Baykal, 727.
Ertuğrul Gazi'yi Anma ve
Söğüt Şenlikleri'nin yapıldığı ilçe stadındaki konuşmasında, Cumhurbaşkanı Gül'e
'Sayın Cumhurbaşkanımız' şeklinde hitap etmesi dikkat çekti.
Baykal konuşmasında bugünkü siyasi kimliği, siyasi varlığı, bağımsızlığın, başını dik tutan bir devlet olarak bu coğrafyada varlık göstermeyi sürdürüyor olmanın temelinde yatan Ulu Ertuğrul Gazi'yi 727 yıl sonra hep birlikte kıvançla andıklarını kaydetti.
SÖĞÜT ŞENLİKLERİ LİDERLERİ BULUŞTURDU - KARELER
Bugün Ertuğrul Gazi'nin başlattığı yolda, bütün dünya tarihini derinden etkileyen bir büyük imparatorluğun nasıl şekillendiğini herkesin çok iyi bildiğini anlatan Baykal, ''
Osmanlı İmparatorluğu'nun yükselişini ve başarıya ulaşmasını, 600 yılı aşkın bir süre bu önemli dünya coğrafyasına damgasını vurmuş olmasını çoğu kişi yanlış olarak, bir askeri organizasyonun başarısı olarak anlama eğilimindedir'' diye konuştu.
Baykal, Osmanlı'nın askeri organizasyon olmanın yanı sıra
toprak işleme organizasyonu da olduğunu ifade ederek, ''
Osmanlı İmparatorluğu aynı zamanda bir
toplumsal örgütlenme organizasyonudur ve hiç şüphe yoktur ki aynı zamanda bir büyük kültür, manevi değerler, anlayış ve ahlak sistemini ortaya koyan bir imparatorluktur'' dedi.
''BU MİLLET 700 YIL SONRA BİR SINAV DAHA VERDİ''
''Osmanlı İmparatorluğu'nun kazandırdıkları ve yüklediği manevi sorumlulukları değişen dünya şartları içinde ayakta tutmaya, varlığımızı sürdürmeye çalışıyoruz'' diyen Baykal, şunları kaydetti:
''Anadolu'daki Türk varlığının, hakimiyetinin, Anadolu'yu Türkler için bir vatan haline dönüştürülmesinin büyük bir başarıyla sonuçl
anmasından sonra ne yazık ki daha 20. yüzyılda bir kez daha bu topraklardaki varlığımızı savunmak ve korumak için bir büyük
ölüm ve kalım mücadelesi vermek zorunda bırakılmışızdır. Bu ölüm kalım mücadelesini de bir büyük başarıyla tamamlamış olmanın sonucunda bugün bu topraklarda, bu ay yıldızlı bayrağı dalgalandırmak imkanını buluyoruz. 700 yıl sonra bir sınav daha vermiş olan bir milletin, önümüzdeki dönemde ortaya çıkabilecek olan yeni
sınavlar ve sorunlar karşısında da bu dayanışmasını, milli birliğini, kimliğini, bütünlüğünü ayakta tutma sorumluluğu hiçbir zaman unutmamalıdır.
Dünya değişiyor, teknoloji değişiyor ama bizim maruz kaldığımız endişeler ve tehditler hemen kolayca ortadan kalkmıyor. Bunu bilmek ve onun sorumluluğu bilinci içinde davranmak zorundayız.''
'İNSAN, EKONOMİ VE AHLAKI BİR ARADA TUTMAK ZORUNDAYIZ'
Baykal, bugün herkesin üç temel sorumluluğu bulunduğunu belirterek, bunların birincisinin bütün siyasi yaşamın temeline insanı almak olduğunu kaydetti.
Her şeyin insan için olduğunu anlatan Baykal, şöyle devam etti:
''Devlet de insan içindir, bütün diğer insanlar da insan içindir. İnsan her şeyden öncedir. Önce insan. Bu güzel bir değerlendirme ama yeterli bir değerlendirme değil. Başka bir özelliğe daha ihtiyacımız var. Başka bir kırmızı çizgimizin daha olmasına ihtiyacımız var. Bir başka temel dokunulmazlığımız daha olmasına ihtiyaç var. Nedir o?
Ekmek. Başını dik tutacak sağlam bir
ekonomik altyapıya sahip olmak. Eğer ekonomin sağlam olmazsa bu topraklarda yaşatmazlar seni.
Borç içinde olursan bu topraklarda yaşatmazlar seni. Başını dik tutmak için sadece onurlu olmak, kahraman olmak yetmez. Aynı zamanda karnı tok, sırtı pek ve başı dik insanların oluşturduğu bir toplum olduğumuzu ortaya koymak gerekir. Bu da ikinci temel görevimizdir. Önce 'insan, ekmek, iş, ekonomi' diyeceğiz ve bunların sonucunda bir başka öncelik daha söyleyeceğiz. Önce ahlak, dürüstlük, doğruluk, yetim hakkı yememek, harama göz dikmemek, hak,
adalet ve hukuk bilmek. Hepsi bir arada, insan, ekonomi ve ahlak. Tümünü bir arada tutmak zorunluluğu içindeyiz. Bu bizim, bu topraklardaki varlığımızın güvencesi olur. Bu topraklarda başımız dik ancak böyle yaşarız.''
Osmanlı Devleti'nin ekonomiyi çözdüğü, insanlarına ekmek vermeyi başardığı ve insanı temel aldığı, hak ve adalet duygusundan şaşmadığı için başarılı olduğunu anlatan Baykal, ''Biz de öyle olmak zorundayız'' dedi.
Baykal, bu doğrultuda daha yolculuğun başındayken büyük Edebali'nin Osman Gazi'ye nasihatlerinin sadece o günler için değil günümüz için de değer taşıdığını ifade ederek, gerçekleri görmek için Edebali'nin o gün dile getirdiği nasihatlerin ve tavsiyelerin bu gün de hala büyük önem taşıdığını bildirdi.
EDEBALİ'NİN OSMAN GAZİ'YE YAPTIĞI NASİHATLER
Baykal, Edebali'nin Osman Gazi'ye yaptığı nasihatleri şöyle sıraladı:
''Ey Oğul, Beysin, bundan sonra
öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana. Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik, yanılgı bize, hoş görmek sana. Geçimsizlik, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Kötü söz, şom
ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana. Bölmek bize, bütünlemek sana. Üşengeçlik bize, uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana.
Ey oğul, öfken ve nefsin bir olup aklını yener, sabretmesini bil, vaktinden önce
çiçek açmaz. Şunu da unutma insanı yaşat ki devlet yaşasın. Ey oğul, işin ağır ve çetin, gücün kıla bağlı
Allah yardımcın olsun.''
Yıllar sonra bu duygular içinde, ülkeyi geleceğe taşımanın büyük sorumluluğunun herkesin omuzlarında bulunduğunu ifade eden Baykal, şöyle konuştu:
''Birliğimizi, bütünlüğümüzü, dayanışmamızı ayakta tutmanın gerekleri genel olarak önümüzde. Üzerimize düşenleri yapmaya çalışıyoruz. Bugün de 727 yıl sonrasında büyük Ertuğrul Gazi'ye hepimiz şükranlarımızı minnetlerimizi sunuyoruz. Nur içinde yatsın. Onun açtığı yoldan bugünlere geldik. Ülkemizi ve milletimizi daha ileri yollara hep birlikte götürmenin sırrını elbette bulacağız."
AA