Baykal,
AK Parti hükümetinin,
seçim ekonomisi
uygulama hazırlığı yaptığını savunarak, ''Gidişat, seçim ortamına doğru olabilir. Bunlara, 'her şeyi, ekonominin gerektirdiği biçimde değil, benim seçim hesabımın gerektirdiği şekilde kullanmalıyım', anlayışı
egemen olmuştur'' dedi.
''Mustafa Kemal'i içine sindiremeyenlere, kampanyalar yaparak
siyaset peşinde koşanlara ibret olsun'' diyen Baykal, 19 Mayısın kutlu olmasını temenni etti.
İşsizlik ve eğitim sorunlarının, en fazla gençliği vurduğunu dile getiren Baykal, devletin, gençlere, Anayasaya uygun şekilde, çağdaş eğitim ve
yurt olanağı sağlayamadığını ifade etti.
Baykal, dünyanın, tarımın değerini yeniden keşfettiğini vurgulayarak, gelecek ay Şanlıurfa'da ''
Tarım Kurultayı'' gerçekleştireceklerini bildirdi.
Kuraklığı yerinde inceleyeceklerini, çözüm ortaya koyacaklarını ifade eden Baykal, 4 Hazirandaki kurultayda tarımın, üretimin sorunlarını konuşacaklarını, ''mısır,
pancar üretmek suç mu?'' diye soracaklarını, destekleme politikalarının kaldırılmak istendiğini anlatacaklarını belirtti.
Baykal, partisinin MYK üyelerinin ertesi gün de Diyarbakır'a geçeceğini ve vatandaşların, sorunlarını dinleyeceğini kaydetti.
''SEÇİM EKONOMİSİ''
Ekonomik tablonun, kaygı verici olduğunu belirten Baykal,
TÜİK ve
Merkez Bankasının hazırladığı Tüketici
Güven Endeksi'nin sürekli inişte olduğunu ifade etti.
Merkez Bankasının
faiz artırımına işaret eden Baykal, bunun; üretimin, yatırımın cezalandırılması, ülkenin borçlanma yükünün artırılması, ekonomide işlerin iyiye gitmediği, ekonomideki kanamanın devam edeceği anlamına geldiğini kaydetti.
Ciddi bir
ekonomik sıkıntı içinden geçildiğini ifade eden Baykal, Hükümetin, böyle bir tablo içinde bir yandan seçim ekonomisi uygulama hazırlığı yaptığını savundu.
Baykal, ''Gidişat, seçim ortamına doğru olabilir. Bu gidişat karşısında, 'aman elde, avuçta ne varsa, her şeyi, ekonominin gerektirdiği biçimde değil, benim seçim hesabımın gerektirdiği şekilde kullanmalıyım' anlayışı, düşüncesi bunlara egemen olmuştur. Çok tehlikeli bir seçim ekonomisi istikametinde sürüklenme ortaya çıkmıştır'' diye konuştu.
Hükümetin,
İşsizlik Sigortası Fonunda biriken nemanın bir kısmına göz diktiğini öne süren Baykal, buna sendikaların neden
seyirci kaldığını anlayamadığını belirtti.
Bu fonun, işçinin güvencesi olduğunu kaydeden Baykal, geçmişte SSK'yı tahrip eden zihniyetin, işçinin bu güvencesine el uzatmak üzere yola çıktığını savundu. Baykal, sendikalara, ''Buna göz yumarsanız gerisi gelir, çarçur edilmesine izin vermeyin'' diye seslendi.
''TUZLA'DAKİ ÖLÜMLER''
Tuzla tersanelerindeki ölümlere de değinen Baykal, bu ölümlerin, ''iş kazası'' olarak nitelenmeyeceğini söyledi. İhmal, vurdumduymazlık, sorumsuzluk sonucu
facia yaşandığını belirten Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bazı tersaneler var ki ölümler tesadüf değil, art arda facialar yaşanıyor. Bunların karşısında
iktidar yetkililerinin üzüntülerini beyan etmesi önlem değil, bu sorunun çözüme ihtiyacı var. Hiçbir önlem alınmazsa bunların artacağı açık. Bu tablo karşısında, gerçekleşecek ölümlerin sorumlusu kim olur? Tedbir alması gerekirken, almayanlar değil mi? Önlem alacaksınız, alamıyorsan, orada kalamazsın, gideceksin. Dünyanın her yerinde böyle. 'Ben mi sebep oldum' Sen önlemekle yükümlüsün, sorumlusun, yetkin var. Gerekeni yapmamışsın, çekil, yapacak biri gelir derler. Türkiye'de de dememiz lazım.''
''BAŞBAKAN'A İMALI GEÇMİŞ OLSUN DİLEĞİ''
Başbakan'ın yaşadığı hastalık nedeniyle kendisine 'Geçmiş olsun' dileklerini ileten Baykal, "Bu hastalıklar geçer, insanın gözü ağrır, boğazı ağrır geçer gider. İnsan iç dünyasını kaptırmasın" diyerek Başbakan'a imalı bir gönderme de bulundu.
''ŞAPKADAN TAVŞAN ÇIKARIR GİBİ''
Yargı reformu hazırlandığını,
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in, ''Şapkadan tavşan çıkarır gibi'' bunu cebinden çıkarıp, AB'li muhatabına sunduğunu söyledi. Baykal, ''Kim, nerede hazırladı bunu, bilen yok. Bunları, hukuk reformu yapmadığımız dönemlerde dahi yapamadık'' diye konuştu.
Baykal, birilerinin, ''karambolden, sel önünden
kütük kapmaya çalışır gibi'' amaçlarına ulaşmaya çalıştığını savunarak, Hükümetin, duygusal nedenlerle üniversitelerle ilişkisini sağlıklı şekilde kuramadığını öne sürdü. Baykal, üniversite hastanelerinde çalışan hemşirelerin,
Sağlık Bakanlığında çalışanlardan daha az
maaş aldığını söyledi.