Tekel işçilerinin
eylemiyle ilgili soru üzerine Erdoğan, ''Bir hukuk devletiysek, hukuk devletinin içerisinde hak neyse bunun alınmasının kavgası yapılır. Eğer burada hakikaten bir hak söz konusuysa bunu vermekte biz hiçbir zaman imtina etmeyiz, veririz bunu. Burada bizim en ufak bir çekincemiz yok'' diye konuştu.
Erdoğan, ''Şu anki olay kapatılma olayıdır.
İhbar tazminatlarını ödüyoruz. Kıdem tazminatını ödedik. Geçenlerde evime gelen Tekel işçileri bayan arkadaşlar, 6 ay daha imkan istemişlerdi bundan önce.
Türk-İş genel başkanı ve
sendika temsilcileriyle 6 ay uzatmaya tamam dedik. 6 ay iki yıl oldu. Artık mecburuz bunu kapatmaya.
Diyarbakır,
Manisa ve
İzmir devam edecek. Burada şu an yapılan
uygulama yasal değildir. Asgari ücreti bekleyen nice aileler var. 900 TL'ye kadar tırmandırdık bu ücreti. Ama çirkin olaylar oldu. Burada yapılan bu. Üreten yer değil. Biz öyle bir adım attık ki, 230 bin işçiyi kadrolu işçi statüsüne geçirdik. Bu olay kırılma noktasıdır. Belli bir sendika 600 milyarlık geliri kaybediyor her ay. Yılda 7 buçuk trilyon lira kaynaktan mahrum kalıyor. Bu ay sonuna kadar burada bu eylem bu şekilde devam ederse ay sonu bizim yapacağımız artık hukuk neyi gerektiriyorsa yasal yetkimiz neyse güvenlik güçlerimizle kullanacağız'' dedi.
DANIŞTAY'IN KATSAYI KARARI
Erdoğan,
Zaman Gazetesi Ekrem Dumanlı'nın
Danıştay'ın
katsayı kararıyla ilgili sorusuna "
Meslek liselerine ilişkin geçmişte Danıştay YÖK'le ilgili konularda kararın YÖK'e ait olduğunu ortaya koyarken bugün tam tersi karar veriyor. Bunu anlamış değilim. Bugün işadamları bu konudan çok büyük muzdarip ve şikatlerini dile getiriyor. Okulların adı ne olursa olsun
İmam Hatip değil Meslek Lisesi olsun, bugün
İmam Hatip'te hangi dersler okutulduğunu kimse bilmiyor. İmam Hatip'te düz lisede neler okutuluyorsa aynı dersler veriliyor. Bunun dışında Akaid,
Hadis ve buna benzer dersler var yüzdeler olarak da Milli Eğitim'in müfredatında ne varsa fazlası ile vardır. Siz bir insanın eğitim özgürlüğüyle oynuyorsunuz. Ne Amerika'da ne
Avrupa'da böyle bir uygulama yok" şeklinde
cevap verdi.
"BEN BASIN ÜZERİNDEN GENELKURMAY BAŞKANIMLA KONUŞMAM"
Erdoğan,
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ'un, bir gazetede yer alan açıklamalarına ilişkin, ''Eğer
Genelkurmay Başkanı'nda bilgiler varsa kendisini arayıp bu bilgileri sizinle paylaşmasını ister misiniz?'' şeklindeki soru üzerine, ''Şimdi tabii ben basın üzerinden Genelkurmay Başkanımla konuşmam. Böyle bir şeyin içerisine girmem. Fakat haftalık olarak zaten benim rutin kendisiyle görüşmelerim var. Her hafta yaptığım görüşmede 'Nedir bu?' diye kendisine bunu sorabilirim. Hatta
telefonla da aramızda özel telefonumuz, özel hattımız var, onunla da sorup görüşme imkanım var'' diye konuştu.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral
İlker Başbuğ ile zaten bu tür bilgileri aralarında her hafta paylaştıklarını dile getiren Erdoğan, ''Yani böyle bir hassasiyetin olması halinde, ben bunları benimle zaten paylaşacağına inanıyorum. Kendisiyle şu ana kadar yaptığım görüşmelerde böyle bir şey yok.
