5 Nisan 2009
Geleceğe yönelik kurguların "somut tarih verenini" hiç sevmem, o tarih gelince ve geçince gülünç olmak kaçınılmazdır.
Çocukluğumda bir Frankenstein çeşitlemesi seyretmiştim, olayın "uzay çağında geçtiğini" belirtmek için adını "Frankenstein 70" oymuşlardı... 1970... Vay be, ne kadar uzak, ne kadar ulaşılmaz!
"1997 yılında Manhattan yarımadası bir
hapishaneye dönüştürüldü" ... Gel de seyret bakalım gülmeden...
"Yıl 2005... İnsanoğlu Jüpiter' e ayak bastı!" ... Yok yahu? Ufak at da civcivler de yesinler. (Ayrıca o
gezegen bir gaz
bulutu,
toprak yok, nereye basıyorsun?)
İşin temeli gülünç olduğu için biz de gırgır geçeceğiz: Geliniz 2009
Türkiyesi'ni düşleyelim.
Tam bir yıl sonra bugün, 5 Nisan 2009... (Ajandaya da bakayım,
pazar gününe geliyormuş.)
Nasıl bir Türkiye?
Eskiden, olmayacak işleri, görülmeyecek günleri belirtmek için "bir Türk
Nobel almış" falan derdik... Masal gibi gelirdi... Onu geride bıraktık... Pek pek, "Nobel alan Türk, can güvenliği sağlandığı için huzur içinde ülkesine dönmüş" diyebiliriz... Yok canım, uzaylılar falan da gelmemişler.
Deniz
Baykal başbakan olmuş.
Devlet Bahçeli de başbakan yardımcısı. (Pardon, uzaylılar gelmişler.)
Mecliste birçok da bağımsız var. DSP adlı partinin "ulusalcı desteğiyle" bir
azınlık hükümeti kurulmuş. Gerçi
koltuk sayıları yetmiyor ama,
Anayasa Mahkemesi'ne başvurularak "söz konusu vatan olunca gerisi ayrıntıdır, 170 kişiyle de hükümet kurulabilir" şeklinde bir karar alınmış!
Veli Küçük,
Doğu Perinçek, Kemal Kerinçsiz özgürlüklerine kavuşmuşlar. Kendilerini hapishane çıkışında karşılayan
Cumhuriyet Gazetesi
yönetici ve çalışanları "Türkiye sizinle gurur duyuyor" diye slogan atmışlar.
Enflasyon yüzde otuz...
Dolar beş lira,
avro sekiz lira...
Aydın Doğan'ın işçileri "geçinemiyoruz" diye ağlıyorlar. Aydın Bey,
Elmadağ sırtlarında müthiş bir
site inşaatına girişmiş...
İşsizlik amansız boyutlara ulaştığından, üniversite mezunları inşaat ameleliği için
şantiye kapısında
kuyruk...
Avrupa Birliği, üyelik görüşmelerini belirsiz bir tarihe kadar rafa kaldırmış ama yeniden başlayacağına kimse ihtimal vermiyor.
Sarkozy ve Merkel zil takmış oynuyorlar (Sarkozy Carla'yı boşamış, Angela'yı almış.)
ABD başkanı
Barack Obama Türkiye'ye son derece
soğuk bakıyor...
Amerikan dışişleri, Türkiye'yi geri ve ilkel bir Orta
doğu ülkesi olarak kabul ediyor ve ona
Suriye muamelesi yapıyor. Bunun üzerine Türkiye de Rusya'yla, Hindistan'la, Çin'le
ittifak yollarını araştırıyor...
Nobel alan Türk, ne yazık ki ülkesine bir daha dönmeyeceğini açıklamış.
Turgay Ciner
gazete çıkarmış, Hıncal oraya geçmiş.
Fenerbahçe şampiyonluğa oynuyor.
Ben
deniz de ya
çiçek suluyorum, ya kümes tahtası çakıyorum ya da prafa oynuyorum!
O kadar da karanlık değilmiş yahu gelecek...