Başbakan:Genelkurmay bana bağlıdır

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 301. maddeyle ilgili, "Biz 301 noktasında, şu anki yapısıyla bir direnç koyma noktasında değiliz" dedi.

Başbakan:Genelkurmay bana bağlıdır

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hilton Oteli’nde düzenlenen Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Genel Kurul Toplantısı’nın kapanış törenindeki konuşmasının ardından Radikal Gazetesi Köşe Yazarı Altan Öymen, İnternational Herald Tribune Yayın Yönetmeni Michael Oreskes ve Neue Zürcher Zeitung Genel Yayın Yönetmeni Marcus Spillmann’ın sorularını yanıtladı. Erdoğan bir gazetecinin, "Konuşmanızda bir çok kez demokrasi sözcüğünü kullandınız, istikrar ve her iki tarafın kazandığı bir durumdan bahsettiniz ama ordunun rolünden bahsetmediniz. Niçin?" sorusuna "Türkiye'de kurumlar var, ordu bu kurumlardan bir tanesidir ve demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti içerisinde ordunun görevi Anayasa'da belirlenmiştir." diye yanıt verdi. Erdoğan, "Ordu bu görev tanımı içerisinde görevini yapar ve Genelkurmay bana bağlıdır" dedi. Başbakan sözlerine şöyle devam etti: "Bunun içerisinde bu süreç işler. Yani ordu sadece bir kurumdur ve Başbakan'a bağlıdır. Olay budur. Eğer demokrasiye inanıyorsak ve demokrasiyi savunuyorsak, öncelikle burayı çok iyi tespit etmemiz lazım. Eğer burada düşüncelerimizde bir eksiklik, bir sıkıntı varsa o zaman ülkemizi zaten modern ülkeler seviyesine ulaştıramayız. İdeal devleti tanımlamak için Anayasamız 4 tane unsur tespit etmiş. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti. Bu dört taneden bir tanesi eksik olursa ideal devlet eksik olur. Bunun dördünü de aynı derecede değerli buluyoruz, bunların bir tanesinden bile taviz vermeyi asla düşünmüyoruz. Ve ordumuz da bu güvenceyi içeride sağlamakla yükümlüdür" "DARBE YA DA ŞERİAT TARAFTARI DEĞİLİZ Kİ" Erdoğan, Altan Öymen'in mitinglerde dile getirilen "Ne şeriat ne darbe, demokratik Türkiye" sloganını hatırlatarak sorduğu, "Darbe ve şeriat kaygısını ortadan kaldırmak yolunda ne yapmayı düşünüyorsunuz?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi: "Sayın Öymen biz 6 aylık bir iktidar değiliz. 4.5 yıl içerisinde ne oldu ki bu bir anda ortaya çıkıverdi? Bunun unsuru nedir? Bunları konuşmak lazım. Hem özgürlükleri konuşucaz, hem de biri eline bir pankart alınca 'Bu vardır' diyeceğiz. Bu ülkeye ve halkımıza haksızlık olur. Mitinglerde pankartlar açılabilir, ama şu andaki iktidar bu ikisinden birine taraftar değil ki." CUMHURBAŞKANI SORUSUNA KIZDI Erdoğan, yabancı bir basın mensubunun, "Neden AK Parti dışından çoğunluğun kabul ettiği bir cumhurbaşkanlığı adayı belirlemediniz?" sorusuna sinirlendi. Erdoğan soruya şöyle yanıt verdi: "Bu konuya yabancı olduğunuz yanlış bilgilendirildiğiniz ortada... Çoğunluğun istediği olsun gibi yaklaşımda bulunmadığımız doğru değil. Bırakın halk seçsin görelim halkın büyük çoğunluğu kimi beğeniyor. Demokrasi bu değil mi? 367 şartı parlamentoyu kilitlediği için sorunu halk çözsün dedik. Cumhurbaşkanımız onaylarsa millete gideceğiz, çoğunluğun seçtiği kişi cumhurbaşkanı olacak. O meydanlardakiler benim vatandaşlarımdır, onlarında hizmetkarıyım. Gidelim o vatandaşımıza kimi istiyorsa o Çankaya'ya çıksın. Buyrun meydana diyorum". "LAİKLİKTEN NE ANLIYORSUNUZ?" Erdoğan bir başka yabancı basın mensubunun "Laiklikten ne anlıyorsunuz" sorusuna ise "Laiklik bir din değildir, İslam bir dindir. Biz İslam'la laikliği aynı terazedi tartamayız" diye yanıtladı. Erdoğan şöyle devam etti: "Biz yola çıkarken AK Parti din