Ne Malta'sı yahu?
Cumhuriyet Halk Partisi yöneticilerinin tarih bilgilerine ve bilinçlerine hayranım... Daha geçenlerde
Kemal Kılıçdaroğlu, "kültür hazinemiz" arasında, herhalde Tatyos Efendi gibi birisi sandığı
Alman gizli ajanı Parvus Efendi'yi saymıştı!...
Şimdi de Deniz
Baykal, gözaltına alınan paşaları "Malta sürgünlerine" benzetmiş...
Bu durumda savcılar ve polisler
İngiliz ordusu, eh, başbakan da General Harrington, yoksa
Abdullah Gül de Vahdettin falan mı oluyor?
Baykal, paşaların ve albayların "sırf vatansever oldukları için gözaltına alındıkları" havasını yaratmaya çalışıyor. Bir "
Ergenekon avukatına" yakışan da elbette bu olmalı.
Kendisine fazla da kızmamak lazım, çünkü hem "ticareti budur", hem de Malta konusunu bilmiyor.
Ya da altmış yıl önce
Antalya Lisesi'nde kendisine öğretildiği, yani beyninin yıkandığı şekliyle biliyor. Ne de olsa, kendisi bir CHP'li, hem de Milli Şef döneminin çocuğu.
Malta sürgünleri, İngiliz işgal kuvvetleri tarafından Malta'ya sırf vatansever oldukları için sürülmediler.
"
Savaş suçlusu zanlısı" olarak derdest edildiler...
İçlerinde asıl "
Ermeni kırımından" sorumlu tutulanlar da olmak üzere...
Bunlar, ülkeyi dünya savaşına sokmuş ve yenilmiş olan İttihat ve Terakki Fırkası'nın kodamanlarıydı.
Yani bir çeşit Nuremberg Mahkemesi kurmak amacıyla.
Deniz Baykal "yargılamalardan hiçbir şey çıkmadı" şeklinde uydurmuş ama yargılanmadılar. İngiliz dış politikasının çok adi bir numarası sonucu, rehin tutulup, "gelişmelere göre" salıverildiler. Bazıları da kaçtı. Onları kurtaran,
Anadolu hareketinin giderek ağır basması ve dengelerin değişmesi oldu. İngiliz politikası yavaş yavaş
Atina ve
İstanbul hükümetlerini bırakıyor,
Ankara hükümetiyle
anlaşma yollarını arıyordu. Ermeni konusunu "unutmaya" hazırdı!
Ve Malta sürgünleri, resmi tarih tarafından yeni kuşaklara "sütten çıkmış ak kaşık milliyetçiler" olarak pazarlandılar. Baykal gibiler de bunu yuttular.
Tıpkı, şu ünlü
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey gibi...
Kemal Bey "vatansever" olduğu için asılmadı.
Ermeni tehciri sırasında "
insanlık suçu işlediği" için asıldı.
Fakat işin bu Ermeni boyutu ustalıkla "silindi", unutturuldu ve Kemal Bey "pırıl pırıl bir vatansever" olarak tanıtıldı yeni kuşaklara.
Evet,
darbe planladıkları iddiasıyla gözaltına alınan askerleri körü körüne savunmak ve konuyu saptırarak çarpıtmak, İttihat ve Terakki'nin mirasçısı
Cumhuriyet Halk Partisi'nin reisine pek yakışan bir tutumdur.
Fakat hayrettir, İttihat ve Terakki'nin diğer mirasçısı MHP bu konuya çok daha temkinli yaklaştı. Bahçeli, "herkes tecelli edecek sonuçlara rıza göstermelidir" diyor.
Vallahi İttihatçı olsaydım, oyumu Deniz Bey'e değil Devlet Bey'e verirdim.
O çok daha ciddi bir devlet adamı.
Malta sürgünlerini de sakın ola ki kimse bana öğretmeye kalkmasın...
Sürgünler arasında sosyalist
işçi lideri
Numan Usta da vardı. İşçi sınıfı işgal kuvvetlerine karşı kıpırdanmaya ve grevlere başlamıştı...
Numan Usta, evini ve çocuklarını can dostu büyükbabama emanet ederek gitti (büyükbabam bir "tornacı parçasıydı", hani bugün aşağıladıkları şekilde)... Kundakta bıraktığı
küçük kızını babaannem emzirdi. Babamın süt kardeşidir.
ENGİN ARDIÇ -
SABAH