Baskın adım adım 'geliyorum' demiş

IŞİD'in, Başkonsolosluğu’muzu basarak rehin aldığı 49 diplomat ve özel harekâtçıyı kurtarma girişimleri sürerken olayda Ankara’nın ihmalleri de tartışma konusu oldu.

Baskın adım adım 'geliyorum' demiş

Son dönemde Suriye ve Irak hakkındaki tüm uzman değerlendirmelerinde en öne çıkan unsurlardan biri olan terör örgütü IŞİD’in güney sınırlarımız boyunca hareket alanını genişletmesi karşısında Ankara’nın gerekli önlemleri almadığı; Musul Başkonsolosluğu’muzun işgalinde de pek çok ihmalinin bulunduğu görülüyor.

Zaman gazetesinden Servet Yanatma'nın analiz haberine göre, radikal Selefi terör örgütü Irak-Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’nu basarak rehin aldığı en az 49 diplomat ve özel harekâtçıyı kurtarma girişimleri sürerken olayda Ankara’nın ihmalleri de tartışma konusu oldu. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) gerekli tedbirleri almamak ve kapıya dayanan krizi görmezden gelmekle eleştiriliyor. Davutoğlu’nun baskın sonrası sorumluluktan kaçarak tahliyenin gecikmesinden ötürü Başkonsolos Öztürk Yılmaz’ı adres göstermesi de tepki çekti. Kulislerde diplomatların, Bakan’a güvenlerinin sarsıldığı ve muhtemel krizlerde bu durumun yan etkilerinin görülebileceği yorumları yapılıyor.

AVRUPA UYARMIŞTI AMA...

Musul’daki diplomatik temsilciliğimizin işgali ve 10’larca vatandaşımızın teröristlerce rehin alınmasıyla gelinen noktada, Davutoğlu başta olmak üzere Ankara’daki diplomasi ve istihbarat yetkililerinin son birkaç yıldır kendini gösteren IŞİD tehlikesini küçümsedikleri ve bu nedenle şoke eden saldırıya hazırlıksız yakalandıkları anlaşılıyor. Eleştirilere göre, yetkililer, Avrupa’dan gelen “Türkiye topraklarından Suriye’ye militan sızıyor” ikazlarını görmezden gelerek konuya gereken özeni göstermedi. Esed rejimine karşı olduğu belirtilen örgütlere ise Ankara hep müsamahakâr davrandı. Tüm planlar Esed’in devrilmesine odaklandığından da IŞİD ve El Nusra Cephesi gibi radikal unsurlar eliyle sahada büyüyen tehditler göz ardı edildi; bu unsurlar hakkında sağlıklı bilgi ve istihbarat elde edil(e)medi. Ayrıca, resmen doğrulanmasa da Türkiye’nin Suriyeli muhaliflere askerî destek sağladığı iddiaları uzun süredir yerli ve yabancı basında yer alıyor. Bu desteğin yeterince kontrollü yapılmadığı ve Suriye’ye geçen silahların çeşitli yollarla terör örgütlerinin eline geçtiği belirtiliyor. Yani Ankara istemeden de olsa bugün vatandaşlarını rehin tutan örgüte de destek sağlamış olabilir.  

BAŞKONSOLOS DURUMU RAPOR ETMİŞTİ

Başkonsolos Yılmaz’ın birkaç hafta önce tehlikeli durumu Ankara’ya rapor ettiği biliniyor. Muavin Konsolos Faruk Deniz’in de baskından dört gün önce sosyal medyada “IŞİD denilen şey insanda uyku muyku bırakmıyor.” ifadelerini kullanması şehirdeki diplomatların son gelişmelerden ne denli rahatsız olduklarını ortaya koyuyor. Bu noktada MHP Milletvekili Sinan Oğan’ın da sahadaki durumun kötüleştiği ve başkonsolosluğumuzun kuşatıldığı yönündeki duyumlarını paylaşmasına iktidar partisinin alaycı bir üslupla cevap verdiğini de unutmamalı. Dolayısıyla şehirdeki Türk okulu yöneticilerinin artan risk nedeniyle birkaç gün önceden tahliye gerçekleştirmesine karşın Ankara’nın tedbir almakta gecikmesinin –olayda ciddi ihmaller olduğu dışında- bir açıklaması varsa bunun acilen kamuoyuyla paylaşılması gerekiyor.

‘Önlemler alındı’ dedi, New York’a gitti

Üç gün önce Musul’da rehin alınanlar arasında diplomat ve emniyetçilerin aileleri de bulunuyor. Tehlikenin kapıda olmasına rağmen çok daha önce kadın ve çocukların dahi tahliye edilmemesi ciddi bir ihmal olarak yorumlanıyor. IŞİD’in Musul’u ele geçirdiği salı günü Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Sırbistan’da bulunuyordu. Davutoğlu, aynı gün Twitter’da “Musul için gerekli tedbirler alındı.” diye yazarak rutin bir toplantı için New York’a gitti. Bakan’ın böyle bir ortamda böylesi bir sebeple okyanus aşırı ziyarete gitmesi meseleyi ciddiye almadığı ve öngörü eksikliği olarak yorumlanıyor. Davutoğlu’nun baskın sonrası tekrarladığı “Kimse Türkiye’nin gücünü ve sabrını test etmesin.” şeklindeki sözde kalan açıklamalar ise artık ciddiye alınmıyor. Daha önce de muhtelif olaylar sonrasında yaptığı benzer açıklamalar artık sosyal medya, karikatür ve köşe yazılarında alay konusu oluyor. Yaşanan skandalın bu mizahî sonuçlarının yanı sıra siyasi sonuçlarının da olup olmayacağını ise zaman gösterecek.    

Zaman 

<< Önceki Haber Baskın adım adım 'geliyorum' demiş Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER