CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, ''
İmralı'ya başka mahkumların nakledilmesi konusunun demokratik bir toplumda olması gerektiği gibi, kamuoyu önünde açıkça tartışılarak, ihtiyaçlar ifade edilerek, ne yapılmak istendiği söylenerek yürütülmediğini'' söyledi.
Baykal, ''Gizlilik içinde, kamuoyuna bilgi vermeden, kamuoyunun dikkatini çekmeden bir oluşum gerçekleştirilmek istendi. Bir defa iktidarın bu konudaki suçluluk duygusunun bir ifadesidir'' dedi.
Show TV
ana haber bültenine katılan Baykal, bugün
Murat Karayalçın ile düzenlediği basın toplantısında, ''Karayalçın'ın DTP ile
işbirliği'' iddiasını dile getiren kişiyle ilgili soru üzerine, bu kişinin gazeteci ve partili olmadığını söyledi.
''Tipik bir
provokatör durumuyla karşı karşıya olduklarını'' ifade eden Baykal, şöyle konuştu:
''Daha sonra partiye gelen telefonlardan, bu kişinin Sayın
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı'nın eski korumalarından birisi ve çocuklarıyla ilişki içinde olduğu ihbarları bize yapıldı. Yani anlaşılıyor ki Sayın Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Murat Karayalçın'ın bir
aday olarak çıkması konusunda gerçek bir telaş ve tedirginlik içindedir. Bu olay bunu yansıtır. Zaman zaman gördüğümüz bir tablo. Böyle provokasyonlar olabilir. Bunların bir önemi yok. Buradan bizim çıkarmamız gereken sonuç, partinin güvenlik önlemleri bakımından daha dikkatli olmamız gerektiğidir.''
PEŞİN HÜKÜM, TOPTAN YARGI YOLUNA GİDİLMEMELİ
''Siyasi simge olarak türbanı görüyorsanız, partinize, beyninin içinde ne olduğunu bilmediğiniz bir türbanlı kadın,
genç kız başvurursa onu da üye yapar mısınız?'' şeklindeki soruya da Baykal, ''Örtünme türlerinden birisini öbürlerine
tercih eder bir konumda değiliz. Mesele örtünme türleri arasında bir tercih yapmak değildir'' dedi.
İnsanın siyaseti ile kıyafeti arasında ayrım yapılmasını önerdiklerini kaydeden Baykal, insanların kıyafetinden yola çıkılarak, onların siyaseti konusunda peşin hüküm, toptan yargı yoluna gidilmemesi gerektiğini belirtti.
Baykal, türbanlılar içinde devletin anayasal düzeniyle, laik demokratik Cumhuriyet ile hiç problemi olmayanlar bulunduğu gibi, açık başlıların arasında devletin laik rejimini kabul etmeyen, buna karşı her türlü takiyyeyi yapanların da olduğunu söyledi.
Kendilerine oy verenler arasında başörtülülerin de bulunduğuna dikkati çeken Baykal, türbanlılar arasında da rejimle, Anayasa'nın laik cumhuriyet ilkesiyle problemi olmayan on binlerce insanın bulunabileceğini ifade etti.
Baykal, çarşafın ise toplumda yaygın bir örtünme biçimi olmaktan çıktığını, çoğunlukla kırsal, Anadolu'nun feodal ilişkilerinin
egemen olduğu yörelerde görülen bir örtünme biçimi olduğunu ifade etti.
''Partisinin içinden buna tepkiler olduğu, CHP
Grup Başkan Vekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun katıldığı bir toplantıda buna yönelik tepkiler dile getirildiği'' belirtilerek, ''Böyle bir tepki bekliyor muydunuz bu
açılımı yaptığınızda?'' sorusuna Baykal, ''Bir defa bu yaptığımız şeyin bir açılım olduğunu ben hiç düşünmedim. Çünkü açılım, planlı projeli, belli bir siyasi doğrultu vermek üzere başlatılan bir eylemdir. Bizde böyle bir şey yok'' yanıtını verdi.
Partisine katılımların olduğu
törende, 8 bin kadar kişinin CHP'ye üye olduğunu, bunların sadece 4'ünün çarşafı bulunduğunu kaydeden Baykal, ''Bu tören sırasında önüme gelen o çarşaflı kişiye 'hayır kardeşim ben seni CHP'ye üye yapamam. Git kıyafetini değiştir öyle gel' demem mümkün değildi'' şeklinde konuştu.
