Baykal'ın
hedefinde
Ergenekon savcısı var
Baykal, konuşmasında
operasyonu yürüten savcıyı ve operasyonla ilgili haberleri yayınlayan medyayı hedef aldı.
Baykal konuşmasında şunları söyledi:
- Operasyonda çok değerli saygın, şerefli bir
takım isimleri başyazarı deneyimli, eski, sayın
İlhan Selçuk gözaltına alındı. Değerli
bilimadamı partinin genel başkanını daha geniş bir kadroda büyük gösterişli operasyonla evlerinden alındı.
Bu Türkiye'de tartıştığımız konuların çok önemli bazı noktalara sürüklendiğini ortaya koyan
manzaradır. Elbette ortada bir soruşturacak konu varsa yetkili merciler özgür şekilde gerçekleştirecektir. Ama toplumda bir azılı cani, takip eder gibi bilimadamları, yazarları, liderleri apar topar gösterişli bir şekilde evleri basılarak saatlerce aranması ister istemez nereye gidiyoruz dedirtiyor. 48 saat bu insanlar gözaltında tutuldu.
4 saatinde
İlhan Selçuk sorgulandı. Sorgulamadan sonra
yargıç değil
mahkeme değil, bu işlemi gerçekleştiren savcılığın afedersiniz yapacak birşey yok sizi tutuklama gerekçesi ile mahkemeye sevk etmeye gerek yok diye serbest bıraktılar. Öyle bir tutuklamanın arkasında yeterince olgunlaşmış
dosya sağlam kanıtlar yoktu. Görelim birşey çıkarmı anlayışı ile operasyon gerçekleşti. Bir kere sarsıldı mı o sarsıntının nerelere kadar gideceğini tahmin edemezsiniz. Niçin bıraktınız.
Kaygı verici tablodur.
Bu konuda değerlendirme yapmadan önce İlhan Selçuk ve Kemal Alemdaroğlu'na iyi dileklerimi iletiyorum. Alemdaroğlu'nun hastaneye kaldırıldığını öğrendim. Olayın stresinden hastaneye yattı. Perinçek'e de bir an önce haklı çıkacağı günlerin gelmesini bekliyorum. Böyle olaylar
darbeden sonra olur. Darbeden sonra gözdağı vermek korku ve teslimiyet duygusu vermek için saygın önemli değer verilen insanların hedef haline getirildiğini en acı olaylarla karşı karşıya getirildiğini deneyimlerimizden biliyoruz. Ama
demokrasi içinde demokrasi işlerken ilk kez böyle bir uygulamayı görüyoruz.
Darbe kültürünü darbe zihniyitinin parçası uygulamalar şimdi uygulanmaya konulmaya çalışılıyor.
- Olayın perde arkası var. Türban olaylarından tamamen bağımsız olarak
Anayasa iddialarına uzak olark. Önce
Ümraniye'de bir tablo ortaya çıktı. Bazı kişilerin
silah ve
cephane ile ilgili olarak tespitler yapıldı. Emniyet bu doğrultuda çalışmalar yaptı. Bu olaydan sonra uzunca bir dönem bunu siyasi çevrelerin ilgisi içinde onların gündeminde değerlendirildi. Türkiye'de daima çeteleşme olayları oldu. bazen siyasi hedefleri oldu. Bazen siyasi hedeflerle
ekonomik çıkarlar iç içe geçti. Şimdi ortaya çıkan olayın özel bir olay olarak ele alındığını siyasi sahiplenme duygusunun birden çok yukarı çıktığını gördük. Türkiye'de 2006 Mayıs'ındaki danıştay saldırısından bu yana siyasetçilerin dilinin altındaki iddia somut olarak ortaya çıktı.
Danıştay saldırısından sonra değerlendirme yaptık. Fanatik bir kişinin bu saldırıyı gerçekleştirdiği anlayışı etrafında bu olayların fanatik dinci gruplar tarafından yapılmasına üzüldüğümüzü dile getirdik. O zaman tartışıldı.
Başbakan, şu açıklamayı yaptı: '
Saldırı derin
komplo içinde Baykal'da var' aynen başbakanın sözleri. Bunun üzerine ben Başbakan'ın suçluların telaşı içinde saçmalıyor. demiştim. Benim içimde bulunduğum komplonun delili olarak söylüyor. Ben teşhisi dile getirdim. Başbakan hezeyan içinde.
- Ümraniye olayından sonra
iktidar benzer düşünce içine girdi. Pek çok taraf Ümraniye ile başka bir derin çeteyi ilişkilendirmeye çalışıyor.
- Soruşturmayı yürüten
savcılık ile polis yazışmalarda Ergenekon
terör örgütü, zanlıları hakkında ise
terör örgütü üyesi zanlıları ifadesini kullanmaya başladı.
- Hepsi sanki Ümariniye'deki çete ile ilişkilendirilmeye başladı. Bu sırada Danıştay saldırısını gerçekleştiren kişi de bu kapsamda ifade verdi.
- Bu manzara karşısında tepki gösterdim ve
AK Parti kadrolaşmayı bitirdi kendi derin devletini inşa etme aşamasına geldi. Bu benim samimi tespitimdir.
- 2005 yılındaki devlet kuşatma altındadır dedim... 1995 yılında 1995, 1995, 1995. Şimdi AK Parti kuruyor.
AYRINTILAR GELİYOR...