Muhalefeti
kriz tellallığı yapmak ve sorumsuz davranmakla suçlayan Bakan Çelik, "
Bahçeli demekle bahçeli olunmuyor. Odada oturarak bahçe keşfedemezsiniz. Odadan dışarı çıkacaksınız. Odanın dışında ne oluyor, ne bitiyor göreceksiniz. Soyadınızın Deniz olması birşey ifade etmiyor. Göl gibi düşünüyorsanız. Göl gibi düşünmeye hakkınız yok. Adınız Deniz ise
deniz gibi düşünmek durumundasınız." dedi.
Bu arada, Bakan Çelik'in konuşması sırasında bağıran bir işsiz ise, partililer tarafından susturulmak istendiği sırada Çelik tarafından yanına davet edilerek sorunu dinlendi ve sıkıntısının çözüleceği söylendi.
Partisinin
Bursa İl Teşkilatı tarafından Özgen Çay Bahçesi'nde düzenlenen bayramlaşma törenine katılan Bakan Çelik, küresel krizin etkisini sürdürdüğünü ve ne zaman biteceğinin kimse tarafından bilinmediğini söyledi.
Küresel kriz sürecini
iktidar-muhalefet çekişmesine çekenlere seslenen Çelik, "Bu süreçte iktidardan bir şeyler koparabilir miyiz. Ne gibi siyasi
rant elde edebiliriz düşüncesiyle
politika geliştirdiğini zanneden ufuksuz ve zavallı siyasi ve
sivil toplum örgütlerine seslenmek istiyorum. Siz, ne zaman Kapıkule'nin dışını göreceksiniz? Ne zaman bindiğiniz dalı kesmenin hepimize zarar vereceğini anlayacaksınız? Ne zaman çözüm adına ek bir cümle söyleyeceksiniz? Sorumlu davranmak yalnız
AK Partililerin görevi mi? Bu
ülkede sorumsuzluk sizin karakteriniz mi oldu?" ifadesini kullandı.
BAHÇELİ DEMEKLE BAHÇELİ OLUNMAZ, ADINIZ DENİZ'SE DENİZ GİBİ DÜŞÜNMEK DURUMUNDASINIZ
MHP lideri
Devlet Bahçeli ve
CHP lideri Deniz
Baykal'a da ilginç benzetmelerle sert tepki gösteren Çelik, konuşmasını şöyle devam etti: "Bahçeli demekle bahçeli olunmuyor. Odada oturarak bahçe keşfedemezsiniz. Odadan dışarı çıkacaksınız, odanın dışında ne oluyor, ne bitiyor göreceksiniz. İyiyi de kötüyü de görecek ona göre bir
siyaset üreteceksiniz. Deniz ne demek? Sınırlar ötesinde bir ufuk demek. Soyadınızın Deniz olması bir şey ifade etmiyor. Göl gibi düşünüyorsanız. Göl gibi düşünmeye hakkınız yok. Adınız Deniz ise deniz gibi düşünmek durumundasınız. 'Size ne, ben böyle düşünüyorum' diyorsanız hem partinize yazık edersiniz hem de öncelikle ülkemize, milletimize fayda temin etmeyen yanlış yollarda gezersiniz bugün gezdiğiniz gibi. Herkes gelişen olaylarda kendini yenilemeli, kriz tellallığı yapmaktan vazgeçmeli. '
Türkiye dünya devletleri içinde bu krizin karşısında en güçlü duran ve en az etkilenen ülkedir' diyebilme medeni cesaretini göstermeniz gerekiyor. Türkiye, krizi en hafif şeklide atlatan ülke konumundadır."
"VATANDAŞ BAKAN ÇELİK'İN SÖZÜNÜ KESTİ"
Bu arada, Hasan
Kahraman isimli bir işsiz
bakan Çelik'in sözünü keserek bağırmaya başladı. Kendisini işten çıkaran işverenden parasını alamadığını söyleyen vatandaşı susturmaya çalışan partililer Çelik tarafından durduruldu. Vatandaşı yanına çağıran Bakan Çelik, "Gel buraya anlat derdini. Gel otur şuraya. Laf söyleyerek kaçmak yok. Her konuda
hesap vermeye hazırız. Biz, bayramlaşmalardan sonra çekip giden siyasetçilerden değiliz. Yüzlerce kişiyle görüşüyoruz sorunu olan." diyerek sessizce kendisini dinlemesini ve konuşmasının sonunda derdiyle ilgileneceğini söyledi.
Daha sonra konuşmasına devam eden Bakan Çelik, şunları dile getirdi: "Krize karşı çok önemli önlemler alıyoruz.
