İşte o yazı...
HÜKÜMETİN bir türlü "
Kuzey Irak politikası" üretemediği ve bu politikasızlığın iç mesele haline getirilip seçime giden
Türkiye’de belden aşağı vurmak için malzeme yapıldığı bir ortamda; Recep
Tayyip Erdoğan’ın sınırötesi harekáta açık ve net sözlerle set çekmesi,
siyaseten çok riskli ama
ülke açısından hayırlı bir karardır.
Her geçen gün şehit kanlarıyla yıkanan ülkemizde böyle bir kararı vermek cesaret işi olduğu kadar
akıl işidir.
Başbakan zaman zaman kapıldığı milliyetçi rüzgára bu kez kapılmamış ve harekátın askeri getirisi ne olursa olsun; ülke için
ekonomik ve siyasi götürüsünün kat be kat fazla olacağını doğru
hesap ederek kararını vermiştir.
Ülkede yükselen milliyetçi dalgaya karşı durmamak için seçimlere kadar
Kuzey Irak meselesinde ipe un sermesinden korkuyordum. Yanıldım.
Recep Tayyip Erdoğan, siyasi riski de göze alarak ortaya net bir tavır koymuştur.
Tabii ki, bu kararının kendisi için de bir getirisi-götürüsü olacaktır. Bunu kendisi de bilir. Kararının götürülerine katlanmayı göze alması, bir devlet adamına yakışır tavırdır.
* * *
Başbakan’ın Kuzey Irak konusunda ilk defa açık politika ifade etmesinin hemen ardından yapılan "
Güvenlik Zirvesi"nde askeri ve
sivil kanat eteklerindeki taşları dökmüşlerdir.
Bu toplantıdan "uyum" çıktığına göre artık
Genelkurmay Başkanı, medya önünde konuşmaktan vazgeçmelidir.
Sınırötesi harekát yapılmaması askeri açıdan yanlış olabilir, ama siyasi otorite makro mülahazalar ile bir karar almış ve bunun siyasi riskini yüklenmiştir. Artık, TSK açısından bu konuda yapılacak bir şey kalmamıştır.
* * *
Öte yanda
PKK’ya karşı yürütülecek sınıriçi harekát için hükümet, TSK’nın ihtiyaç duyduğu her türlü maddi ve manevi desteği sağlamalı, tüm çabalar harcandıktan sonra yine de sınırötesi harekáta ihtiyaç duyulursa, bunu da tartışmaya açık olduğunu açıklamalıdır.
* * *
Her fırsatta yazıyorum. Bana göre, Kuzey Irak ile husumet değil,
işbirliği üzerine bir ilişki kurulmalıdır.
Türkiye, Kuzey Irak’ın hasmı değil hamisi olmalıdır!
Gönlümde siyasilerin Kuzey Irak’a sahip çıkıp bölgenin garantörlüğüne soyunması var.
Bir gün ABD’nin bölgeden gideceği, yalnız kaldıkları anda Irak’taki Şii ve
Sünni güçlerin Kuzey Irak’ın tepesine binecekleri karşı tarafça zaten bilinmektedir.
1) TSK’nın hasmı olmaktan çıkıp hamisi haline gelebileceğini gören,
2) Türkiye’nin insan ve
teknik birikimi sayesinde bölgede ortak yatırımların yapılmasına karşılıklı soyunan,
3) Kuzey Irak’ın petrolü için enerji yolunun Türkiye üzerinden dünyaya açılması için ortaklaşa hareket etmenin nimetlerini kavrayan,
Kuzey
Irak yönetimi PKK konusunda da,
Kerkük’te de Türkiye’nin istediklerini vermeye dünden hazır olacaktır.
* * *
Abiliğe, hamiliğe, işbirliğine soyunan Türkiye’ye Kuzey Irak yönetimi hálá kalleşlik yapmaya kalkarsa sınırötesi harekátın haklı gerekçeleri işte o zaman oluşur. Türkiye’nin iyi niyetine iyi niyetle
cevap vermeyen Kuzey Irak’a ne ABD, ne de AB sahip çıkabilir.
Siyaset, zor olanı yapma sanatıdır.
Başbakan, Kuzey Irak konusunda zor olanı yapmıştır.
Kendisini hem kutlar, hem de teşekkür ederim!
Cüneyt Ülsever/
Hürriyet