Ancak kavramın
Türkiye'deki serüveni ilginç gelişmelerle dolu.
Başbakanlık İnsan Hakları Danışma
Kurulu'nun 2004'te hazırladığı Azınlık Raporu'na giren 'Türkiyelilik' o dönem, antidemokratik tepkilerle karşılaşmıştı. Kurulda tartışmalara yol açan
rapor, canlı yayınlanan basın toplantısında yırtılmıştı. Kurulun Başkanı Prof. Dr.
İbrahim Kaboğlu ile
Baskın Oran hakkında
dava açılmıştı. Her iki isim de alt kimlik-üst kimlik tartışmasıyla ilgili davalardan 2008'de
beraat etti. Kaboğlu, gelinen süreci olumlu buluyor, atılan adımın
insan hakları açısından desteklenmesi gerektiğine inanıyor. O dönem kendilerine
itiraz edenler arasında Başbuğ'un bulunduğunu da hatırlatırken uyarıyor: "İfade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü çok hassastır; ama daha hassası, zihniyet ve ba- kış açısıdır."
Türkiye'de bazı ifadelere yaklaşım kim tarafından söylendiğine bağlı olarak değişiyor.
Org. Başbuğ'un dile getirdiği 'Türkiye halkı' kavramı daha önce birçok kez kullanıldı. Bunu güçlü bir şekilde gündeme getiren Başbakanlık'a bağlı İnsan Hakları Danışma Kurulu oldu. 1
Ekim 2004 tarihinde raporunu açıklayan kurulun ve yöneticilerinin başı dertten kurtulmadı. Kurul üyelerinden
Kamu-Sen Genel Sekreteri Fahrettin Yokuş, basın toplantısında Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu'nun elinden raporu alarak yırttı. Uzun tartışmalardan sonra rapor, üzerinde bazı değişiklikler yapılarak Başbakanlık'a teslim edildi. Ardından rapora itiraz edenler yargıya başvurdu. İbrahim Kaboğlu ile Baskın Oran hakkında, "halkı kin ve düşmanlığa
tahrik" suçundan dava açıldı. Her iki isim de 5 yıl
hapis istemiyle yargılandı. Kaboğlu ve Oran, Türk
Ceza Kanunu 216. maddeden beraat ederken, 301. maddeden yapılmak istenen yargılama,
adalet bakanı izin vermediği için gerçekleştirilemedi.
Org. Başbuğ, 'Türkiye halkı' vurgusu yaptığı konuşmasında, "
Atatürk ne diyor: 'Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkıdır.' 'Türk halkı' derseniz bütün cümle düşer. 'Türkiye' sözünü çekin, yerine 'Türk'
koyun etnik bir tanım olur." ifadesini kullanmıştı. Bu kavram, Azınlık Raporu'nda şöyle yer almıştı: "Türkiye,
Osmanlı İmparatorluğu yıkıldıktan sonra onun yerine geçerken, onda bulunan alt kimlikleri olduğu gibi
miras almıştır. Fakat imparatorluktaki üst-kimlik "Osmanlı" iken, Türkiye Cumhuriyeti'nde "Türk" olarak belirlenmiştir. Bu durum kendini Türk ırkından saymayan diğer alt kimlikleri yabancılaştırdı. Eğer bu üst-kimlik "Türkiyeli" olsaydı, bu durum ortaya çıkmazdı."
İbrahim Kaboğlu, gelinen süreci olumlu buluyor. İfade özgürlüğünün önemine vurgu yapan Kaboğlu, "
Genelkurmay Başkanı'nın attığı bu adımı, Türkiye'de herhangi bir biçimde art niyet aramaksızın insan hakları alanında ilerleme amacını taşıyan her kesimin desteklemesi gerekir." ifadelerini kullanıyor.