişte yaşadığı krizler neticesinde sahip olduğu mali kaynakları genellikle günü kurtarabilmek adına feda ettiğini kaydeden Erdoğan, ''Hal böyle olunca da sosyal devlet ilkesi işlerliğe kavuşturulamamıştır'' dedi. Erdoğan, Türk insanının ekonomik sıkıntılar karşısında çaresiz bırakıldığını, gelir dağılımındaki uçurumların giderek büyüdüğünü ifade etti.
Erdoğan, şunları kaydetti: ''Şimdi biz bu dengesizliğin açtığı toplumsal yaraları sarmaya çalışıyoruz. Son dört yıl içinde ekonomik alanda sıkıntılarımızı önemli ölçüde azalttık, insanlarımızın acil ihtiyaçlarını karşılamak için imkânlarımızı azami seviyede seferber ettik. Bugün artık sosyal istikrarın temini konusunda köklü çözümler getiren daha etkin, daha kalıcı adımlar atıyoruz.
2007 yılı bütçesi, hükümetimizin bu alandaki hassasiyetini, kararlılığını ortaya koyan bir anlayışla hazırlanmıştır. Bu anlayış devam ettiği müddetçe, inşallah hiçbir insanımız çaresizliğe teslim edilmeyecektir. Bütün vatandaşlarımızın temel ihtiyaçları giderilecek, toplum olarak hayat standartlarımız yükselecektir. Sosyal
adalet temin edilecek, toplumsal barış güçlendirilecektir. Milletimizin birlik ve beraberliğini pekiştiren bir sosyal
restorasyon gerçekleşecektir.''
''4 YIL DOLUYOR''
''Dikkat edin, üç gün sonra, evet, dört yılını dolduruyor bu hükümet. Ve ilk defa beşinci yıldan zaman almaya başlıyor'' diyen Erdoğan, bunun, demokrasinin Türkiye'de ne kadar güçlendiğini de gösterdiğini söyledi.
Erdoğan, şöyle devam etti: ''Artık, milletin güvenine mazhar olmuş bir hükümetin istikrar ve güveni korumadaki bu süreci nasıl değerlendirdiğini en güzel şekliyle ifade ediyor. 2007 bütçemizde ağırlık verdiğimiz sosyo-ekonomik uygulamalar, işte bu amacın bir neticesidir ve bu amaca yönelik olarak da planlanmıştır. Böylece hükümet olarak, devletin vatandaşına karşı üstlenmesi gereken sosyal sorumlulukları yerine getirecek, bütün imkanlarımızla insanlarımızın yanında olacağız. Biliyoruz ki, Türkiye vatandaşlarından, şehirlerinden, meselelerinden bir kısmını
ihmal ederek kalkınamaz, ilerleyemez. O sebeple, ekonomik kazanımlarımızı hayatın her alanına adım adım yaymak durumundayız.''