İzmir Barosu avukatlarından AB Hukuku Uzmanı Barış Kaşka, müvekkiline hiçbir bedel ödenmeden
arazisine el konulduğunu ileri sürdü.
Barış Kaşka, AA muhabirine yaptığı açıklamada, NATO'nun
Batman'daki havaalanının yapımına, 1952 yılında
Milli Savunma Bakanlığının teklifi üzerine başlandığını belirtti.
Bu dönemde havaalanının kurulacağı alan için
kamulaştırma kararının alındığını, ancak kamulaştırma bedelinin mülkiyet sahiplerine ödenmediğini savunan Kaşka, tapu kayıtlarına da bu alanın kamulaştırılacağı yönünde bir şerhin düşülmediğini ifade etti.
İzmir'de yaşayan müvekkili
Salih Nart'ın (51), 1977 yılında
Haşim Ok'dan bölgede 36 bin metrelik arazi satın aldığını kaydeden Kaşka, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Müvekkilim, satın aldığı arazisinin 17 bin metre karelik bölümünün 1963 yılında
tel örgü çekilerek, istimlak edilmeden NATO hava sahasına katılmış olduğunu daha sonra öğrenmiş. 1983 yılında Batman
Asliye Hukuk Mahkemesi, müvekkilimin taraf olmadığı bir
dava ile tapuyu iptal etmiş ve arazi Hazineye devredilmiştir.''
-İÇ HUKUK YOLLARI-
Salih Nart'ın Batman Asliye Hukuk Mahkemesine 2004 yılında başvurarak Milli
Savunma Bakanlığı ve Hazineye ''Ya arazimi verin ya da parasını ödeyin'' talebiyle dava açtığını kaydeden Kaşka, şunları kaydetti:
''Dava 20 yıllık
zaman aşımı nedeniyle reddedildi. Temyize giden müvekkilimizin talebi
Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin kararıyla da kabul edilmedi ve iç hukuk yolları tükendi. Böylece müvekkilimin, hem tarım arazisi hem de
arsa olarak değerlendirebileceği arazisine hiçbir bedel ödenmeden el konulmuş oldu.''
-NATO UYARMIŞ-
Yaptıkları araştırmalarda NATO'nun 1950'li yıllarda Batman Kaymakamlığına ''Köylüler tepki gösteriyor. Kamulaştırma bedelini ödeyin'' şeklinde bir yazı yazdığını öğrendiklerini de belirten Kaşka, avukatlar Kübra
Türkoğlu, Mesut Türkoğlu ve Emre Koçak ile 2 ay süren bir çalışmanın sonucunda dava dosyasını hazırladıklarını belirtti.Kaşka, şöyle dedi:
''Mahkemeye NATO'nun yetkilileri uyaran yazısını da dosyamıza ekledik. Bu davada, 20 yıllık zaman aşımı, fiilen işgalden itibaren işletilmektedir ve birey
mağdur olmaktadır.
AİHM bu durumlarda bireyi korumaktadır. AİHM, idarenin mülkiyete el koyacağının yasada düzenlenmiş olmasını ve bunun meşru olmasını istemektedir. Benzeri bir dava nedeniyle Ventura ismi verilen kararla
İtalya tazminat ödemiştir.''
Dava dosyasına ilk etapta, taşınmazın değeriyle ilgili bir bölüm eklemediklerini belirten Kaşka, ''Taşınmazın değeri her ne kadar 15 milyon YTL civarında da olsa AHİM'in içtihatlarında 'meşru beklenti' kavramına göre, Türkiye'nin vatandaşlarına bireysel başvuru yolunu tanıdığı tarihten itibaren
faiz ve kira,
ürün gibi diğer gelirlerin de eklenmesi ile davanın boyutunun 50 milyon YTL'yi bulacağını düşünüyoruz'' diye konuştu.
Zaman