Cenevre'de düzenlenen
Sosyalist Enternasyonal toplantısına katılan
Baykal, THY uçağıyla yurda döndü.
Atatürk Havalimanında partililer tarafından coşkulu bir şekilde karşılanan Baykal, gazetecilere yaptığı açıklamada, Sosyalist Enternasyonal toplantısına katılmayı bir görev olarak gördüğünü, bu yüzden
seçim çalışmalarını yarıda bırakarak Cenevre'ye gittiğini söyledi.
Türkiye'nin
terörle ilgili büyük sıkıntıları olduğunu, bunun da her platformda anlatılması gerektiğini dile getiren Baykal, şunları kaydetti: ''Sosyalist Enternasyonal toplantısında Türkiye'nin teröre ilişkin endişelerini bütün dünyanın önünde dile getirdim. Buradaki toplantıda konuşulan konulardan biri de Filistin'den İsrail'e,
Irak'a kadar
Orta Doğu sorunuydu. Hepsini ayrı ayrı ele aldık. Burada yaptığım konuşmada, terör konusunda Türkiye'nin Irak'tan kaynaklanan kaygılarını dile getirdim. Bu kaygıları kendi kendimize söylememiz yetmezdi. Bunu yapmak, muhalefet partisi olarak bize düştü. Biz de bunu çok iyi bir şekilde yaptık. Dünyanın önündeki bir platformda bunları dile getirdik. Türkiye adına çok iyi oldu, çok yararlı oldu. Konuşmamızı izleyen
yabancı heyet üyeleri ve basın mensupları belki de ilk kez gerçekleri duydular.''
Toplantı sırasında Irak Devlet Başkanı Celal
Talabani ve kuzeydeki yerel yönetimin lideri Mesut Barzani'nin de orada olduğunu ifade eden Baykal, ''Konuşmamı zaten onların önünde yapmak istiyordum. Fakat konuşurken onlar dışarı çıktılar. Ama takip ettim. Temsilcileri dikkatle not aldılar. Sonradan duyduğuma göre de gazetecilerin konuşmama ilişkin sorularına ikisi de 'söyleyeceğimiz hiçbir şey yok' demişler'' şeklinde konuştu.
-"SİZE BELGELERLE AÇIKLAYAYIM"-
CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal, ''Yurt dışına çıkmadan,
Dubai'de
imzalanan
anlaşmadan bahsetmiştim, sayın
Başbakan 'kesinlikle yalandır,
iftiradır' demiş. İftira mı, değil mi size belgelerle açıklayayım'' dedi.
Cenevre'de yapılan Sosyalist Enternasyonal toplantısına katıldıktan sonra yurda dönen Baykal, Atatürk Havalimanında yaptığı açıklamada,
yurt dışına çıkmadan önce bir televizyon kanalında, Dubai'de imzalanan bir anlaşmadan bahsettiğini hatırlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, söz konusu anlaşmaya ilişkin 'Kesinlikle yalandır, iftiradır' dediğini ifade eden Baykal, ''İftira mı, değil mi size belgelerle açıklayayım'' dedi.
Deniz Baykal, ''Bunun iftira değil, gerçek olduğunu, 22
Eylül 2003'te ABD ile Dubai'de imzalanan bir anlaşma bulunduğunu ve bu anlaşmanın CHP'nin baskısı sonucu
Nisan 2004'te iptal edildiğini'' savundu.
Çantasından çıkardığı bazı evrakı ve
Anadolu Ajansının haberini basın mensuplarına gösteren Baykal, şunları söyledi: ''2003 yılının 22 Eylül'ünde Dubai'de bir anlaşma imzaladınız. Bu anlaşmada 1 milyar dolar hibe ya da 8.5 milyar dolar
kredi çekebileceğinizi söylediniz. 'Amerika'dan izin almadan Irak'a yönelik herhangi bir hareket yapmama şartlı bir anlaşmayı imzaladınız mı?' diye sordum. İşte bu sorum karşısında kıyameti koparan Başbakan, 'kesinlikle yalandır, iftiradır demiş. Böyle bir anlaşma var mı, yok mu? 22 Eylül 2003'te imzalandığını iddia ettiğim anlaşma var mı? Evet var. Bu anlaşma Dubai'de yapıldı. Türkiye adına bu anlaşmayı
Babacan imzaladı. Benim iddiam bu. Buna 'iftira' diyenler var. 23 Eylül 2003 tarihli, Devlet Bakanlığının, 'ABD-Türkiye Finansman Anlaşmasına İlişkin Ortak Açıklama' başlığı altında yaptığı açıklamayı dikkatinize sunuyorum. Resmi açıklama. Burada diyor ki; 'Türkiye ile ABD, Türkiye'ye 8.5 milyar dolara kadar kredi sağlayacak finansman anlaşmasını bugün, 22 Eylül 2003'te imzalamışlardır.' Yani bir anlaşma vardır. Kredi 4 eşit
taksit biçiminde kullandırılacaktır. Finansman anlaşması çerçevesinde her bir kredi teklifi, Türkiye'nin, ABD'nin ilgili yasasında belirlenen koşulları karşılamasına bağlıdır. Bu koşul da Türkiye'nin Irak konusunda ABD hükümetiyle
işbirliği içinde olması. Şimdi yok denilen anlaşma bu.''