Medya üzerinden de herhangi bir şeyi konuşmayı doğru bulmam'' dedi. 'Aramızda özel telefon var dediniz. Hem sizin hem Genelkurmay Başkanının, telefonun dinlenmesi konusunda korkusu var mı?'' sorusu üzerine de Erdoğan, ''Bu telefonun dinlenmediği söyleniyor'' diye konuştu.
ERGENEKON DAVASI NE KADAR SÜRECEK?
Mehmet Barlas'ın
Ergenekon davaları ile ilgili sorusu üzerine Erdoğan, "Bunun tasarufu
Adalet Bakanlığı değil. Bu yargının işi.
Adalet Bakanı savcıyla görüştüğü an, ki bunu Sayın
Cemil Çiçek beyle yaşadık başımıza neler geldi. Biz yürütme olarak yargının talebini yerine getirdik.
Yargı bir şey istiyorsa güvenlik güçlerimiz bir an önce adım atıyor. Sümenaltı etmiyoruz, bundan önce hep sümenaltı edildi. Biz talimatla adım atan yargı istemiyoruz" dedi.
"EVELALLAH YİNE BİRİNCİ PARTİ OLACAĞIZ"
Erdoğan,
AK Parti'nin şu anki
oy oranı ve
seçim tahmini sorusu üzerine "AK Parti şu an
Türkiye'nin en güçlü teşkilatına sahip tek partidir. Bütün birimlerimiz görevlerini eksiksiz olarak yerine getirmektedir. Ben inanıyorum evelAllah seçimin galibi yine biz olacağız" şeklinde konuştu.
CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ
Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül'ün "Anayasayı değiştirme fırsatı kaçtı" şeklindeki sözünü medyadan duyduğunu, toptan değişiklik konusunda Sayın Cumhurbaşkanı'nın ifadesinin doğru ve yerinde olduğunu kısmi değişiklikte ise bunun her zaman yapılabileceğini ve yapıldığını söyledi.
Erdoğan, Milli Siyaset Belgesi'nin 5 yılda bir değiştiğini bugün dünyaya 5 yıl öncesinin bakışı ile bakılamayacağını söyledi. Bu nedenle Milli Siyaset Belgesi'nin de yeni dünya bakışı ile değiştirilebileceğini söyledi. Konunun Milli
Güvenlik Kurulu'nda istişare edileeceğini ve hükümet olarak karar vereceklerini söyledi.
Erdoğan Görev süresi konusunda da rejim
krizi tartışması çıkarmaya çalıştıklarını bu konuda Baykal'ın da önderlik ettiğini söyleyerek, "Bu konuda kimseye malzeme ve ekmek çıkmayacaktır. Bu konuyu biz millete götürdük ve millet seçmesi kararı çıktı. Halkın başkanını vekiller değil
halk seçecek. Muhalefet vatandaşın seçim yapacak olmasını bir türlü kabul edemiyor" dedi.
IMF İLE İLİŞKİLER
Ekonomi ve IMF'ye ilişkin bir soru üzerine Erdoğan, IMF ile ilgili görüşmelerde 2 yılı doldurmak üzere olduklarına işaret ederek, ''Bu 2 yıl içerisinde biz IMF ile olan görüşmelerimizi kararlılık içerinde sürdürdük. Hiçbir zaman kendi ilkelerimizden herhangi bir taviz vermedik'' diye konuştu.
Dünyada
finans krizi baş gösterince IMF'nin genele yönelik borçlarda
erteleme kararı aldığını, Türkiye'nin de mevcut borcuna erteleme imkanı doğduğunu ve 1 yıl kadar bir erteleme olduğunu anımsatan Erdoğan, göreve geldiklerinde 23,5 milyar dolar olan IMF'ye borcu 7 küsur milyar dolara indirdiklerini ve onun da erteleme vesilesiyle durduğunu anlattı.
