CNN Türk'ün canlı yayınına katılan Bakan Gül,
Dışişleri Bakanlığı ile
Çankaya Köşkü arasında 'diplomatlarla ilgili' bir sorun olup olmadığının sorulması üzerine, ''
Dışişleri Bakanlığının
cumhurbaşkanıyla bir problemi söz konusu olamaz. Cumhurbaşkanı bütün
Türkiye'yi temsil ediyor. Üstelik
büyükelçilerimiz
yurt dışına giderken, Cumhurbaşkanını temsil ediyorlar'' dedi.
Şu anda Dışişleri Bakanlığında 5 tane müsteşar yardımcısının olmadığını kaydeden Gül, ''Oraya önerdiğimiz arkadaşlarımızın hepsi de Türkiye'yi yurt dışında şerefle temsil etmiş büyükelçilerimizdir. Sayın Cumhurbaşkanının
tayin ettiği insanlardır ama uygun görmediler. Dolayısıyla şimdi böyle yürütüyoruz'' diye konuştu.
MGK Genel Sekreteri Büyükelçi Yiğit Alpogan'ın
Londra Büyükelçisi olduğunu hatırlatan Gül, Londra'nın çok önemli bir merkez olduğunu ve büyükelçisiz bırakılamayacağını söyledi.
Büyükelçi Alpogan'ın yerine atanacak yeni MGK Genel Sekreterliği için Baş
bakan Erdoğan'ın Türkiye'nin
Atina Büyükelçisi Tahsin Burcuoğlu'nun ismini Çankaya'ya önerdiğini, Burcuoğlunun ''bu işi en iyi yapabilecek kişi olduğunu'' düşündüklerini belirten Gül, ''Sayın cumhurbaşkanı uygun görmedi. Şimdi başka bir arkadaşımızı kendisine önereceğiz'' şeklinde konuştu.
Bir soru üzerine de Bakan Gül,
PKK terörüyle mücadele konusunda tüm diplomatik yolların kullanıldığını belirterek, ''Diplomatik yollar kullanılmıyor diyenler bu işleri
seçime alet ediyorlar'' dedi.
Irak Başbakanı Nuri el Maliki'yi Türkiye'ye davet ettiklerini kaydeden Gül, şunları söyledi:
''Başbakan bu hafta gelmek istedi aslında. Biz seçimden sonra gel dedik. Seçimden sonra gelecek, görüşeceğiz. Daha önce de açıkladık, ya onlar üstlerine düşenleri yapar veyahut da biz yaparız. Bu, bu kadar açık.''
''EN DOĞRUSU CUMHURBAŞKANINI HALKIN SEÇMESİ'
''Seçimden sonra Cumhurbaşkanını meclisin mi, yoksa
halkın mı seçeceği konusunda'' bir soru üzerine Bakan Gül şöyle konuştu:
'' Hepsi de mümkün teorik olarak. Ama meclis açılınca, meclisin ilk işi, meclis başkanını, meclis
başkanlık divanını oluşturunca, cumhurbaşkanını seçebilir veya meclis hep beraber karar alabilir, halk seçsin diyebilir.'' Bakan Gül, bu konunun, genel seçim bittikten sonra oturup konuşacakları bir iş olduğunu söyledi.
Gül sözlerini şöyle sürdürdü:
'' En doğrusu bütün bu tartışmaları bir kenara bırakmak için (Cumhurbaşkanını) halkın seçmesi. Niye Türk halkının Cumhurbaşkanını seçmesinden korkalım. Fransızlar kendi Cumhurbaşkanlarını hem de iki tur yaptılar ve seçtiler.
Halk seçsin, nasıl istiyorsa versin, uzlaşma falan deniyor, halk uzlaşsın, halk karar versin. Halk ne karar veriyorsa başımızın üstünde yeri var.''
''EĞER TEK PARTİ İKTİDARI OLURSA İSTİKRAR OLUYOR VE DOĞRULAR YAPILIYOR''
Siyasetin bir
hizmet yarışı olduğunu vurgulayan Gül, ''Demokrasi çoğulcu bir
sistem olduğuna göre çok parti olacak, o zaman biz bu çok partileri nasıl göreceğiz? Bir hizmet yarışı olarak göreceğiz. Herkes bakacak bizim iktidarımızda mı Türkiye daha güzelleşiyor, zenginleşiyor, problemler çözülüyor; yoksa bizden önceki iktidarlarda mı Türkiye daha çok kalkındı, Türkiye'nin problemleri daha azdı, buna bakılacak'' dedi.
Seçim meydanlarında mesajlarını tam olarak verip veremediklerinin ve seçimden beklentilerinin sorulması üzerine de Bakan Gül, ''Bütün Türkiye'yi dolaştık. Çok büyük bir coşku gördük'' dedi.
Bakan Gül, sözlerini şöyle tamamladı:
''Şunu görüyorum ben, Türk halkı istikrarın, tek parti iktidarının Türkiye'ye neler kazandırdığının farkında. Dört buçuk yıl önce o günkü enflasyonu, o günkü faizleri, o günkü işsizliği, o günkü
koalisyon hükümetlerinin birbiriyle iç çekişmelerini, bütün bunları biliyor. Eğer tek parti iktidarı olursa istikrar oluyor ve doğrular yapılıyor. Daha önce de böyle oldu,
Atatürk zamanında böyle, Turgut
Özal zamanında böyle.''