Eminim bu bilgi toplumun da içini rahatlatacaktır.
Konu;
HSYK'nın
Erzurum Özel Yetkili Ağır
Ceza Mahkemesinin bütün savcılarını görevden alması meselesi.
Hatırlayın çok tartışmıştık; niye müsteşar toplantıya gitti diye.
Bir gün önceki toplantıya
Adalet Bakanı gidip konuyu gündeme aldırmasaydı doğru olan bu olurdu demiştik.
Madem Adalet Bakanı üzerine düşeni yapmadı o halde müsteşar kurula katılmayıp karar alınmasına engel olsaydı diye eleştirmiştik.
Şemdinli soruşturmasını yapan Van savcısı Ferhat
Sarıkaya'nın Ak Parti'li Adalet Bakanı yüzünden meslekten
ihraç edilmesinin ardından “yeni bir adam yemeye göz mü yumuldu” diye herkes endişelendi.
Baş
bakan Yardımcısı
Bülent Arınç bile Erzurum olayına “ikinci Şemdinli” diyorsa
Ferhat Sarıkaya'nın Ak Parti'nin boynunun vebali olduğunu hükümet de kabul ediyor demektir.
Erzurum olayının ikinci bir vebal olarak tarihe geçmesini istemediğimizden bu kadar tepki gösterdik.
Erzurum'daki 4 savcının birden haklarında hiçbir soruşturma ya da teftiş yokken yürüttükleri soruşturmadan “ben yaptım oldu” mantığıyla el çektirilmeleri ve Adalet Bakanının buna meydan vermesini açıkça benim gibi belki milyonlarca insan da içine sindiremedi.
Hükümet kanadı Adalet Bakanını korumak için kimsenin de pek inanası gelmeyen gerekçeler anlattılar.
Milletin büyük bölümü de konduramadığı için “vardır bir bildikleri” diyerek hüsnü zanla hareket etti.
İyi niyetle olaya yaklaşan herkes sonuna kadar haklıydı.
Çünkü
Müslüman aynı delikten ikinci kez ısırılmamalıydı.
En çok merak ettiğim acaba müsteşarın HSYK toplantısına katılacağından
Başbakan'ın haberi var mıydı yok muydu ?
Yani bu hata Başbakan'a danışılarak izlenmiş bir yolun sonunda mı ortaya çıkmıştı ?
Çünkü benim tanıdığım Başbakan 4 savcının birden haksızca
mağdur olacağı bir ihtimale asla izin vermezdi.
Dünyadaki bütün mağdur ve mazlumları sahiplenen ve bunda samimi olduğuna sonuna kadar inandığım
Tayyip Erdoğan buna göz yumacak bir harekete asla “
evet” demezdi.
Günlerdir sorup soruşturdum nihayet sağlamalarını da yaptıktan sonra içimi rahatlatacak bilgileri edindim.
HSYK o kararı aldığı gün Başbakan
Ankara dışında Eskişehir'deydi. Kararı da Eskişehir'de öğrendi.
Yakınındakiler bu bilgiyi öğrendiğinde suratı asıldığını, canı sıkıldığını, morali bozulduğunu anlattı.
İlk intiba böyle bir kararı beklemediği ve
sürpriz olduğu şeklindeydi.
Daha Ankara'ya dönerken Adalet Bakanını çağırdığını öğrendim.
Neler konuşmuşlardı ?
Ak Parti'nin önde gelen bir yöneticisi görüşmede Başbakan'ın Adalet bakanına sitem ettiğini böyle bir sonucun alınmasına nasıl göz yumduklarını sorduğunu anlattı.
Bizim de günlerce sorguladığımız o kritik soruyu Başbakan da Adalet Bakanına sormuş:
Müsteşar niçin toplantıya katıldı ?
Başbakan'ın bunu sorması gelişmeden habersiz olduğunu gösteriyor.
Yani HSYK sürecinde Başbakan'a danışılmadan hareket edilmiş.
4 savcının görevlerini yaparken sırf ideolojik sebepler ve adam kayırmacılık sebebiyle görevden el çektirilmesi üzücü.
Ama bu üzüntüyü Başbakan'ın da yaşadığını bilmek en azından toplumun ona güveni anlamında önemli.
Demek ki bu ülkenin Başbakan'ı da bu konuda millet gibi düşünüyor ve bu olay içine dert oluyor.
Demek ki bu ülkenin Başbakan'ı da kendi bakanının yaptığını tıpkı millet gibi tasvip etmiyor.
Başbakan'ın bu olay üzerine Adalet Bakanına yargı
reformu konusunda
vakit kaybetmeden harekete geçme talimatı verdiği ifade ediliyor.
Bu olayın Adalet Bakanının bu krizi yönetememesinden kaynaklandığı ortaya çıkmış oldu.
Başbakan'ı da çok üzen bu olay için parti yönetimi mecburi savunmaya geçmek durumunda kalsa da; genel kanaat Ferhat Sarıkaya nasıl o dönemin Adalet Bakanına vebalse Erzurum savcılarının da mevcut bakanın vebali olduğu yönünde.
Parti yönetiminde bu işin sorumlusu olarak Adalet Bakanı görülüyor.
Bakan; hem HSYK'nın
yetki aşımıyla kararlar alabilmesinin önünü açmış oldu hem de gözünü budaktan esirgemeyerek doğru bildiklerini yapan savcıların arkasında durmamış oldu.
Yine de her musibette bir hayır vardır.
Bu yanlış hareket hükümeti
yargı reformu konusunda geri dönüşü olmayan bir yola sokmaya vesile oldu.
Sadece bu bile Başbakan'ın omzundaki yükün ağırlığını bir kez daha gösterdi.
“Tek adam” üzerine kurulu bir parti diye eleştiriliyor ama “tek adam” her şeye müdahale etmediği zaman da iş rayından çıkıyor.
İşte bu yüzden millet Başbakan Erdoğan'ı ayrı bir yere koyuyor ona ayrı bir güven duyuyor.
İşte bu yüzden milletle Başbakan'ın genleri uyuşuyor.
Diğer taraftan baktığınızda da işte bu yüzden Başbakan'ın işi çok zor.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU - SAMANYOLU HABER