Arıboğan, "Laiklik konusunda çok hassas biriyim; fakat
türban konusunun
laiklikle bir alakası olduğuna inanmıyorum.
Üniversite öğrencisinin kapıya kadar gelip peruk takarak içeri girmesi, çıkarken de tekrar başörtüsünü takmasıyla laikliğin nasıl korunduğunu anlayamadım. Bunun bilimsel, sosyolojik herhangi bir izahını da bulamıyorum." dedi.
Türk
Amerikan Dernekleri Federasyonu tarafından organize edilen programda konuşan Arıboğan,
rektörler olarak son 3-4 aydır sadece türbanla uğraştıklarını ifade etti. Türbanla ilgili konunun önce Meclis'e ondan sonra da mahkemelere ait olduğunu söyleyen Arıboğan, bu tarz düzenlemelerin rektörler tarafından yapılmadığını ifade etti. Kendisinin
hukukçu olmadığını; fakat konuyla alakalı kendi üniversitesi dışında üç ayrı hukukçuya bu konuyu mütalaa ettirdiğini anlatan Arıboğan, hukukî süreci bekleme kararı aldıklarını da sözlerine ekledi.
İstanbul Üniversitesi'nde görevli olduğu dönemde, öğrencilerin içinde başörtülülerin de olduğunu belirten Arıboğan, öğrencilerinin türbanlı olduğunun farkında bile olmadığını söyledi.
Türkiye'de işin mecrasından çıktığını ifade eden rektör, "Türban artık üniversitelerdeki bir sorundan ibaret değildir." dedi. Arıboğan, sözlerini "ABD'de her yerde türbanlı öğrenci görüyorum. Demek ki ABD'nin laiklikle alakalı bir sorunu yok." şeklinde sürdürdü. Türkiye ve ABD'deki üniversite kavramları üzerine fikirlerini konuklarla paylaşan
Deniz Ülke Arıboğan, "Türkiye'de tüm üniversitelerin bütçesi 3,5 milyar dolar, burada sadece Harvard Üniversitesi'nin bütçesi 40 milyar dolar. Türkiye'de birçok işadamını dolaştım.
Öğrenci okutalım, burs versinler diye; eşlerine binlerce dolarlık Louis Vuitton
marka çanta alan işadamları, tek bir öğrencinin 10 bin dolar olan bir yıllık bursunu bile çok buldu; üstelik vergiden düşmelerine rağmen. Önce bu kültürü oluşturmamız gerekiyor. Uğrunda ölmeye değer bir
ülkemiz var; fakat uğrunda yaşamaya değer bir şey üretemiyoruz." dedi.
Ermeni sorunu hakkındaki görüşlerini de açıklayan Arıboğan, Türkiye'nin güçlü olduğu için konunun politik arenada tartışıldığını kaydetti. Arıboğan, çok uluslu devletlerden tek uluslu devletlere geçiş aşamasında birçok sıkıntılar yaşandığını, birçok Türk'ün de Anadolu'ya gelirken yollarda öldüğünü; fakat bu hikâyelerin kimse tarafından dillendirilmediğini kaydetti.