Başbuğ, Karargah'ta gazetecileri ağırlamaya devam ediyor. Başbuğ'un son konuğu
Vatan Gazetesi yazarlarından
Ruhat Mengi'ydi.
Orgeneral Başbuğ,
Erzincan iddianamesiyle ilgili eleştirilerini sürdürdü.
İddianamede birinci
sanık olarak yer alan 3.
Ordu Komutanı Saldıray Berk'in 'arkasında' olduklarını yineledi ve suçsuz olduğuna inandıklarını söyledi. Saldıray Berk'in
terör örgütüne üye olmakla suçlandığını hatırlattı, bunun son derece vahim olduğunu anlattı.
Genelkurmay Başkanı Başbuğ, vatandaşa 'iddianameyi okuyun' tavsiyesinde bulunuyor ancak iddianamede yer alan Jandarma İstihbarat'ın hazırladığı
fişleme notlarını sanki savcılar kaleme almış gibi yansıtmaya devam ediyor. İddianamenin sanıkları olan Jandarma personelinde ele geçen krokilerde cemevlerinin üzerilerine çarpı konulduğu tespit edilmişti. Yine cemevlerinin yöneticisi olan
Alevi vatandaşlar ise fişlenmişti. Alevi köyleri ise fişlemeye tabi tutulmuştu. Yine söz konusu fişlemelerde Saldıray Berk'in Alevi köylerindeki faaliyetlerine ilişkin bilgiler vardı. Bütün bunlara rağmen Başbuğ, savcıları suçluyor: "Yine Ordu Komutanı'nın, Alevi köylerine ziyareti bir
suçlama olarak ifade ediliyor. Bu aslında çok çirkin, yani nereye koyacağız bunu..."
YARGIYA MÜDAHALE EDİYOR
İstanbul Barosu eski Başkanı Prof. Dr.
Yücel Sayman, yürüyen bir
dava hakkında fikir beyan etmenin
yargıya müdahale anlamı taşımayacağını anlatıyor. Sayman, "Şayet burada söz konusu olan
Genelkurmay Başkanı ise bir anlamda manevi
baskı söz konusudur. Çünkü normal bir insan dile getirmemektedir bu ifadeleri. Ayrıca
Şemdinli olayında olduğu gibi Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanı ve
Başbakan ile görüşse ve
HSYK da savcıyı görevden alırsa o zaman açıkça yargıya müdahaledir. Ancak bu yaşanan da hoş bir durum diyemeyiz." diyor. ZAMAN