Baykal,
"Bu bir çete davasıdır. Bu çete davası Türkiye'nin çok yakından bildiği ve maalesef yeterince soruşturulamamış olan, zaman zaman çeşitli şekillerde ortaya çıkmış olan, bilinen olaylarla ilgili boyutudur. Bu, bütün toplumun en hızlı şekilde, en doğru biçimde sonuçlandırılmasını istediği ortak ilgi konusudur." dedi. Bu sorunun bir an çözülmesini isteyen Baykal, "Ciddi bir kararlılık ve hukukun gerektirdiği ciddiyetle takip edildiğinde bu, net bir şekilde ortaya konulabilir, konulması lazımdır. Bugüne kadar konulamamış olması en büyük üzüntü konusudur." ifadelerini kullandı. Baykal, davanın yargı safhasıyla ilgili eleştirilerini ise sürdürdü.
Çete davası vesilesiyle toplumda sistematik olarak bir siyasi
linç uygulaması yapıldığını ileri sürdü. Bunu teşhir ettiğine işaret etti. Davanın hukuk kuralları, yargılamanın temel ilkeleri ihlal edilerek yürütülmemesi gerektiğini vurgulayan Baykal, şöyle devam etti: "Çağdaş hukuk devletinde böyle bir yargılama gerçekleştirilemez, diye bir kanaatiniz varsa bu davanın bir boyutunun bir siyasi bilek bükme, intikam alma, siyasi yıldırma, korkutma, teslim alma anlayışıyla kurgulanmış olduğunu ve adaletin de buna büyük ölçüde birileri tarafından alet edilmek istendiğini görüyorsanız o zaman bu olaylar karşısındaki tavrınız değişir.''
Daha önce ne demişti?
21
Mart:
AK Parti kendi derin devletini inşa ediyor.
13
Mayıs: Demokrasilerde,
ülkenin saygıdeğer bir rektörünü ve 80 yaşındaki
İlhan Selçuk'u sabaha karşı 04.00'te evinden alıp, arkasından 'bir şey yokmuş' deyip bırakmak var mı?
1 Temmuz: Toplumun çok saygıdeğer insanlarının gözaltına alınması, normal hukuk devletinde yaşanmayacak bir olaydır.
4 Temmuz: Bunlar deli saçması, Aziz Nesin'lik hikâye. Abuk sabuk işler. Geri zekâlıların bile inanmayacağı şeyler,
masal bunlar. Eğer bu davanın savcısı Başbakan'sa, avukatı da
Deniz Baykal olur.
8 Temmuz: Böyle bir dava skandaldır. Bu tertip işlemeyecektir. Gerçek savcıların, hâkimlerin, Türkiye'nin dürüst deneyimli saygıdeğer hukuk sisteminin ayağa kalkmasını bekliyoruz.
12 Temmuz: Her mağdurun, her mazlumun,
insan hakları ihlal edilen herkesin avukatı olmaktan şeref duyarım.
22 Temmuz: Fesatla fitneyle dava kurulmaz. İddianame safsataya dayanmaz, efsaneye dayanmaz.
29 Temmuz : İddianame 'Biri Bizi Gözetliyor (BBG) evinin
tutanak belgesi' gibi.
Baykal, dün NTV'de gündemdeki konulara ilişkin soruları cevapladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Erivan'a gitmesini değerlendirirken, "Ermenistan'ın, Türkiye'ye bu kadar kaba bir husumet yapması karşısında bir büyük ülke olarak bizim boynumuzu eğmemiz, her söyleneni kabul eder vaziyete sokulmamız kabul edilemez.'' dedi. Baykal, Türkiye'nin Ermenistan'ın Yukarı Karabağ'da işgal ettiği 3 tane köyden çıkmasını bile sağlayamadığını söyledi.
Anayasa değişikliği çalışmalarıyla ilgili bir soruyu cevaplarken, AK Parti'nin kapatılması istemiyle açılan davayı hatırlattı. Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesinden 10'unun "AKP, laikliğe karşı faaliyetlerin odak noktasında duruyor.'' dediğini belirten Baykal, "Anayasa suçlu ilan etmiş. Anayasa suçluluğu damgasını yemiş olan bir kadronun Anayasa'yı değiştirmesine göz yummak bir tutarsızlıktır.'' görüşünü savundu.
Sabah 7'de deniz sefası
22 Temmuz seçimlerinden önce söylediği 'Kaybedersem Rodos'a yüzerim' sözü sebebiyle uzun süredir denizde görüntü vermeyen Baykal, dün bu yasağı kaldırdı.
DENİZİN KEYFİNİ BÖYLE ÇIKARDI - KARELER