eksenli bir parti değil dedik. İnsan eksenli bir partidir. Laiklik tüm inançlara eşit mesafededir ve onların güvencesi durumundadır. Kişi laik olmaz, devlet olur. Bir kişi laik bir devleti bavunma anlamında "Laikim" diyorsa ona da eyvallah, onu da kabul ediyoruz. Ama bunu islam karşıtı olarak getirdiğiniz zaman yanlışa düşersiniz. Ben tüm sistemler bir araçtır diyorum. Demokrasi bir araçtır, laiklik bir araçtır, dinler de amaçtır. Amaç, insanların mutluluğudur. Sistemleri amaç haline getirirsek tabular yaratırız" SEÇİM BARAJI Başbakan, yüzde 10'luk seçim barajıyla ilgili soruları da yanıtladı. "Barajı benim iktidarım koymadı" diyen Erdoğan, koalisyonların ülkeyi geri götürdüğünü belirtti ve tek parti iktidarlarının Türkiye'nin lehine olduğunu kaydetti. Erdoğan, partisine oy veren kitleyle ilgili olarak da, "dindar insan" profilinin daha fazla olabileceğini belirterek, "Ölçmek bana ait değil. Ben programımla, tüzüğümle milletimin yüzde 100'üne hitap ediyorum" ifadesini kullandı. 301 SORUSU Altan Öymen’in, TCK’nın 301. maddesine ilişkin sorusu üzerine Erdoğan, 301. madde ile ilgili olarak gerek AB üyesi ülkeler, gerekse basın dünyası ile bir çok görüşmelerde bulunduklarını söyledi. Başbakan Erdoğan, bu görüşmeler sonucunda mevcut 301. maddenin 4 fıkralık hazırlandığını belirterek, bu süreçte AB veya basın dünyasından ciddi bir muhalefet gelmediğini söyledi. Daha sonra bazı olayların gelişmesi üzerine bazı talepler gelmeye başladığını dile getiren Erdoğan, bunun üzerine yeni bir değerlendirme yapıldığını anlattı. Başbakan Erdoğan, bu değerlendirmeler arasında iki alternatifin öne çıktığını, bunlardan birinin 301’in tamamen kaldırılması, diğerinin de "Türklük" kelimesi yerine "Türk milleti" şeklinde bir ifade konulması olduğunu bildirdi. Bu süreçte birçok sivil toplum kuruluşu ile de görüşmelerde bulunduklarını hatırlatan Erdoğan, "Birçok ülkede benzer maddeler var, kimse yok diyemez. Ama nedir? Bir kısmı etnik isim kullanmıyor, ama millet diyor. Mesela Polonya milleti diyor. Almanya’da benzeri var... Biz 301 noktasında, şu anki yapısıyla bir direnç koyma noktasında değiliz. Eğer bu noktada bize sağlıklı bir teklif gelirse, bunun üzerinde çalışabiliriz, bizim yaptığımız bu" diye konuştu. Erdoğan, 301. maddedeki bazı ifadelerin değiştirilebileceğini ve bu konuda olumlu bir yaklaşım içinde olduklarını ifade ederek, "Tamamen kaldıralım dendiği zaman o konuda ciddi hakaretleri, eleştiri olarak sunmaya gayret edenler var" diye konuştu. Altan Öymen’in, "Bazı gazeteciler ’bizimle görüşülmedi’ diyor" sözleri üzerine Erdoğan, "Bu konuyla ilgili gerekli açıklamaları yapmıştım. Arşivlerinizi karıştırırsanız bunları göreceksiniz. İsterseniz, ben bunları kendi arşivimden göndereyim. Yasanın hazırlık sürecinde gelenler oldu. Daha sonra gelenler oldu. Ama dedikleri, tamamen kaldırılsın" dedi. ERDOĞAN'IN ENSTİTÜDEKİ KONUŞMASI Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fransa’da ortalığı yangın yerine çeviren kitlesel gösterilerin yapıldığına tanık olunduğunu, ancak kimsenin bu görüntülere bakıp "kaç tane Fransa olduğunu" sormadığını belirterek, "Bizde insanlarımız, demokratik olgunluk içinde taşkınlık ve şiddete başvurmadan toplanıp miting yapınca hemen ’iki Türkiye var’ denmeye başlandı. Bunu kabul etmek mümkün değil" dedi. Erdoğan, Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) Dünya Kongresi ve 56. Genel Kurul Toplantısı kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, Türk insanının demokrasiyi tüm özgürlükleriyle taviz vermeden yaşama konusundaki iradesini her fırsatta sergilediğini söyledi. Ancak, "zaman zaman dünya medyasında Türkiye’yle ilgili geçmişten gelen, ön yargılara dayalı, klişeleşmiş haberlerin yayınlandığını ve yorumların yapıldığını da üzülerek gördüklerini" ifade eden Erdoğan, bu örneklerin bir kez daha Einstein’ın ne kadar haklı olduğunu gösterdiğini belirtti. "Demek ki, gerçekten de ön yargıları kırmak, atomu parçalamaktan daha zormuş. Bunu görüyorum" diyen Erdoğan, bunu hem ulusal bazda hem de uluslararası camiada gördüklerini kaydetti. Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Yazılanları gördüğümde çoğu zaman, ’bu bahsettikleri hangi ülke? Çünkü Türkiye olamaz’ diyorum. Dünyanın başka yerlerinde, mesela Fransa’da kitlesel gösterilerin yapıldığına hep beraber tanık olduk. Sizler benden daha iyi biliyorsunuz, yakından takip ediyorsunuz. Kimse bu görüntülere bakıp kaç tane Fransa olduğunu sormadı, sormuyor. Bizde insanlarımız, demokratik olgunluk içinde, taşkınlık ve şiddete başvurmadan toplanıp miting yapınca hemen ’iki Türkiye var’ denmeye başlandı. Bunu kabul etmek mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Öyle de kalacaktır. Bu ülkede hepimiz demokrasiden, laiklikten ve sosyal bir hukuk devletinden yanayız. Bu bizim ortak paydamızdır. Bundan kimse taviz veremez. Bütün meydanların, bütün mitinglerin ortak noktası da budur. Bundan da taviz vermemiz mümkün değildir. Bu böyle biline... Bazıları anlamak istemese de, bu ülkede hepimiz din üzerinden siyaset yapmaya karşıyız. Laikliği hepimizin yaşam biçimleri için bir güvence olarak gördük, görüyoruz. " Demokratik rekabetin elbette siyasette farklılaşmayı gerektirdiğini ama bu farklılaşmanın, demokrasi, laiklik ve din gibi insanların ortak değerleri üzerinden yapılamayacağını dile getiren Erdoğan, "Din üzerinden yapılamayacağı gibi laiklik üzerinden de siyaset yapılamaz" dedi. "KİMSE KAMPLAŞMA YAŞANDIĞINI DÜŞÜNMEMELİDİR" Başbakan Erdoğan, demokratik rekabet ve siyasi farklılaşmanın bu alanın dışında cereyan etmesi gerektiğini belirterek, kendilerinin dün olduğu gibi bugün de bunu savunduklarını söyledi. Erdoğan, "Belki son mitinglere bakılınca siyasi muhalefet sorunu ya da boşluğu olduğu sonucu çıkarılabilir. Ama kimse olup bitenlere farklı saiklerle bir araya gelen heterojen kitlelere bakıp, Türkiye’de bir kamplaşma yaşandığını düşünmemelidir" diye konuştu. Demokrasinin, tanımı gereği özgürlükçü ve çoğulcu olduğunu belirten Erdoğan, "Eğer iki Türkiye’den kasıt bu çoğulculuksa, Türkiye’de iki değil daha çok ses olduğunu söyleyebilirim size. Türkiye’de çok sesli bir demokrasinin kökleşiyor olması, bu bakımdan kimseyi ne şaşırtmalı ne de korkutmalıdır" dedi. SÜRESİ DOLMUŞ CUMHURBAŞKANI Erdoğan, "Şu an süresi dolmuş bir cumhurbaşkanıyla ülke idare ediliyor. Milletin seçmesine olumsuz bakıyorsunuz. Bu yanlış olur. Süratle oksijen çadırından burayı kurtarmamız lazım" ifadesini kullandı. "Gizli niyetlerle, farklı şeyler düşünülmemesi" gerektiğini söyleyen Başbakan Erdoğan, "Biz söyleyemiyoruz ama bizim istediğimiz cumhurbaşkanı profili bu olacak (gibi)... Anayasa'da nitelikler belirlenmiş. Şu anda, bizim adayımız olarak desteklemiş olduğumuz kişi, Anayasa'nın çizdiği niteliklerin tersi olsa aday olamaz zaten" dedi. Erdoğan, cumhurbaşkanının seçimi konusunda "uzlaşı" aranmasıyla ilgili olarak da, "Eğer yüzde 100 bu konuda uzlaşılacak derseniz, dünyanın hiçbir yerinde, totaliter ve otoriter rejimlerin dışında yüzde 100'ün uzlaştığı yer yok" değerlendirmesinde bulundu.
<< Önceki Haber Başbakan:Genelkurmay bana bağlıdır Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER