Bedelli askerliğe kim karar verecek?
AKP'li
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr.
Burhan Kuzu günlerdir kamuoyunu meşgul eden
bedelli askerlik tartışması için şunları söyledi: "Genç nüfus çok fazla, bedelli çıkarsa iyi olur."
Konuya olumlu
bakan çevreler, şu anda doktora, yüksek
lisans yapan, işini gücünü kurmuş birçok
genç insanın askerlik nedeniyle sıkıntı içinde olduklarını ifade ettiler. Bedelli askerlik fikrine olumlu bakanların sayısında artış var. Bazı ekonomistler, bu sayede birkaç milyar dolarlık gelir elde edilebileceğine dikkat çekiyorlar. Bedelli askerliğe alternatif olarak düşünülen fikirlerden biri de, askerlik süresinin kısaltılması.
CHP İstanbul Milletvekili Bihlun
Tamaylıgil ise "Bedelli askerlik
teknik bir konu... Benim bu konudaki yorumum
bedelli askerlikle ilgili
Genelkurmay Başkanlığı ve
Milli Savunma Bakanlığı'nın
öneri ve kararlarını dikkate almaktır" dedi.
Bedelli askerlik konusu CHP milletvekilinin iddia ettiği gibi teknik bir konu mudur? Bedelli askerliği, teknik bir konu olarak görenlerin düşünce tekniklerinde bir çarpıklık yok mudur? Bir insanın beş ya da 15 ay süreliğine işinin başından alınıp hayattan soyutlanması, basit bir teknik mesele midir? Bir
ülkenin nasıl bir
savunma stratejisi izleyeceği kararını kim verir? Siyasi irade mi, askeri
bürokrasi mi? Bu sorulara verilecek cevaplar, bir ülkenin siyasi yapısı, demokratik olgunluğu gibi konular açısından gösterge niteliği taşırlar.
Bir demokratik ülkenin savunma siyasetini siyasi irade kararlaştırır.
Asker, seçilmiş iradenin saptadığı doğrultuda ülkenin savunmasını üstlenir. Bir ülkenin
Genelkurmay Başkanı dahil ordunun üst yönetimini siyasi irade belirler. Birkaç yıl önce
İsveç Savunma Bakanı'yla yaptığım söyleşide, bakan, bana albay dahil bütün üst kademe subayların terfilerini bizzat kendi bakanlığının belirlediğini anlatmıştı.
***
Türk Silahlı Kuvvetleri bir NATO ordusu. NATO ülkeleri içinde ABD'den sonra en çok asker sayısına sahip olan ülke
Türkiye.
Nüfusumuza ve milli gelirimize göre Batı ülkeleri içinde silahlanmaya en çok para harcayan ülkelerin başında geliyoruz.
Bütün bu tabloyu incelediğimiz zaman görürüz ki, Türkiye'deki 'bedelli askerlik' tartışması, yalnızca bu tartışmayla sınırlı olmayan bir ortama ışık tutuyor. Güneydoğu'da 'faili meçhuller' döneminin 'etkin' askerlerinden
emekli albay
Erdal Sarızeybek, bakın bu konuda neler söylüyor: "Bizim milletimizde askerliğin yeri ayrı ve kutsaldır. Namus borcu olarak görülen bir görevdir. Böylesine önemli bir kavrama sahip ulusun, para vererek askerlik yapmaması ne kadar doğru?"
Bu türden tutum içinde olan çevreler, bu tartışmanın ülkemizin
sivilleşmesiyle ciddi bir ilgisi olduğunu da dolaylı yoldan
itiraf etmiş bulunuyorlar.
Bir kesim, bu konuyu 'kutsal'lar arasına koyuyor ve tabu olarak görüyor. Onlar şu anda işlerini güçlerini bozmamayı, aksatmamayı önemsiyorlar, ülkelerine icra ettikleri meslekle
hizmet ettiklerini düşünüyorlar ve bedelli askerliğin bu açıdan gerekli olduğuna inanıyorlar.
***
Türkiye'de askerlik hizmetinin otoriter niteliği ve baskıcı koşulları da gençlerin askere gitmek istememelerinde önemli rol oynuyor. Koşulların oldukça değiştiğini sandığımız son dönemde bile askere giden yakın çevremizden gençlerin anlattıkları, hâlâ anlamsız baskıcı uygulamaların sürdüğünü gösteriyor. Birçok yakınımızın çocuğu askerlik sonrası rehabilitasyon ihtiyacı hissetti.
Türkiye, kendisini bir
Avrupa ülkesi olmaya hazırlıyor. Avrupa'da 'vicdani ret' hakkı olduğu gibi, askerlik yapmak istemeyene
kamu hizmeti seçeneği sunuluyor. Ayrıca askerlik hizmeti göreceli olarak çok daha olumlu ve insani koşullar altında gerçekleştiriliyor. Bizdeyse askerlik hizmetinin cep telefonu, internet gibi temel
iletişim ve
haberleşme olanaklarının yasaklandığı bir ortamda, otoritenin bireyi ezdiği bir 'kurumsal ruh' altında yapılıyor olmasının sorgulanamamasının yanı sıra, hâlâ konunun tek karar vericisi olarak Türk Silahlı Kuvvetleri görülüyor. Bunlar demokratik bir ülkede düşünülemez. Bedelli askerlik kararını, sivil siyasi iradenin vermesi gerekiyor.
Bu, aynı zamanda, demokrasiye olan namus borcumuzun gereğidir.
ORAL ÇALIŞLAR - RADİKAL