Anayasa Mahkemesi'nin
Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya'nın
delilleri farklılaştırdığını iddia etmesiyle tartışmanın harareti bir kez daha yükseldi.
Anayasa Mahkemesi, ilginç bir iddia ortaya attı. Mahkeme gerekçeli kararında,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın sunduğu delilleri farklılaştırdığını, daha net bir ifade ile değiştirdiğini iddia etti.
DELİLLER DEĞİŞİTİRİLDİ Mİ?
Bu ağır itham karşısında Başsavcı hemen bir karşı açıklama yaparak iddiayı reddetti. Ancak iddianameye yansıyan deliller, Mahkemenin iddialarını güçlendiriyor. İşte ipleri geren o iddialar.
İDDİA 1
Başsavcı, eski meclis Başkanı Bülent Arınç'ın, meclis mescidinde
Kuran kursu açtırdığı yönündeki haberleri delil olarak iddianameye koydu. Oysa ki Arınç, bu haberi bir soru önergesine verdiği
cevapla yalanlamıştı. Bu duruma rağmen Başsavcı, basına dayanan bu yalan haberi delil olarak iddianameye koydu.
İDDİA 2
Arınç hakkında bir iddia daha vardı. Başsavcı Arınç'ın bir basın toplantısında
laiklikle ilgili kullandığı cümlelere iddianamede yer verdi. Ancak ne var ki, Arınç'ın konuşmasının sadece bir bölümü iddianameye konuldu ve partinin laiklik karşıtı olduğu vurgulandı. Fakat Arınç, konuşmasının geri kalan bölümünde laik devlet düzeninde, hukuk kurallarının din kurallarına dayandırılamayacağını da söylemişti. Fakat bu bölüm iddianameye konulmadı.
İDDİA 3
İddianamede Baş
bakan Erdoğan'ın cümlelerinin de çarpıtıldığı anlaşıldı. Erdoğan, Avustralya'da "Herkesi yaratan Allah'tır. Ayrıma ne gerek var? Üst ortak paydada birleşerek el ele vereceğiz" demiş ve bizi birbirimize bağlayan üst kimliğin
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı olduğunu söylemişti.
Fakat bu cümleler iddianamede "Hepimizi yaratan mutlak yaratıcı Allah'tır. Ayrıma ne gerek var. O üst ortak paydada birleşip el ele vereceğiz" şeklinde değiştirildi ve konuşmanın sonuna konuldu. Böylece
Başbakan'ın
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına yaptığı vurgu farklı bir anlama kaydırıldı.
SORU, CEVAP GİBİ VERİLDİ
Diğer taraftan katıldığı bir konferansta Erdoğan'a başörtüsü hakkında soru soruldu. Soruyu soran katılımcı,
Hristiyan olan İngiltere'de bile kamu kurumlarında başörtülü bayanların çalışmasına izin verildiğini, buna karşın halkının çoğu
Müslüman olan Türkiye'de böyle bir şeyin mümkün olmadığını söyledi. Ancak, başsavcı iddianamede bu duruma yer verirken bu cümleleri sanki Başbakan Erdoğan söylemiş gibi yansıttı.
İDDİA 4
İddianamede yer alan bir delile göre,
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım, "Reformlar sancılı olur. Güle oynaya yapılmaz. Tarihte de reformlar gerçekleştirilirken birçoğu kanlı oldu." demişti. Başsavcıya göre bu delil, Ak Partinin şiddet yanlısı olduğunun da en açık kanıtıydı. Ancak yapılan incelemede bakan Yıldırım'ın "kanlı" ifadesini kullanmadığı ortaya çıktı.
İDDİA 5
Başsavcı iddianamede bir televizyon programına da yer verdi. Programa katılan katılımcılar başörtüsünün yasaklanmasını savunanların Mussolini gibi yargılanacağını söyledi. Başsavcı ise bu cümle ile Ak Parti'nin yapmaya çalıştığı
Anayasa değişikliği arasında bir bağ kurdu. Ne var ki, televizyon programına katılan şahısların AK Parti'ye üye olmadığı ve herhangi bir bağlantılarının da bulunmadığı tespit edildi.
SAMANYOLU HABER