Çalışma, Türkiye'de derin devletin yüz yılı aşan tarihine de ışık tutuyor. Kitapta yer alan en önemli iddialardan biri de dönemin
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal ile
MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli'nin '
Sarıkız'
darbe planına ikna edildiklerinin aktarıldığı kısım.
Tayyar'a göre,
Ergenekon, Baykal ve Bahçeli'yi
AK Parti'nin devrileceği konusunda inandırdı.
Kitabın ilk bölümünde, İttihat ve Terakki'den Ergenekon'a uzanan derin yapıların analizini yapan Tayyar, 28 Şubat'la yeni bir boyut kazanan askerî müdahalelere de değiniyor. İkinci bölümde ise eski
Eskişehir Emniyet Müdürü Hanefi
Avcı'nın tartışılan kitabı ele alınıyor. Kitaptaki iddiaları tek tek cevaplayan Tayyar,
Hanefi Avcı'nın
İstihbarat Daire başkan yardımcılığı yaparken Milli İstihbarat Teşkilatı'nı (MİT) dinlettirdiği iddialarının belgelerini eklemeyi de
ihmal etmemiş. Eski MİT Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün Avcı'nın JİTEM'le ilişkisine dair iddiaları da kitapta yer alıyor. Tayyar'ın iddiasına göre, Ergenekon tarafından tasarlanan 'Sarıkız' planı CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye anlatılarak, AK Parti'nin kısa zamanda devrileceğine ikna edildi. 3
Kasım 2002 seçimlerinden itibaren darbe planlarına girişildiğini söyleyen Tayyar, Baykal'ın AK Parti için kullandığı, "İki aydan fazla dayanamazlar." iddiasını ve Bahçeli'nin bazı partililerle paylaştığı, "3 hilalin 2. zaferi yakındır. 6 ay içinde bu hükümet gidiyor." sözlerini bu çerçevede değerlendiriyor.
Hanefi Avcı, kitabında, İstihbarat Daire başkanlığı yaparken
Konya Emniyet Müdürlüğü'ne döndürülen Hüseyin Namal'ı koruyan açıklamalar yapmıştı.
Şamil Tayyar, Namal'ın 81 ilin
emniyet müdürlüklerine gönderilen bir belgenin AK Parti'yi
kapatma davasında kullanıldığını hatırlatıyor. Avcı'nın da
kapatma davasıyla ilişkisi olup olmadığını sorguluyor. Namal'ın gönderdiği belgede şu ifadeler dikkat çekiyordu: "Legal alandaki imkanlardan faydalanarak faaliyet gösteren çok sayıdaki tarikat (Nakşi, Kadiri...), dini akım (Nurcu, Süleymancı...) ve dini inançları çıkarları doğrultusunda istismar eden grupların, Türk toplumunun temeli olan
aile yapısının bozulması, vatandaşlarımızın maddi ve manevi yönden
mağdur edilmesi gibi olumsuzluklara sebebiyet verdikleri hususları zaman zaman kamuoyu gündemine gelmektedir."
Yazar, bu cümleler sayesinde
yasal olan bazı cemaat ve akımların yasa dışı kabul edilebileceğini söylüyor ve Avcı'nın bu belgeyi hazırlayan Namal'ı korumasının dikkat
çekici olduğunu vurguluyor.
BALYOZ, ERGENEKON'DAN DAHA BÜYÜK
Kitabında
Selimiye Kışlası'nın tarihî önemine ve 1. Ordu'nun faaliyetlerine değinen Şamil Tayyar, Ergenekon soruşturmaları kapsamında, derin yapının çok
küçük bir kısmına ulaşıldığını öne sürüyor. Tayyar'a göre, Ergenekon'da TSK ve MİT'in arşivlerine girilememesi ve yargıdaki hücre
tipi yapılanmaların hâlen direnç içinde olabilmesi nedeniyle daha derine inilemiyor. Eski
Kara Kuvvetleri Komutanı
emekli Orgeneral Aytaç Yalman'ın, "O işin muhatabı benim. O dönemde
İlker (Başbuğ) Paşa da benim
kurmay başkanımdı. O nedenle o da konuyu zaten yakından bilir." sözlerine atıfta bulunan Tayyar, Ergenekon iddianamesinde "darbeye zemin oluşturma",
Balyoz iddianamesinde ise "
darbe planı" şeklinde ifadelerin kullanılmasını, Balyoz'un Ergenekon'dan daha büyük ve önemli bir dava olmasına bağlıyor.
Avcı'nın kitabında
faili meçhuller davası sanığı
Albay Cemal Temizöz'le ilgili iddialar da yer almıştı. Tayyar, Avcı'nın 'ağabeyim' dediği eski Emniyet Genel Müdür Yardımcısı
Emin Arslan'ı korumak için böyle bir girişimde bulunmasının yanında, kendi geçmişiyle ilgili olabileceğini de belirtiyor.
Ergenekon soruşturması kapsamında
tanık olarak dinlenen emekli Jandarma Albay Zahit Engin,
Diyarbakır HEP Başkanı Vedat Aydın'ın öldürülmesi olayında, JİTEM'ci
Binbaşı Cem Ersever'le birlikte Avcı'nın da rolü olduğuna dikkat çekmişti. Bu ayrıntıyı kullanan Tayyar, bir diğer Ergenekon sanığı Albay Hasan Atilla Uğur'la Avcı'nın rüşvet konuşmalarına dair
ses kayıtları olduğunun da yine Engin'den öğrenildiğini aktarıyor.
Ergin Saygun'dan '367' baskısı
27
Nisan 2007 tarihli
Genelkurmay bildirisine dair bazı iddiaları da kitabına taşıyan Şamil Tayyar, '367 krizi'nin de eski Genelkurmay İkinci Başkanı emekli Orgeneral Ergin Saygun'un ikna çabalarıyla oluştuğunu dile getiriyor. Tayyar, kitabının 270. sayfasında şunları yazıyor: "Daha önce cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacakları mesajı veren
ANAP Genel Başkanı
Erkan Mumcu ve DYP Genel Başkanı
Mehmet Ağar'ın tavır değişikliğinde Saygun'un doğrudan rol oynadığı belirtiliyor." Tayyar'ın aktardığına göre, o dönemde askerî yetkililer, AK Parti'ye kapatma davası açılacağını, 28 Şubat'ta olduğu gibi
Meclis içinden bir hükümet kurulacağını ve AK Parti'den birinin
cumhurbaşkanı olamayacağını söylemiş. Bütün bunlar olmadığı takdirdeyse, darbe yapılacağı öne sürülmüş. Söz konusu iddiaların basına yansımasının ardından dün, Mehmet Ağar açıklama yaptı. Saygun tarafından baskı yapıldığı iddialarını yalanladı.