Serdar Turgut'un yazısı
Düşünmeye başladığım günden bu yana Marksist analizlere büyük sempatiyle baktım. Politik olarak aktif olmayı bırakmama rağmen kendimi Marksist olarak tanımlamayı sürdürmeye çalışırım.
Kapitalist sistemin işleyişini, temel kurallarını öğrenmek için yıllardır hem okulda hem de okul dışında okudum. Ekonomik sistemin acımasızlığını teorik olarak bilirim de, bunu fiilen görmem,
yaşamam için yıllar geçmesi gerekti. İlk önce 2001 yılında hissettim bunu. Bir de şimdi görüyorum.
Birçok okumuş insan benim durumdadır da bunu kolayca
itiraf etmez. Çünkü çoğumuz
işçi sınıfıyla ve düşük gelirli gruplarla bağlantılı olmadan yaş aldık.
Bakın büyüdük demiyorum. Çünkü büyümemiz
kriz dönemlerinde oldu maalesef... Hayatın gerçeklerini somut şekilde görünce, hızlandırılarak büyüdük ve de hızla yaşlandık.
Yaşadığım ilk krizde ve şimdi de ilk
darbeyi yiyenler eğitimli, meslekli insanlar oluyor.
Benim onları somut olarak hissetmem de bu yüzden. İşte işçi sınıfı ezilirken, acı çekerken, onlar bizler için teorik modelimizin rakamlarından ibaretti.
Eğitimli, meslekli, birikimli insanlar darbe yiyor. Bu yükü onların da,
Türkiye’nin de nasıl kaldıracağı belli değil.
Yıllar boyunca
vakit ve para harcayarak okumuş, meslek sahibi olmuş insanların krizde harcanmaları sadece onlara değil, ülkeye de büyük zarar veriyor. Çünkü eğitimli insanlar kolay yetişmiyor.
Bu nedenle hükümetten bakanlar filan ‘bu kriz bizi çok etkilemeyecek’ diyorlar ya, ben ‘çoktan etkilemeye başladığını görmüyorlar mı?’ diye düşünüyorum.
Kriz dalgası yine eğitimli kesimi vurdu. Şu an işini koruyanlar da korku içinde yaşam kavgası veriyor. Yıllardır teorik olarak okuduğum sistemin
soğuk acımasızlığı da bundan ibaret işte...
Ben ne mi yapıyorum bu arada, hiç... Hızlandırılmış bir şekilde yaşlanmayı sürdürüyorum. Hele doğalgaz zammının oranını duyduğumda yaklaşan soğuk günlerde işsiz insanların doğalgaz faturalarını nasıl ödeyeceğini düşündükçe yaşlanmamın hızı artıyor.
Güçsüzün yanında olduğunu söyleyip duran bu hükümete çağrım da olacak...
Kriz bize bir şey yapmaz gibi anlamsız söylemleri bir an önce bir kenara bırakın. Yardımcı olacağınız insanları seçerken sınıf ayrımı yapmayın. Bilgili, birikimli ve meslekli ama geçici bir süreyle işsiz kalmış insanların da
yardıma acilen ihtiyacı var.
Bu insanların doğalgaz ve elektrik gibi zorunlu faturalarını ödemeleri, en azından evlerine ekmek götürebilmeleri için geçici işsizlik yardımı sistemi kurulmalı.
Sosyal devlet olmanın gereği de budur. Bazı işler lafla yürümüyor. Bazen devletler acil durumlarda gereğini yaptıkları zaman büyürler.
Eğer bu çağrım hükümetten sempati duyan bir
cevap alırsa, bundan sonra
yemin ediyorum hayatımın sonuna kadar AKP’li olacağım ve gücümün yettiği her insanı da AKP’li olmaya ikna edeceğim.
Geçmişte de ben bu tür çağrılar yaptım. Örneğin 2001 krizinde...
Merkez sağ, o günlerde kendini işsizlerin sesine acımasızca kapadı. Ben merkez sağdan umudumu tamamen kestim. Soldan umudum zaten yok. Tek umut olarak AKP kaldı.
Üstelik o tür bir sosyal yardım sistemi oluşturulursa, bu sadece kişileri
kurtarma değil, ülkeye yardım da olacaktır. Çünkü meslekli, bilgili insanlar bu ülkeyi dünyada dik tutan, ülkenin omuriliği olan insanlardır.
Geçici işsizlere şu aralar yardım edilirse, onlar ayağa kalkınca ülkeyi de tekrar omuzlarlar. Bundan adım kadar eminim.
SERDAR TURGUT-AKŞAM