''Açılım yapmadım, içimdeki anlayışı ortaya koydum'' diyen Baykal, ''Bu açılım, birden bire
Türkiye'de müthiş bir elektriklenme yarattı. Anlaşılıyor ki Türkiye'nin böyle bir sahneyi görmesi çok önemliymiş. Benim için çok doğaldır bu, ama birden bire bugünkü Türkiye'de bu çok büyük bir süreci harekete geçirdi. 2 haftadır Türkiye bunu konuşuyor. Bu tartışmada ben yarar görüyorum'' değerlendirmesinde bulundu.
Bazı kesimlerden laikliğe ilişkin kaygıların dile getirildiğini belirten Baykal,
laiklik ile ilgili düşüncelerinde değişen bir şey olmadığını vurguladı. Baykal, ''Bu, laikliğin ne olduğu konusunda hepimizi, kendimizi sorgulamaya zorluyor'' dedi.
İMRALI'YA YENİ MAHKUMLARIN NAKLEDİLMESİ
Baykal, ''İmralı'da 5-6 mahkumun daha konuşlandırılacağı Adalet Bakanlığınca açıklandı. Bütün bunları nasıl değerlendiriyorsunuz? 'Arkası gelecek, Öcalan'ın başka cezaevine nakledilmesi, hatta serbest bırakılmasına kadar giden bir süreç başlıyor' diyenler de var'' denilmesi üzerine Baykal, şöyle konuştu:
''Bu konu maalesef demokratik bir toplumda olması gerektiği gibi, kamuoyu önünde açıkça tartışılarak, ihtiyaçlar ifade edilerek, ne yapılmak istendiği söylenerek yürütülmedi. Gizlilik içinde, kamuoyuna bilgi vermeden, kamuoyunun dikkatini çekmeden bir oluşum gerçekleştirilmek istendi. Bir defa iktidarın bu konudaki suçluluk duygusunun bir ifadesidir.''
Bununla ilgili, yapılacak inşaatlar ve masrafların azaltılması gibi bazı gerekçelerin ifade edildiğini hatırlatan Baykal, ''Asıl amaç çok açık. Öcalan'ın şu ana kadar 10 yıldır, 10 yıla yakın sürdürülen
infaz stratejisini değiştirmek. Onun alt yapısını yapmak. Onun alt yapısı, oraya başka hükümlüleri getirmek, sonra o hükümlülerle bir araya gelmesini mümkün kılacak bir düzen kurmak'' görüşünü dile getirdi.
Bu konuda aylarca eylemler düzenlendiğini kaydeden Baykal, ''O tehdit,
şantaj ve
kampanya sonunda
Hükümet'in böyle bir kararı almak durumunda kalması, alınan kararın Hükümet'in özgür tercihi olmadığını bize gösteriyor'' dedi.
Bunun yanlış bir süreci başlattığını savunan Baykal,
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in bu konudaki açıklamasını eleştirdi. Baykal, ''Bu ne demektir biliyor musunuz?
PKK ile müzakereye oturmak demektir. Hükümet bu konuda müzakereye oturmuştur, teklifini de yapmıştır. 'Senin arkadaşlarını getireceğim. O arkadaşlarınla bir araya gelme şansını sana şöyle davranırsan vereceğim'. Onun olayları yönlendirme hakkını teslim etmiştir. Olaylara yön veren kişi olarak kabul etmiştir'' şeklinde konuştu.
Bundan sonra
terör örgütü ve elebaşının ''af,
tahliye, devletin bölünmesi, parçalanması'' gibi yeni hedefler ortaya koyabileceğini kaydeden Baykal, Hükümet'in
terörle mücadele konusundaki tutumunun baştan sona yanlış olduğu görüşünü savundu.
Anayasa'nın değiştirilemeyecek maddelerinin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar yürütüldüğünü ifade eden Baykal, bunun, laiklik ilkesinin devletin temel kuralı olmaktan çıkarılması ve devletin milleti ve ülkesiyle bölünmez bütünlüğünü koruyan maddelerin ortadan kaldırılması amacına yönelik olduğunu söyledi.