"Sanıyorum Başbakan, topluma yaptığı gibi basit cümlelerle algı oluşturma becerisinin, emekli generaller üzerinde de başarılı olacağını zannetti. Onların kurmay zekâlarını hiç hesaba katmayarak bunca yıldır yaşananların faturasını birilerine kesip kurtulabileceğini düşündü." diyen Zaman Gazetesi Yazarı Mehmet Kamış, Erdoğan'ı destekleyenlerin sorgulayacakları hususu yazdı.
Başbakan, yasa yapıp dışarı çıkmalarını sağladığı Doğu Perinçek’ten teşekkür beklerken, ‘Cemaatlerin kökünü kazıyacağız’ açıklaması ile şoke oldu. Üstelik Perinçek, Başbakan’ın en güvendiği yere yani sandığa bir tekme attı. ‘Cemaat’ deseydi iyiydi ama o tuttu ‘cemaatler’ dedi.
Müslümanları bir katilmiş gibi gösterme projesi olan Danıştay saldırısının tetikçisi Alparslan Arslan, hakime hakaret etmeseydi de çıkabilseydi sanıyorum o, can u gönülden bir teşekkür konuşması yapacaktı. Zirve katliamının testerecileri teşekkür konuşması hazırlamışlar aslında, ancak gece yarısı serbest bırakıldıkları için Başbakan’a yürekten duydukları minnettarlığı ve teşekkürü kamuoyuna yansıtamadılar herhalde...
Yolsuzluklarla başı bir hayli sıkıntıda olan Başbakan, ‘10 yıldır mücadele ediyoruz’ diyerek uzun süredir siyasi rantını yediği askeri vesayetçileri, bugün yaptığı yasal düzenlemelerle salıveriyor. Bu hamleyle hem sizi ‘Paraleller(!) içeri attırdı’ demeye getiriyor hem de bütün bunların kendisine karşı minnet duygusu geliştireceğini umuyor. ‘Hizmet Hareketi’ ile girdiği mücadelede, cezaevinden çıkanların da kendisine destek vereceğini sanıyor. Ama anlaşılıyor ki, Başbakan’ın umduğu desteği verecek gibi durmuyorlar. Hükümet cenahında homurtular yükselirken bizzat Başbakan da, ‘bir teşekkür bile etmediler’ diye sitemlerini bildirdi.
Sanıyorum Başbakan, topluma yaptığı gibi basit cümlelerle algı oluşturma becerisinin, emekli generaller üzerinde de başarılı olacağını zannetti. Onların kurmay zekâlarını hiç hesaba katmayarak bunca yıldır yaşananların faturasını birilerine kesip kurtulabileceğini düşündü. Ergenekon davası hükümlülerine ‘size ben bir şey yapmadım, falanlar yaptı, bak ben sizi kurtardım’ mesajı verip, yolsuzluklardan sıyrılabilme adına adeta onlardan yardım talebinde bulundu.
Ancak herkes gibi onlar da yaşananları alt alta sıralar. “Başbakan, oğluyla ilgili bir yolsuzluk operasyonu olma ihtimaline karşı neredeyse devlette çıkarmadık çivi bırakmadı. Anayasa ile değiştirilmiş HSYK’nın yapısını altüst etti, bütün adalet mekanizmasını yürütmeye bağladı, binlerce polisin, yüzlerce savcının yerini değiştirdi, ne emniyet ne de adalet mekanizmasında sağlam ve sağlıklı kalmış bir şey bıraktı.” derler. Peşinden de bu kurmay zekâlar şu soruyu pekâlâ sorar: “Kendi oğlunuzun savcı karşısında bir dakika bile durmaması için yeri göğü inlettiniz. Madem bizim suçsuz olduğumuza inanıyordunuz, yıllarca bunun için niye hiçbir şey yapmadınız?’’
Yani hükümetin bu davranışının o çevrelerde hiçbir karşılığı yok. Ama her platformda ‘10 yıldır askeri vesayeti ortadan kaldırdığından, 28 Şubatçılara, 27 Nisancılara, kapatma davası açtıranlara karşı dik durduğundan’ söz eden Başbakan’ın, şimdi kendi mahallesine bir açıklama yapma mecburiyeti var. Neye karşı dik durduğunu onlara izah etmeli.
Başbakan, kendisini ve hükümetini saran yolsuzluk badiresinden kurtulmak için eski dönemin bütün aktörlerini yeniden piyasaya sürüyor. Ve zannediyor ki, bunlarla birlikte ‘Hizmet’i bitirebilme adına siyasi ve operasyonel destek kazanabilir. Başbakan’ın böylesine oportünist yaklaşımının bu kesimlerde inandırıcı bulunacağını zannetmiyorum. Kendi mahallesi de bu durumu bir hayli sorgulayacaktır.
Şu anda sarılacak yılan arayan Başbakan, provokasyonlar, faili meçhul cinayetler, toplumsal olaylar üzerinden yönetilen 1990’lı yılların Türkiye’sini kendi elleriyle yeniden ortaya çıkartıyor. Kendi kontrolüne girmiş yapılarla eski Türkiye’yi yeniden canlandırabilirse iktidarda kalabileceğini düşünüyor.