Meclis tarafından CHP'li üyelerin de desteğiyle kabul edilen
yasal değişiklikle albay rütbesinin üzerindeki
subayların da Ağır
Ceza kapsamındaki suçlarda
sivil mahkemelerde
yargılanmasını öngörüyordu. Meclis'in getirdiği yasal değişiklik
Albay rütbesine kadar olan subaylarla daha üst rütbedeki subaylar arasındaki yargılanma eşitsizliğini gideriyordu. Çünkü mevcut yasada albay rütbesine kadar olan askerler sivil mahkemede yargılanıyorlardı.
Meclisin kararı eşitliği sağlıyor,
generallerin ayrıcalığını ortadan kaldırıyordu.
Anayasa Mahkemesi ise dün verdiği kararla eşitsizliğin ve generallerin dokunulmazlığının devamına onay vermiş oldu. Böylece
darbe iddialarıyla ilgili
soruşturma açılmasının da önünün kapatmak istedi. Çünkü iddialarda adı geçen askerlerin büyük kısmı general rütbesinde bulunuyor.
MEDYA KARARI NASIL ÇARPITTI?
Anayasa Mahkemesi'nin kararı bazı medya organlarında çarpıtılarak verildi. Kararla birlikte bütün askeri suçların askeri mahkemelerde yargılanacağı havası oluşturuldu. Oysa durum hiç de öyle değil. Zaman yazarları
Bülent Korucu ve Büşra
Erdal mahkeme kararının aslında ne anlama geldiğini kaleme aldı. Okuyun ve kararın anlamını öğrenin...
[Haber Yorum - Bülent Korucu] Çiçekgiller fazla sevinmesin!
Anayasa Mahkemesi'nin asker kişilerin, askerlik görevleri dışındaki suçlarda sivil mahkemelerde yargılanmasını emreden
kanunu iptal etmesi birilerini sevindirik yaptı. Oysa başta
Ergenekon olmak üzere bazı soruşturma ve yargılamaların askeri mahkemelere gideceğini ileri süren yayınlar gerçeği yansıtmıyor.
İddiaları, hem mevzuat hem de
uygulama tekzip ediyor.
Askerî Ceza Mahkemeleri Usul Kanunu'nun 12. maddesinde müşterek suçlarla ilgili adli yargının
yetkili olduğu açıkça yazıyor: "Eğer suç
Askerî Ceza Kanunu'nda yazılı olmayan bir suç ise
adliye mahkemelerine aittir."
Ergenekon Terör Örgütü Davası, Türk Ceza Kanunu'nda sıralanan 'askerî' olmayan suçlarla ilgili bir yargılama. Asker ve sivil müşterek işlenmiş suçlar bu kanundan önce de sivil mahkemelerin görev alanına giriyordu. Şu anda da değişen bir şey olmadı. Uygulamaya baktığımızda
doğal olarak bu mevzuata uygun işlemler karşımıza çıkıyor. İddia edilen ETÖ davasında çok sayıda siville birlikte çeşitli rütbelerde 30'a yakın
muvazzaf subay tutuklandı. Siyasete ve millete
komplo hazırladığı ileri sürülen Deniz Albay
Dursun Çiçek'in şahsi hikâyesi bile bize yeterince bilgi veriyor. Dursun Çiçek, 1 Temmuz'da adli yargı, namı diğer sivil mahkeme tarafından tutuklandı. Söz konusu kanun ise Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül tarafından bir hafta sonra onaylanınca 7 Temmuz'da yürürlüğe girdi. Kısacası bu soruşturmalarla ilgili değişiklik beklemek ham hayal bile değil.
Anayasa Mahkemesi'nin kararında iki şey dikkat çekiyor.
Balyoz planı deşifre olduktan hemen sonra iptal talebinin apar topar gündeme alındığı intibaı var. Ayrıca mahkemenin, önünde bekleyen ve daha önceden başvurusu yapılmış talepler dururken önceliği buna vermesi ilgi
çekici. İptal edilen kanunun içeriğini de hatırlamakta yarar var. Nöbette uyuyan veya emre itaatsizlik yapan askerlerden bahsetmiyoruz. Anayasa Mahkemesi'nin hayır dediği
düzenleme, uyuşturucu kaçakçılığı, çek
senet gibi mafyöz örgütlenmeler ve darbe suçlarını içeriyor. Mahkeme doğrudan söylemese de bu suçların askerî görev suçu kapsamında olduğunu savunmuş oluyor. Askerî mahkemeler, kendi kanununda yer almayan suçları yargılayamayacağına göre, söz konusu suçların cezasız kalmasına sebep olacak bir içtihatla mı karşı karşıyayız? Asker nöbette uyursa ceza alacak ama uyuşturucu çetesi kurarsa cezasız kalacak öyle mi? Mahkeme'nin yürütmeyi durdurma yetkisi olmamasına rağmen Anayasa'nın kendisine vermediği yetkiyi kullanmayı alışkanlık haline getirdiğini de kayıtlara geçirelim.
[Haber Analiz - Büşra Erdal] Ergenekon davaları etkilenmeyecek
Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile birlikte sivil mahkemelerdeki yargılamaların akıbeti merak konusu oldu. Özellikle Ergenekon davasında yargılanan askerlerin durumu ilk sırada geliyor. Bu durumun, kendileri ve avukatları tarafından tekrar
tartışma konusu yapılacağı uzun zamandır dile getiriliyordu.
Askerlerin sivil mahkemede yargılanacağı konusundaki düzenleme, Haziran 2009'da TBMM'den geçmişti. Ancak bu yasa değişikliğinden üç ay önce, sivil savcıların asker şahıslar hakkında hazırladığı 2. Ergenekon
iddianamesi mahkeme tarafından kabul edilmiş ve yargılama süreci başlatılmıştı. Savcılar, asker kişilerin darbe girişimlerinin sivil yargının alanına girdiğini, uluslararası hukuka da uygun bir şekilde anlatmıştı.
Cumhuriyet savcıları
Zekeriya Öz,
Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın,
Fikret Seçen, Ercan
Şafak ve Murat Yönder imzalı iddianamede, 'darbe teşebbüsüyle suçlanan askerleri sivil mahkemelerin yargılayamayacağı' şeklindeki iddialara da
cevap verilmişti. "Görev ve Yetki" başlığıyla yapılan açıklamada, Askerî Ceza Kanunu, Askerî
Yargıtay, Uyuşmazlık Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları irdelenerek muvazzaf ve
emekli askerlerin TCK'nın 312, 313, 314'üncü maddelerinden yargılamalarının sadece sivil mahkemelerde yapılacağı anlatılmıştı. İddianamede, askerî mahkemelerin görev alanlarının askerî suçlarla sınırlı olduğu kaydedilmişti. Askerî suçların ise Askerî Ceza Kanunu'nda "askeri ve askeri benzeri suç" olarak sınırlı biçimde düzenlendiği belirtilmişti. Ergenekon savcıları tarafından hazırlanan 1913 sayfalık bu iddianame,
İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesi'nce 25
Mart 2009'da kabul edilerek yargılama süreci başlatılmıştı.
ZAMAN