Prof. Dr. Ahmet Nuri
Tarkan, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
Türkiye'de eğitim düzeyinin artmasıyla balığa olan ilginin ve talebin arttığını söyledi.
Türkiye'de
balık tüketiminin önceleri çok daha düşük seviyede iken, bugün eğitim seviyesinin yükselmesi sonucu kişi başına düşen
balık tüketiminin yılda 8 kilograma ulaştığını anlatan Prof. Dr. Tarkan, şöyle devam etti:
''Bu seviyeye tabi ki eğitimle ve balığı sevdirerek geldik. Fakat bu yeterli değil. Dünyadaki kişi başına düşen su ürünleri tüketim miktarı yıllık 17 kilogram.
Avrupa Birliği ülkelerinde ise bu rakam 24-25 kilogram civarında.
Japonya'ya baktığımız zaman yıllık kişi başı balık tüketimi 75 kilogramdır. Balık doymamış yağ asitleri bakımından enteresan bir
besin maddesidir. Bu nedenle omega 3
beyin ve sinir
sistemini
destekler,
kalp ve
damar sistemini destekler ve kansere karşı bir tampon oluşturduğu bilim adamları tarafından söylenmektedir'' diye konuştu.
Muğla Üniversitesi
Su Ürünleri Fakültesi'nde canlılar üzerinde çeşitli çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Tarkan, ''Deniz kirliliğinden balık hastalıklarına kadar, işleme teknolojisinden suların çekilmesine kadar her konuda çalışma yürütüyoruz.
Muğla Üniversitesi'nde uluslararası yayın bakımından kişi başına düşen yayın sıralamasında ilk sırada yer alıyoruz'' diye konuştu.
-''TÜRKİYE VE DÜNYADA BALIK AVCILIĞI''-
Tarkan, Türkiye'nin
doğal avcılıkta dünyada 31'inci sırada yer alırken, yetiştiricilikte ise dünyada 24'üncü sırada yer aldığını anlatarak şöyle konuştu:
''Dünyada doğal balık avcılığı yılda 90 milyon ton. Buna kültür yoluyla yetiştiricilikten elde edilen miktarda eklenirse bu rakam 142 milyon tona ulaşmaktadır. Türkiye'de ise bu rakam 648 bin ton civarında ve bunun yaklaşık yüzde 25'i yani 160 bin tonu
üretimdir. En çok doğal avcılık Kara
deniz'de yapılmaktadır. Özellikle hamsi, istihsalimizin yüzde 75'ini karşılamaktadır. 160 bin ton üretim yapılmaktadır ve bu üretimin yüzde 50'si Muğla bölgesinden karşılanmaktadır. Muğla balık üretimiyle ilgili çok önemli bir konuma sahiptir. Su ürünleri yetiştiriciliğinde Ege Bölgesi ilk sırada yer almaktadır.''
-''STOKLAR AZALIYOR ZOR BİR SÜRECE GİRİYORUZ''-
Doğal balıkçılıkta bilinçli avlanmanın yapılmadığını söyleyen Tarkan, şunları söyledi:
''Stoklarımız giderek azalıyor ve zor bir sürece geliyoruz. Doğal balıkçılıkta
makine güçleri artmaktadır, son sistem balık bulucular kıyı bölgelerinde çalışmaktadır ve kıyılardaki
balıklar küçük büyük avlanmaktadır.
Kaçak trol avcılığı yapılmaktadır. Örneğin
Marmara Denizi'nde yıl boyunca
yasak olmasına rağmen gece trol avcılığı yapan bir çok
tekne yakalanmakta ve yasal işleme tabi tutulmaktadır. Bizim bu konuda hassasiyet gösterdiğimiz en önemli nokta ise balıkların cinsi olgunluğa erişmeden denizden çekilip alınmasıdır. Bunu yaparak onların üremelerine imkan sağlamamış oluyoruz ve geleceğimizi besin yönünden tehlikeye atmış oluyoruz. Bu yüzden balıklara yaşama şansı vermeliyiz ki onların da milyonlarca yumurtası balık olsun ve soframıza gelsin.''
Tarkan, Türkiye'nin kültür balıkçılığında ise iyi bir yolda emin adımlarla ilerlediğini belirterek, ''
Kültür balıkçılığında iyi bir yolda ilerliyoruz ve kaliteli balık üretiyoruz. Bunun da göstergesi
ihraç edilen balıklarda hiçbir katkı maddesi, ağır
metal ve benzeri zehirli maddeler bulunmamasıdır'' dedi.
Bu konuda sürekli raporlar oluşturulduğunu belirten Tarkan, şöyle dedi:
''Hiç bir şirket malının Avrupa'dan geri dönmesini istemez çünkü çok büyük bağlantılar söz konusudur. Bu konuda üretim yapan firmalar çalışmalarını büyük bir titizlikle sürdürüyor. Hayvansal kökenli su ürünleri ihracatının yüzde 75'lik kısmı Avrupa'ya gönderilmektedir. Özellikle
Almanya,
İspanya,
İtalya,
Yunanistan bizden balık
ithal etmektedir. Kültür balıkçılığı ile ilgili üretimlerimizin büyük bir bölümünü Avrupa ülkeleri bizden ithal ediyor. Yeter ki biz balıkçılığımıza sahip çıkarak üretime destek verelim.''