Ergenekon sanığı Birol Başaran, Deniz
Baykal ve
CHP'ye teşekkür etti. Başaran, "Baykal'ın bu
davayı anladığını düşünüyorum.
Hayatım boyunca
rakip olarak mücadele etmeme rağmen Baykal'a bu davadaki duruşu için teşekkür ediyorum." dedi. Başaran ayrıca, kendilerine
destek olan
İstanbul Barosu'na da teşekkür etti.
İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülen "Birleştirilen Ergenekon" davasının 22'nci duruşmasına
tutuklu sanıklardan
Levent Ersöz,
Fatih Hilmioğlu, Mehmet
Haberal ve
Mustafa Dönmez katılmadı. Diğer tutuklu 48 sanık ile tutuksuz sanıklardan İlyas Çınar duruşmada hazır bulundu.
Tutuklu sanık Birol Başaran'ın avukatı Celal Ülgen, "Bugün müvekkilimizin
savunmasına geçilecek. Yasa gereği savunmasının bölünmemesi için savunma sırasında avukatları olarak yanında bulunmak istiyoruz." diye konuştu. Bu talep, 10 dakika verilen arada değerlendirildi. Mahkeme Heyeti Başkanı Hasan
Hüseyin Özese, bu konuda benzer taleplerin daha önce değerlendirilerek reddedildiğini belirterek bu konuda bir daha karar verilmesine gerek olmadığını açıkladı.
Savunması için sanık kürsüsüne çağırılan tutuklu sanık Birol Başaran, 533 gün tutukluluk süresinden sonra savunma yapmaya çıktığı için mutlu olduğunu ancak bunu
mahkeme için söyleyemeyeceğini dile getirdi. Birol Başaran, savunmasını yazılı evrak olarak getirmek yerine dijital sunum olarak yapacağını belirtti. 25 yıldır bilgisayar sektöründe çalıştığını, birçok devlet kurumu ve özel sektörde halen kullanılan bilgisayar sistemlerini kurduğunu belirten Başaran, 1997 yılından bu yana CHP, 2002 yılından beri USİAD (
Ulusal Sanayici İş Adamları Derneği) üyesi olduğunu söyledi. Sanık Başaran, birçok mesleki ve hobisel derneğe de üye olduğunu söyledi.
Ergenekon soruşturmasının başından beri kendilerine destek çıkan isimleri unutmadığını belirten Başaran, "Sayın
Deniz Baykal ve partim CHP'ye teşekkür ediyorum. Baykal'ın bu davayı anladığını düşünüyorum. Hayatım boyunca rakip olarak mücadele etmeme rağmen Baykal'a bu davadaki duruşu için teşekkür ediyorum. CHP milletvekillerine de teşekkür ediyorum. Bu davayı iyi anladıklarını biliyorum.
İstanbul Barosu'nun da bu konuda çok destekleri oldu. İstanbul Barosu Başkanı
Muammer Aydın ve İstanbul Barosu'na teşekkür ediyorum." dedi.
Sanık Başaran, savunmasını,
demokrasi ve hukuk şehitleri olarak kabul ettiği ve bu dava sürecinde
kanser rahatsızlığı nedeniyle hayatını kaybeden Kuddusi Okkır, Prof.Dr. Uçkun Geray ve Prof.Dr. Türkan Saylan'a ithat ettiğini açıkladı.
"Neden burada olduğunu" düşündüğünü ve her şeyin 18
Şubat 2008'deki telefonlarının dinlenme kararıyla başladığını belirten Birol Başaran, 8 Şubat 2008'de
Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD)
Kadıköy Şubesi'nin
Marmara Üniversitesi
Haydarpaşa Kampusü'nde düzenlediği "Hukuk ve Siyaset Okulu" Konferansı'nda konuşma yaptığını anlattı. Birol Başaran, "15 Şubat'ta malum basında konferansla ilgili spekülasyon haberler çıktı. 16 Şubat'ta Şener
Eruygur ile telefonla görüştük. Hayat benim için orada başlıyor gibi gözüküyor." dedi. Şubat ve
Mart aylarındaki dinleme kararlarının uygulanmadığını belirten Başaran, ancak 18 Nisan'dan sonra fiili olarak dinlenmeye başladığını söyledi.
"Cebir ve şiddet kullanarak hükümeti devirmeye teşebbüs etmek", "Halkı silahlı isyana
teşvik etmek" ve "Örgüt üyesi olmak"la suçlandığını belirten Başaran, kendisinde ele geçirilen belgelerle hakkında yapılan suçlamalara tek tek
cevap vereceğini söyledi. Dava dosyasının ekleri içinde yer alan "
Anadolu dökümanı"nyla ilgili açıklama yapan Başaran, "İş için Suudi
Arabistan Riyad'a gittiğimde görüştüğüm kişilerle tekrar
iletişim kurma ihtimali nedeniyle isim listesini ve irtibat numaraları ile e-
mail adreslerini yazdım. Bu belgenin
terör örgütüyle ne alakası olabilir?" dedi. Başka bir belgede bulunan isim listesinin ise
Merkez Bankası'nın bilgisayar sistemini kurdukları sırada birlikte çalıştıkları bilgi işlem bölümünde çalışan kişilere ait olduğunu söyledi.
Kendisinde "CHP belgesi" adıyla bulunan belgede geçen örgüt kelimesinin suç unsuru taşıdığının belirtildiğini söyleyen Başaran, "Biz CHP'de örgüt deriz ki bu ifade parti örgütü anlamına gelir. Savcılar bu ifadeyi
terör örgütü olarak almışlar. Anladığım kadarıyla savcılar
siyasete çok uzak. Madem siyasetin içine bu kadar giriyorlar, il ya da en azından bir ilçe toplantısına gidip siyaseti öğrensinler." dedi.
Savunmasında 28 Şubat sürecine de değinen Başaran, "Bu dava ile o dönemin intikamı alınıyor." yorumlarına da değindi. O dönemde
Erbakan'ın
Başbakan olduğunu hatırlatan Başaran, "Darbe filan yapılmadı.
Asker rahatsızlığını dile getirdi. 4,5 ay sonra Erbakan baskıya dayanamadı, biraz korktu. Bu hoş değildi. 28 Şubat ile ilgili bir
hesap varsa, o dönemde kim var ise ona sorulur." dedi.
Başaran, 2003-2004 yılları arasında
darbe planlandığı yönündeki iddialar ile ilgili olarak da, "İnsanlar toplanmış. İşler iyi gitmiyor demiş. Velev ki insanlar bunu düşünmüş. Ancak TCK'nın 36. maddesinde
gönüllü vazgeçme var. 2003- 2004 yılında hukukun dışına çıkılmış ise de vaz geçilmiş" dedi. 2007 yılında
Yaşar Büyükanıt'ın kendi elleriyle e-
muhtıra hazırladığına değinen Başaran, "Bu suç ise açın davayı, e-muhtıra yazana dava açmayıp bize
darbeci denilemez." şeklinde konuştu.
(CİHAN)