06 FF 0246 plakalı
araç Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı'na girdiğinde saat 14.28'i, takvimler 18
Aralık 2009'u gösteriyordu. Ziyaretçi, kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim,
Anayasa Mahkemesi
Başkanvekili Osman
Paksüt'tü. Ev sahibi ise
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ. Sohbetin Paşa'nın davetiyle mi, yoksa Paksüt'ün girişimleriyle mi gerçekleştiği ve muhtevası bilinmiyor. Paksüt, 59 dakikalık misafirlikten sonra 15.27 itibarıyla karargâhtan ayrılırken
Ankara kulislerinde iktidardaki
AK Parti'ye dönük
kapatma davası ve bir dizi netameli husus konuşulmaya devam ediyordu…
‘Karargah',
Taraf Gazetesi muhabiri Mehmet Baransu'nun Türk siyasetinin yakın dönem sancılarını anlattığı kitabının başlığı. Karakutu Yayınları'nca neşredilen eser, özellikle askerî bürokraside AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 seçimleri akabinde geliştirilen ve yer yer yürürlüğe konulan antidemokratik gelişmeleri anlatıyor. Tabii
sivil bürokrasiden kimlerle irtibata geçildiği ayrıntısı da verilerek... 18 Aralık 2009'daki gizli Başbuğ-Paksüt görüşmesi de bu kabîlden…
Aslında bu, ikilinin ilk görüşmesi değil. Gün yüzüne çıkan görüşmelerinden sonuncusu. Tabii söz konusu bir araya gelişlerin en ses getirenini, kamuoyu yine Baransu'nun kaleminden öğrenmişti. 4
Mart 2008'deki diyaloğun ayrıntılarını
Taraf Gazetesi 13 Haziran 2008'de duyurmuştu. Başbuğ,
Kara Kuvvetleri Komutanı'yken gerçekleşen ziyaretin gizliliği için her türlü
tedbir alınmış, görüşme katı boşaltılmış ve buradaki tüm kameralar 15 dakikalığına kapatılmıştı.
Yükseköğrenimde başörtüsüne izin veren Anayasa değişikliğinin hemen ardından gerçekleşen buluşmadan 13 gün sonra da AK Parti hakkında
kapatma davası açılmıştı. Olay patlak verince Paksüt,
Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildikten sonra muhatabıyla 2 veya 3 kez görüştüğünü açıklayacaktı. Buna göre ilki, Başbuğ Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na seçilince
tebrik içindi. İkincisini hatırlamıyordu. Üçüncüsü, TSK'nın Irak'ın kuzeyine yönelik harekâtından birkaç gün sonraydı. Taraflar, o dönem kendilerince mantıklı izahlarına rağmen akıllardaki soru işaretlerini giderememişti. Aradan geçen iki yıl gösterdi ki devletin önemli noktalarındaki iki şahıs gizlice buluşmaya devam ediyor. Yine sivil plakalı araç kullanılıyor, yine tüm
gizlilik şartları sağlanmaya çalışılıyor ve yine AK Parti'ye kapatma davası konuşuluyor. Üstelik aynı dönem Meclis'te CHP'lilerin oyuyla kabul edilen askere sivil yargı düzenlemesi, aldatıldığını iddia eden ana muhalefet vekillerince Anayasa Mahkemesi'ne götürülmüş, sonuç bekleniyordu. Tabii yüksek
mahkeme düzenlemeyi sonrasında reddetti.
Karargah'ta Lahika Planı'nın perde arkası,
Balyoz Darbe Planı'nın yayımlanmamış belgeleri kadar dikkat çeken noktalardan biri de millete karşı
komplo planı diye isimlendirilen
Albay Dursun Çiçek imzalı
İrticayla Mücadele
Eylem Planı'nın ayrıntıları da yer alıyor. Genelkurmay'ın doğruluğunu kabul ettiği ve açıklanmamasını istediği belgeler, Albay Çiçek'in Jandarma Genel Komutanlığı'na sık gidişlerinin sebepleri,
TÜBİTAK,
Adli Tıp ve
Polis kriminal raporlarını çürütmek için izlenen yollar, Başbuğ'un İrticayla Mücadele Eylem Planı ile ilgili sık konuşmasının sebepleri ve eski Genelkurmay Başkanı
Yaşar Büyükanıt'ın korkusu, kitapta cevabı ve arka planı verilen diğer konular…
AKSİYON