İşveren sigorta payında yüzde 25'lik
indirim yaptık. Bugün kriz var diye krizi bahane ederek yaşadığı sorunlar karşısında direnç göstermeyen iş adamlarına sesleniyorum. Yüzde 25'lik
prim 150
işçi çalıştıran işletmeye ayda 8 milyar olarak yansıyor bu basit bir düzenlememidir. İşverenlerin üzerindeki zorunlu istihdam yüklerinin tamamını kaldırdık. Ayrıca krizi karşılarken ilave istihdam açısından kadın ve gençleri istihdam ederseniz primleri devlet ödeyecek, biz Hazine'den karşılayacağız edik. Özürlü istihdam ederseniz bunun primini de biz ödeyeceğiz dedik. Bunları niye yaptık. Amacımız işverenler buyurun sıkıntı duyduğunuz sorunları çözdük, istihdamı gerçekleştirin anlamında yaptığımız düzenlemelerdi. Krizle ilgili önlem almadığımızı söyleyenler,
Merkez Bankası, piyasadaki döviz YTL likiditesini takip ederek gerekli enstrümanları devreye soktu. Bunun neresi yanlış? Yurtdışındaki varlıkların yurtiçine getirilmesiyle ilgili yasal düzenlemeyi gerçekleştirdik.
Hisse senedi kazançlarında
yerli yatırımcılara uygulanan stopaj sıfıra indirildi.
Esnaf ve sanatkarlarımızı sıfır faizli
kredi tahsisinde bulunduk."
Devletin imkanlarını aynı anda seferber etmenin bir anlamı olmadığını vurgulayan Çelik,
ekonomik gelişmelerle ilgili şu rakamları verdi: "1990'da 3 milyon 400 bin olan zorunlu sigortalı sayısı, 2002'de 5 milyon 200 bine yükseldi, bu rakam 2008 yılı
Ekim ayı itibariyle de 9 milyon 100 bine ulaştı.
Aralık 2007'de 1 milyon 115 bin sigortalı işçi çalıştıran
iş yeri sayısı, Ekim 2008'de 1 milyon 173 bine çıktı. Bunlar son 5 yılda Türkiye'nin yakaladığı ivmenin göstermesi açısından önemli. Krizin tahribatlarını rakamlarla ortaya koyabiliriz. Türkiye bu krize 2003- 2004'te yaptığı reformlarla son derece iyi direniyor. Ne ABD'si ne Avrupa'sı bu direnci gösteremediler. Umuyoruz ki önümüzdeki süreçte bu kriz ateşi aşağıya doğru iner de bizi de fazla hırpalamaz, fazla büyük bir tahribata uğramadan bu süreci tamamlarız. Krizin ateşinin dünya genelinde bir an önce söndürülmesi gerekiyor."
"70 MİLYON MUHAFAZAKAR CUMHURİYETLE BÜTÜNLEŞMİŞ, BAYKAL FARKINDA DEĞİL"
Muhalefet partilerinin
Alevi ve çarşaf
açılımlarını da değerlendiren Çelik, "Aleviler, Sünniler, açılım konuları tartışılıyor. Milletimizin değer yargıları, inançları çok istismar edildi. Biz artık ayrımcılıkların kalkmasını istiyoruz. AK Parti bu konuda samimi. 3-4 yıldır bu konuda verdiğimiz mücadeleyi herkes biliyor. Ana muhalefetin açılımına gelince bir cümle dikkatimi çekiyor. Baykal 'Muhafazakar kesimi Cumhuriyet'le buluşturuyoruz' diyor. Bu cümle son derece yanlıştır. Muhafazakar kesim Türkiye'de yüzde 70 ile temsil ediliyor. Yüzde 70 Cumhuriyet'e karşı mı? Baykal, muhafazakarıyla, moderniyle 70 milyon Cumhuriyet'le bütünleşmiş, sen henüz bunun farkında değilsin. CHP inşallah halkla bütünleşme yolunu seçmiştir de Türkiye'de gerekli gereksiz muhalefet anlayışından vazgeçer. Sorun çözmeye dönük çalışmaları parlamentoda gerçekleştiririz."
Bakan Çelik, konuşmasının sonunda kendisini dinleyen Hasan Kahraman isimli işsize dönerek, sorununu söylemesini istedi. Bunun üzerine ayağa kalkan Hasan Kahraman, 5 yıl önce, çalıştığı işyerinden çıkartıldığını ve 6 bin 500 YTL alacağını alabilmek için
mahkemeye başvurduğunu, mahkeme sonucunda ise 5 bin 500 YTL alabildiğini ve bin YTL'sinin verilmediğini anlattı.
İşsizlik sigortasına 9 gün önce başvurduğunu da aktaran Hasan Kahraman, kendisine bir
cevap verilmediğini söyledi.
Bakan Çelik ise, işsizlik sigortasından yararlanma şartları tamamsa bunun halledilebileceğini belirterek, bayram tatili ile birlikte 9 güne kalmadan cep telefonundan kendisine cevap verileceğini dile getirdi.
Bakan Çelik, daha sonra kendisine yoğun ilgi gösteren partililerle bayramlaştı.
CİHAN