-''BU, 'EVET' DEMEKTİR''-
Baykal, yok denilen anlaşmayla ilgili açıklamalara geçmek istediğini belirterek, ''Açıklama, 2
Ekim 2003'te yapılmış. Babacan diyor ki; 'ABD kredisini işimize gelirse kullanırız, işimize gelmezse kullanmayız'. 'Anlaşmada
Kuzey Irak'a girmeme şartı var mı?' sorusuna, Anadolu Ajansının haberi, 'İşimize gelirse kullanırız, şu anda
evet ya da hayır demek durumunda değilim...' Bu, 'evet' demektir. Bu sayın Babacan'ın olmayan dedikleri anlaşmayı açıklamasıdır'' şeklinde konuştu.
Başbakan düzeyinde bir açıklama da sunmak istediğini ifade eden Baykal, şöyle devam etti: ''(İftiranın ötesindedir) dediği anlaşmayla ilgili Başbakan diyor ki; '8.5 milyar dolarlık krediyi sadece iç ve dış borç ödemelerinde kullanacağız'. Olmayan sözleşmenin öngördüğü krediyi iç ve dış borçlarda kullanacaklar. 'Protokolde, ABD ile Irak konusunda bir
dayanışma içinde olma yönünde bir şart da var' diyor. Kim diyor? Başbakan. Neye göre diyor? Anadolu Ajansının haberine göre diyor. Hangi tarihte diyor? 2 Ekim 2003'te diyor. 'Öyle bir hibeyi kabul etmiyoruz' diyor. 'Bu hibeyi krediye çevirirsek kabul ederiz'. Ne oldu? Krediye dönüştürüldü, 18 aylık bir vade konuldu. 'ABD ile Irak konusunda dayanışma içinde olma yönünde bir şart daha var' diyor. Bütün bunlardan,
kredi anlaşmasının yapıldığını, Başbakan'ın bunları bildiğini, bu anlaşmanın Dubai'de imzalandığını görüyoruz.
Abdullah Gül de 2 Ekim tarihli açıklamasında, anlaşmaya imza atıldığını belirterek, anlaşmada söylenen hususun ABD Kongresinin kendi kararı olduğunu, kendilerini bağlayacağını kaydediyor. 'Biz krediyi alırız, ama bu sizi bağlar' diyor.''
CHP Genel Başkanı Baykal, bugünkü
Cumhuriyet Gazetesini basın mensuplarına göstererek, ''Babacan, bugünkü Cumhuriyet Gazetesinde de diyor ki; ABD ile Eylül 2003'te imzalanan kredi anlaşması, 14 Nisan 2004'te karşılıklı nota ile iptal edilmiştir. Bu anlaşma karşılıklı olarak iptal edilmiştir. Yürürlüğe girmemiş, onaylanmamıştır''' şeklinde konuştu.
-''CHP NE SÖYLERSE DOĞRU SÖYLER''-
Tüm bunlardan, Dubai anlaşmasının yapıldığının çok açık olduğunu ifade eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''(Bize iftira atıyor) diyenleri, kendi sözleriyle baş başa bırakıyorum. Şunu sormak istiyorum; Türkiye niye bu anlaşmayı iptal etme gereği duymuştur? CHP'nin baskısıyla, tepkisiyle iptal etmişlerdir. Mantık da budur. Türkiye'nin Irak'a yapacağı
operasyon Hükümetin kararına bağlı değildir. Bu, TBMM'nin görevidir. Biz bunu dedik, onlar başlangıçta yaklaşmadılar, sonunda Nisan 2004'te bir notayla iptal ettiler. Sorun, terör gibi çok önemli bir konuda Hükümetin bu kadar çelişkilere düşmüş olması, tutarsızlıklara sürüklenmesidir. 'Irak'a müdahale yapmayacağız' yönünde olumsuz anlaşmalar imzalamasıdır.
CHP ne söylerse doğru söyler, özellikle terör konusunda. Erdoğan'ın CHP'nin her sözüne
kulak vermesi lazım. Baştan ayağa yanlışlar yaptı. Hepsini uyardık, sonunda da doğru çıktı. Yarın; '
Hayır, biz Apo'nun tahliyesine yol açacak Terörle Mücadele Yasasına 6. maddeyi de getirmedik' de diyeceklerdir. Oysa ki o yasanın altında da Başbakan'ın ve bütün Bakanlar Kurulunun imzası var. CHP olmazsa ne olacak Türkiye'nin hali.''
Baykal, Başbakan Erdoğan'ın üslubunun son zamanlarda iyice sertleştiğini ifade ederek, ''Başbakan, iktidarın elinden gideceğini anlayınca söylemlerini sertleştirdi.
Abbas yolcu,
Allah selamet versin, yolu açık olsun. Kendisini bu kadar sıkıntıya sokmasın, söylemlerini bozmasın'' şeklinde konuştu.
Bir gazetecinin, CHP'nin Sosyalist Enternasyonal'den çıkarılacağı yönünde haberlerin ortaya atıldığını ifade etmesi üzerine de Baykal, ''Türkiye'de bazı çevrelerin sürekli gündeminde yer alan bir konu, ama Sosyalist Enternasyonal'in gündeminde böyle bir olay yok. Türkiye deki bazı çevreler zaman zaman böyle iddialar geliştiriyorlar, çabalar sergiliyorlar. Bir tedirginlik, rahatsızlık içindeler. O tedirginliği yansıtmaya çalışıyorlar. Sosyalist Enternasyonal'in hiçbir organında bu konularda hiçbir ciddi adım atılmamıştır. Güya bana da bilgi vermişler. Hiç kimse bana böyle bir şey söylemiş değildir. CHP, Sosyalist Enternasyonal'in önemli ve etkin bir üyesidir'' diye konuştu.
Baykal, açıklamasının ardından partililerin oluşturduğu
konvoy eşliğinde hava limanından ayrıldı.
aa