IMF ile olan görüşmelerde iyi bir konumda olduklarını da dile getiren Erdoğan, bazılarının ''IMF'ye hiç borçlanmasak ne olur?'' dediğini, bunun da olabileceğini, ancak IMF'nin bir akredite kuruluş olduğunu ifade etti.
Erdoğan, eğer IMF ile ilişkilerini sağlıklı bir şekilde yürütecek olursa Türkiye'ye, dünyada ilişkilerinin yoğun olduğu
ülkelerin bakışının çok daha farklı, ikili ilişkilerin de çok daha güçlü hale geleceğini vurgulayarak, bunun devamı noktasında Türkiye ile IMF ilişkilerinin önemli olduğunu söyledi.
Türkiye'nin IMF'nin ortağı olduğunu da hatırlatan Erdoğan, ayrıca ''parayı nerede daha ucuza bulurum'' konusuna da dikkat ettiklerini kaydetti.
Başbakan Erdoğan, eğer IMF'den para daha ucuza bulunuyorsa onu satın alacaklarını da belirterek, iç borçlanmada eğer parayı daha pahalıya almak söz konusuysa, IMF'den daha ucuza para geliyorsa onu satın alacaklarını dile getirdi.
Bazı çevrelerin IMF ile
anlaşmayı bağımsızlığın elden gitmesi olarak nitelendirdiğini de kaydeden Erdoğan, ''Adam gibi durursan
bağımsızlık elden gitmez, ama sen karşılarında adam gibi durmaz da her şeyiyle teslim olursan o zaman o dediğiniz sıkıntılar olabilir. Ancak biz IMF ile siyasi görüşme yapmıyoruz. IMF ile sadece
ekonomik görüşme yapıyoruz. Bunu böyle sürdürüyoruz'' diye konuştu.
İSTİKRAR VE GÜVENİN ÖNEMİ
Seçimlerin 18 ay sonra yapılacak olması ve ekonomik duruma ilişkin bir soru üzerine de Erdoğan, ''AK Parti iktidarı asla bir seçim ekonomisi içerisine girmeyecektir. Bizim hükümetimizin bir özelliği var ki ekonomide bu çok önemli'' dedi.
İstikrar ve güvenin önemine de işaret eden Erdoğan, bu iki kavramı adeta ''
sigorta'' kavramlar olarak gördüklerini ve bunun için de mali disiplinden taviz vermeyeceklerini vurguladı.
''Süresi içinde seçim yapmayı Türkiye bizim iktidarımızla öğrendi ve öğrenecek'' diyen Erdoğan, şu ana kadar kurulan 60 hükümetin ortalamasına bakıldığında 16 ayda bir hükümet değiştiğini, böyle bir ülkede de istikrarın ve güvenin konuşulamayacağını söyledi.
Başbakan Erdoğan, bu yılki ekonomik gelişmelere bakıldığında ciddi bir toparlanmanın yaşanacağını ifade etti. IMF ile anlaşma konusunda bir süre verip veremeyeceğine ilişkin soru üzerine de Erdoğan, IMF ile pazarlıkların çok ciddi derecede devam ettiğini, Türkiye'nin de onların istediği yere gelmek istemediğini anlattı.
Erdoğan, IMF'nin müdahaleleri olup olmadığına yönelik soruya ilişkin,
emeklilere yönelik açıklanan zam paketinin onları rahatsız ettiğini, ancak bunun Türkiye'nin iç meselesi olduğunu ve buna müdahale edemeyeceklerinin söylendiğini kaydetti.
Gelir idaresinde reforma gittiklerini, bunu daha çok
vergi toplamak için yaptıklarını anlatan Erdoğan, ''Vergi kaçaklarının üzerine çok yoğun bir şekilde gidiyoruz ve gideceğiz. Türkiye şu anda hala yüzde 50'yi toplayabilmiş değil.
