CHP Genel Sekreteri
Önder Sav ile
Bolu eski valisi Ali Serindağ arasında geçen konuşmaların basına yansıması, tam bir deprem yarattı. Konuşmanın içeriğine kimsenin itirazı yok. Üstelik, tamamı doğrulanıyor. Tartışma, bu diyalogun nasıl elde edildiği noktasında yoğunlaşıyor.
CHP’nin iddiası şu: - Devletin içindeki bazı çeteler, artık CHP Genel Merkezi’nin içini bile dinliyor. Bu işin arkasında da
iktidar var. İçişleri Bakanı Beşir
Atalay da “hayır” diyor: -
Polis dinledi iddiasını kabul etmiyoruz. Peki bu kayıtlar nasıl ele geçti?
Vakit Gazetesi’ne ne şekilde ulaştı? Bu önemli soruların cevabını haberin sahibi
Serdar Arseven’e sorduk...
A r s e v e n , “Bu, benim direkt olarak dahlim olan bir olay değil” dedi: - Bana intikal eden bir ses kaydı yok. Yazılı dökümler bir şekilde benim önüme geldi. Sonra vali Ali Serindağ ile görüştüm, o da kabul etti. Ardından ekledi: - Ben “nasıl geldiğini” değil, “nasıl gelmediğini” söyleyeyim. Birincisi Emniyet’ten gelmedi. İkincisi Ak Parti göndermedi. Üçüncüsü, işin içinde uluslararası istihbarat örgütleri bulunmuyor.
Böcek ve dinleme hadisesi de yok. Peki o zaman nasıl elde edildi? Arseven, bu soruya
cevap vermedi. Ancak, yakında Vakit Gazetesi Yayın Kurulu’nun bu konuda bir açıklama yapacağını söyledi. “İstiyoruz ki, olay birkaç gün daha tartışılsın. Herkes söyleyeceğini söylesin. Biz de perde arkasını açıklayalım” dedi.
Arseven, olayın perde arkası açıklandığında pek çok kişinin “mahcup olacağı” iddiasında... Tek tek sıraladı:
1) CHP mahcup olacak.
2) Deniz
Baykal, Genel Sekreteri
Önder Sav’a çok kızacak.
3) Önder Sav kendi kendine kızacak.
4) O konuşmada Önder Sav’ın, Genel Başkanı
Deniz Baykal aleyhinde sözleri de var. Bu sözleri de
İstanbul’a gönderdik. Tabii, bunlar Arseven’in iddiaları. Üzerine basa basa bir noktanın altını çiziyor. Vakit Gazetesi Yayın Kurulu’nun yapacağı açıklama ile her şeyin ayan beyan ortaya çıkacağını söylüyor. Arseven “Olay, hiç kimsenin aklında en ufak bir şüphe kalmayacak biçimde aydınlanacak” diyor: - İşte o zaman hep birlikte güleceğiz. Çünkü, olayın altından çok matrak bir şey çıkacak!
Gazetecilik açısından baktığımızda, ortada sıkıntı yok. Yapılan bir görüşmenin içeriği
gazetenin eline geçmiş ve yayınlanmış. Sıkıntı, CHP Genel Merkezi’nin devlet birimleri tarafından dinlenip dinlenmediği noktasında yoğunlaşıyor. Gerçekten bu iddia doğruysa, ciddi bir skandalla karşı karşıyayız! Ancak, bu işin arkasında İktidarın olduğu iddiaları da çok inandırıcı görünmüyor.
Çünkü, CHP Genel Merkezi’nde yapılan görüşme içeriğinin basında yer alması, en fazla Ak Parti İktidarı’nı sıkıntıya soktu. İktidar böyle bir dinleme yapıyor olsaydı, bunu basına
servis edip, kendisini böyle bir sıkıntıya sokmazdı! Skandalın CHP’nin kendi içindeki çekişmeden kaynaklandığı iddialarına da aynı ölçüde kuşkuyla yaklaşmak gerekir. İşte bu noktada Serdar Arseven’in söyledikleri son derece önemli.
Arseven, Vakit Gazetesi’nin, yakında bir açıklama yapacağı ve olayın aydınlanacağını söylüyor. Biz de bekliyoruz... Genel olarak bir gazete ya da gazeteci haber kaynağını açıklamak zorunda değil. Önemli olan haberin doğru olup olmadığı. Ancak, gelinen noktada ortaya atılan iddialar son derece vahim ve bu iddiaların açıklığa kavuşması gerekiyor.
Bekliyoruz, bakalım Vakit Gazetesi ne diyecek!
EMİN PAZARCI- BUGÜN