Baş
bakan Recep
Tayyip Erdoğan,
terör meselesini kardeşlik ve vatandaşlık hukuku çerçevesinde çözümek istediklerini belirterek,
Türkiye'nin kaybetmesine, daha büyük risk ve tehditlerle karşılaşmasına tahammüllerinin olmadığını ifade etti.
Erdoğan, çocuklarını teröre
kurban veren annelerle ilgili konuşmasını yaparken, aralarında
Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın da bulunduğu bazı milletvekillerinin ağladığı görüldü.
Erdoğan,
AK Parti grup toplantısında, 'demokratik
açılım' noktasında yaptıkları çalışmaları anlattı. Erdoğan, hükümetin 'demokratik açılımı'nı sert şekilde eleştiren MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye, kendilerini eleştirmeye ne kalitesinin ne de kariyerinin yetmediğini ifade etti. Erdoğan, Bahçeli'nin çıkışını MHP Olağan Kurultayı'na bağladı.
"Sorun daha ortaya çıkarken fark edilip gerekli tedbirler alınsaydı, onbinlerce insanımız hayatını kaybetmeden bu mesele suhuletle çözülmüş olsaydı, bugün Türkiye nerede olurdu ?" diye soruran Erdoğan, "Binlerce yıldır bir arada yaşayan, akraba olan insanları birbirine düşman eylemek mümkün müdür. Türkiye'nin bir zenginlik olarak gördüğümüz tüm farklılıklarını birbirine düşman göstermek kimin haddinedir." dedi.
Şivan Perver
Halepçe dediğinde gönül dünyasının derinliklerine daldıklarını belirterek, "Horon bizim horonumuz, zılgıt bizim zılgıtımız" dedi.
Evlat acısından daha büyük acının bulunmadığına işaret eden Erdoğan, yıllardır ülkede nice annelerin her
telefon çaldığında yüreğinin ağzına geldiğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Elleri telefona uzanırken hasret gidermek ile şehadet haberini almak,
ölüm haberini almak derin uçurumunda kalırlar. Bunu bir şehit evinde bunu yaşadım. 'Oğlum dün beni aradı, anne ben şu anda biz yola çıktık gidiyoruz, şehadeti özlüyorum. 24 saat sonra oğlumun şehit haberini aldım.' dedi. Hangi annenin yüreği dayanır buna. Hangi annenin kalbi dayanır. Yaklaşık 30 yıldır annelerimiz telefonun başında
Kaçkar gibi,
Ağrı gibi,
Munzur gibi,
Erciyes gibi olduğu yere yıkılıp kaldılar. Babaların göz yaşı oldu, içine aktı.
Anneliğin ideolojisi ve
siyaseti yoktur. Oğlu ne sebeple olursa olsun Yozgat'taki anne ile Hakkari'deki anne oğlunun başında aynı fatihayı okuyorsa, cemaat aynı kıbleye duruyorsa burada çok ciddi bir yanlış olduğu ortadadır. Bu süreçten kimsenin kazançlı çıkmayacağı aşikardır. Kaybedeninin Türkiye, kaybedenin anneler olduğu, babalar olduğu aşikardır. Şehit anneleri Diyarbakır'da bir araya gelip kucaklaşabiliyor da birilerine bakıyorsunuz bu buluşmadan da rahatsız oluyorlar."
Erdoğan,
İçişleri Bakanlığı tarafından bir süreç devam ettirildiğine işaret ederek, bu ülkenin aydınlarıyla, medya mensuplarıyla, STK'larla görüşmeler yapılmasını istediklerini bölertti. Erdoğan, "Bunları Bakan
Atalay yürütüyor. Dün bakıyorsunuz ana muhalefet ve diğer muhalafet partisine
mektup gidiyor ve hemen anında ret cevabı geliyor.
Hani bunlar uzlaşmadan yanaydı. Hani bunlar mutabakattan yanaydılar. Bu meselede mutabakatın olmayacak da mesele çözüm aramayacaksın nerede çözüm arayacaksın." dedi.
ERDOĞAN, POLİTİKALARININ HALK TARAFINDAN TAKDİR EDİLDİĞİNİ SÖYLEDİ
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, 8 yıl boyunca maruz kaldıkları engellemeler karşısında demokratik duruşlarının ve tutarlı politikalarının
halk tarafından takdir edildiğini söyledi.
Başbakan Erdoğan, AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, 14
Ağustos tarihinin AK Parti'nin kuruluşunun 8. yılı olduğunu hatırlatarak, görevde bulundukları süre içerisinde
sistem ve siyasetin normalleştiğini söyledi.
Millet odaklı ve insan odaklı siyaset anlayışını esas aldıklarını anlatan Erdoğan, 8 yıl boyunca maruz kaldıkları engellemeler karşısında demokratik duruş ve tutarlı politikalarının halk tarafından takdir edildiğini kaydetti. Demokrasi tarihi yazanların,
demokrasiyi yüceltme adına verdikleri mücadalelere önemli yer vereceğini ifade eden Erdoğan, AK Parti'nin çetelere, karanlık güç odaklarına karşı verdiği mücadeleyi gelecek nesillerin takdirle anacaklarını ve referans noktası olarak kabul edeceklerini söyledi.
Erdoğan, AK Parti olarak 8 yıldır tek başlarına verdikleri demokrasi mücadelesi sayesinde yakın ve uzak gelecekte demokrasiye gölge düşürme, hukuk sürecini karanlık süreçlere sokma cüretinin gösterilmeyeceğini vurguladı. Erdoğan, siyasette asla vesayeti kabul etmediklerini, millet ile egemenlik arasına simsarları asla sokmayacaklarını vurguladı. Erdoğan, AK Parti kadrosunun Türkiye'nin demokrasi, hukuk mücadelesinin, reformları ortaya koyan, tarih yazan, tarihe not düşen, tarihin seyrini olumlu değiştiren kadrolar olduğunu kaydetti.
Daha yapacak çok işlerinin olduğunu ifade eden Erdoğan, bu millete hayal kırıklığı yaşatmadıklarını, bundan sonra da yaşatmayacaklarını, milletin istikametinden hiç bir zaman sapmadıklarını, bundan sonra da sapmayacaklarını vurguladı.
ÜNİVERSİTE HARCI
Başbakan Erdoğan, dün
Bakanlar Kurulu'nda üniversite
harçlarıyla ilgili aldıkları karara da değindi. Erdoğan, bazı
genç grupların, çok ciddi manada kararlarını vermedikleri bir konuda gençliği ve halkı
tahrik ettiklerini belirterek, "Hiçbir adap dinlemeden, süreci takip etmeden çeşitli yerlerde
yol kesme işleri yapıyorlar. YÖK böyle bir talepte bulunur. Nihai kararı verecek olan merci Bakanlar Kurulu'dur. Talep Bakanlar Kurulu'na geldi. Harç paylarını yüzde 8 oranında arttırmıştır Bakanlar Kurulu. Ortalama yüzde 5'in üzerine bu harçlar hiç çıkmadı, şimdi yüzde 8 oldu.
Kredi ve Yurtlar Kurumu da son 6 yıldır talep eden her öğrenciye burs ve
kredi vermiştir. Müracaat edip de burs veya kredi alamayan üniversite öğrencimiz olmamıştır." dedi.