Cumhuriyet gazetesi yazarı
Deniz Som’un bugün ‘Vaziyet’ adlı köşesinde yazdığı yazıda başörtüsü takanlara ‘bohçalılar’ yakıştırması yapıldı. Daha önce de Sümer kültüründe fahişelerin başlarını kapattıklarını söyleyerek büyük tepki toplayan Sümerolog
Muazzez İlmiye Çığ’ın Deniz Som’a gönderdiği yazıda, başörtüsü takanlara ağır bir dille eleştirildi.
Başörtüsünü ‘
kölelik’ işareti olarak değerlendiren Çığ, kadınların başlarını para karşılığı örttüğünü iddia etti.
İşte Cumhuriyet’te Deniz Som’un köşesinde yayınlanan yazı:
ÇAĞDAŞ
Türkiye’nin çağdaş kadınlarından Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ, şu sıralar çok mutlu. Mutluluğunu bizimle paylaşıyor:
“Birkaç gün içinde iki bayanın, eski
İstanbul Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna’nın eşi Reyhan Gürtuna ile
Kanal 7 televizyonunun eski spikerlerinden Serpil
Öcalan Ulfaz’ın başlarındaki bir tür kölelik işareti olan bohçayı atmalarını büyük bir sevinçle karşıladım. Kendilerini bu medeni cesaretleri dolayı candan kutlarım. Kölelik işareti demekte hiç de haksız değilim. Çünkü 1923’ten itibaren çarşafı atıp başı açık okula gitmeye başlayan kızlarımızın torunları olan bugünlerin kızları kendi isteği ile o kılığa girmek istemez. İlk kez 12
Eylül döneminde Kurucu
Meclis üyesi Mehmet Yamak ‘imam hatip kızlarının başları örttürülsün’ diye demeç vermesiyle erkekler tarafından başlattırıldı bu işler. Ben o zaman hemen kendisine, bizde bir rahibe sınıfı olmadığını, laik devletin kurumlarında din kıyafeti ile okunamayacağını bildiren bir
mektup gönderdim. Ama dinleyen olmadı. Ondan sonra liselerde üniversitelerde fakir ve çalışkan kızlar bulundu. Onlar başlarını örtmek koşulu ile aylığa bağlandı. Bugün hâlâ bu
uygulamanın sürdüğünü, bu defa para ile çarşaf giydirildiğini duyuyoruz. Aslında bu kadınlarımızı alçaltan, onların para ile her şeyi yapabileceklerini kanıtlayan bir uygulama olduğunun, her iki taraf da farkında değil. Tamamıyla erkeklerin kendi çıkarları için kadınlar üzerinde oynadıkları bir oyun. Ne yazık ki bazı kadınlarımız bunları anlamayacak kadar gözü kapalı, cahil. Cahil cesareti olmasa, kendilerini birinci Dünya Savaşı zenginlerinin karıları gibi en pahalı kumaşlardan acayip giyimler içinde, son moda ayakkabılar ve bütün albenisini ortaya koyan makyajlarıyla
modern giyimli erkeklerinin yanında, özellikle dış ülkelerde, kendilerinin ne kadar gülünç göründüklerini fark ederlerdi. Bir gün onların da,
Çanakkale ve
Kurtuluş Savaşlarında vatanımızın düşman ayağından kurtulması için, kalınlığı bil
e devlet tarafından belirlenen peçelerini atarak askerlerimize her türlü yardımı yapan ninelerimiz gibi, vatanımızın selameti, insanlarımızın huzuru, kadınlarımızın yeniden köle olmamaları için eşleri gibi hak ettikleri çağdaş kıyafete gireceklerini umut ediyorum.” CUMHURİYET