Bir başka ülkede yaşansa
kıyamet kopar. Bizdeki tablo, en az konuşmaların içeriği kadar vahim. Sanki bir yargı mensubunun suçluları kayırma,
şantaj yapma, makam
vaat ederek
tahliye talep etme gibi kirli ilişkileri normal bir davranış. Resmen görmezden geliniyor.
İşin tuhafı, bu kayıtlarda adı geçenlerden ne yalanlama ne de suç duyurusu geldi. Şu
akıl almaz diyaloglar ne ile izah edilebilir: "Burada süreci biraz uzatmamız gerekiyor,
dosyayı birleştirdikten sonra önce tüm sanıklar tahliye edilecek sonra biraz uzatıp dosya kapatılacak. Burada tahliye kopartmaya bakmak lazım..."
"E.Ü.'e dedim, bunu yaparsan
Yargıtay başkanısın. Üç tane adaysınız
Abdurrahman Yalçınkaya,
Kadir Özbek ve sen. Kadir'e de söyledim. Yapmazsan üç tane adamsınız. Hepsine söyledim. Bunu yapan geçer."
(Burada
Erzincan davasının 1 No'lu sanığı 3.
Ordu Komutanı
Saldıray Berk de işin içine giriyor) "Dedim ki duruşmaya yetişemezsin. Şimdi bir
rapor al, istirahatli ya bir görev çıkarttır. 'Ben dedi söylerim görev de çıkartırım.' Bizimkini iyi tutuyor
Genelkurmay."
(Genelkurmay
Adli Müşaviri Hıfzı
Çubuklu da olayların içinde) "Adli Müşavir, 'Uyuşmazlık Mahkemesi'ne, uyuşmazlık çıkarmadan götüremez miyiz?' diyor... Zaten ben de duruşmaya gideceğim. Baskı uygulayacağız mahkemeye... Bu süreçte eğer bir sıkıntı olursa uyuşmazlığa gideriz... Uyuşmazlıktan geçmez kemikleşirse sıkıntı çıkar. Kötü olabilir, hepsini tahliye edeceğiz."
Konuşmalardaki ana tema, davaları
Yargıtay'a getirip bitirmek. "Bu davayı buraya (Yargıtay'ı kastediyor) getirdik mi biz bu davayı bitiririz."
Oktay Kuban çok iyi bir çocuk. Basıyor imzayı, bırakıyor."
Hedef, Erzincan ve
Dursun Çiçek davalarını Yargıtay'a getirip
Ergenekon savcılarından kurtarmak. Akla ziyan konuşmalar çağdaş hukuk normlarına sahip bir ülkede yayımlansa ortada ne konuşanlar kalır ne de eğer bunlar yasal değilse kaydedenler. Bizde ise herkes suskun... En basit ithamlarda açıklama üstüne açıklama yapan kurumlar dut yemiş bülbül gibi...
Hiçbir kurum -isterse en üst ve en seçkin olsun-
çürük elmalardan azade değil. Önemli olan, o çürükleri kurumu yıpratmadan ayıklayabilmek. Üç beş
yüksek yargı mensubuna kalkan olalım derken tüm kurumu ithamlarla yıpranmaya terk etmek anlaşılır bir şey değil. Yapılması gereken çok da zor değil. Konuşmalarda adı geçenler hakkında
soruşturma açmak, soruşturma süresince davalardan el çektirmek ve de yasal değilse bunları kaydedenleri yargılamak.
VEYSEL AYHAN - ZAMAN