Kayıt dışı ekonomi hala devam ediyor. Bu
kayıt dışı ekonomiyle biz nereye varacağız?'' dedi.
Başbakan Erdoğan, geçen yılın son çeyreğinde vergide çok önemli bir sıçrama olduğunu ve bu yılda bunun devam edeceğini belirtti. Bazı
sektörlerin yapılanlardan şikayetlerinin bulunduğu yönündeki bir hatırlatma üzerine de Erdoğan, çalışmaların sektör gruplarıyla görüşülerek yapıldığını ve sıkıntıların da dinlendiğini söyledi. Erdoğan, sektörlerin kendi menfaatlerini düşündükleri kadar ülkenin menfaatlerini de düşünmeleri gerektiğini kaydetti.
İŞSİZLİK ORANLARI
İşsizlik konusuna ilişkin bir soru üzerine de Erdoğan, işsizliğin sadece Türkiye'nin sorunu olmadığını ifade ederek, işsizlik oranının ABD'de 2007'de yüzde 4,6 iken 2009 sonu itibariyle yüzde 9,2'ye yükseldiğini ve artışın yüzde 108 olduğunu belirtti.
Bazı Avrupa ülkelerinden de örnekler veren Erdoğan, Türkiye'de ise 2007'de 10,3 iken 2009'da 13 olduğunu ve artışın yüzde 26 olarak gerçekleştiğini söyledi.
Erdoğan, bu konuda da yoğun bir çalışmanın içerisinde olduklarını ve işsizlik oranını aşağılara düşürmek istediklerini vurgulayarak, Türkiye'nin emek yoğun çalışan bir ülkeden teknoloji yoğun bir ülke haline geldiğini anlattı.
Hizmet sektörünü ikame etmenin gayreti içerisinde olduklarını bildiren Erdoğan, Türkiye'nin işsizlik sorunu az olan ülkelerden biri olsun diye çalıştıklarını vurguladı.
Erdoğan, Türkiye'nin
genç bir nüfusa sahip olmasının işlerini zorlaştırdığını da belirterek, Türk insanını eğitimli nüfus haline getirmenin avantajlarını yaşadıklarını kaydetti.
KÜRESEL FİNANS KRİZİ VE TÜRKİYE
Ekonomik duruma ilişkin bir başka soru üzerine de Erdoğan, 2009 yılının artık geride kaldığını, krizin bir küresel finans kriz olarak başladığını ve sonra bir ekonomik krize dönüştüğünü anımsattı.
Türkiye'de ise finans sektörünün en karlı sektör konumunda olduğuna işaret eden Erdoğan, finans sektörünün çok çok iyi bir konuma geldiğini söyledi.
Erdoğan, finans sektörünün batıya açıldığını ve alımlar yapmaya başladığını da ifade ederek, bugün finans sektöründe önemli bir patronla konuştuğunu ve şu anda Avrupa'da bir ülkede 100 şube açacaklarını dile getirdiğini ifade etti.
Türk bankasının Avrupa'da böyle bir adımı atmasının bir kriz alameti değil, tam aksine bir güç alameti olduğunu vurgulayan Erdoğan, bir başkasının ise yeniden bankacılık sektörüne girdiğini de kaydetti.
YUNANİSTAN'IN DURUMU
Yunanistan'da yaşanan kriz ve Türk sermayesinin bu ülkeye yönelik bir çalışmasının olup olmayacağına ilişkin soruya yönelik de Erdoğan, oraya
Maliye Bakanı ve Başbakan Yardımcısının bu noktada
yardımcı olacağını, ayrıca ortaklaşa bazı çalışmalarda bulunulacağını anlattı.
Erdoğan, Yunanistan'ın AB'den ciddi bir yardım alacak gibi göründüğünü ve bu yardımla kendini toparlayabileceğini,
bütçe açıklarını da aşağı çekmesinin söz konusu olacağını belirtti.
Yunanistan'da sendikaların da baskısının söz konusu olduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin de bu hale gelmemesi gerektiğini söyledi.