Irak parçalandı,
harita yeniden çiziliyor. ABD de,
İngiltere de,
Kürtler de kendi hedefi için çarpışıyor. Tabi
Türkiye de bu yeni durumda payını almak için masada yerini almak üzere bütün kartlarını kullanıyor. Bu nedenle, son haftalardaki gelişmeler tamamen farklı ve yeni bir duruma işaret ediyor. Bunun için herkes çok
öfkeli. Herkes çok şeyi feda edecek ölçüde kararlı. Nasıl mı? Anlatalım:
Barzani'nin,
Ankara ile
Bağdat arasında yapılan
Güvenlik Anlaşması'ndan sonraki sözleri kimsenin dikkatini çekmedi. Ancak o açıklama büyük oyunu gözler önüne seriyordu.
El Arabiya televizyonuna şunları söyledi:
75 kilometre Irak'a girme hakkı
“İki İçişleri Bakanı arasında
imzalanan güvenlik
anlaşmasında yer alan bir madde 1926 anlaşmasına atıfta bulunuyor ve Irak petrollerinin yüzde 10'unun Türkiye'ye verilmesini öngörüyor.
Petrolün yüzde 10'unu Türkiye verme aşamasında mıdır? Neyse ki bu anlaşmaya İçişleri Bakanı'nın imza yetkisi yok. Hatta
Başbakan'ın bile imza yetkisi yok. Irak parlamentosunun bu anlaşmayı onaylaması gerekir. Nasıl oluyor da, Irak'tan bir
heyet başka bir
ülkeye gidip anlaşma imzalıyor ve bu heyette hiçbir Kürt yetkili yok.”
Ankara ile Bağdat her konuda anlaşmıştı. K.
Irak yönetimi anlaşmayı boşa çıkardı. Ankara'da öfke daha da büyüdü.
Peki Ankara Anlaşması'nda neler var ve neden şimdi yeniden gündeme geldi? 5 Haziran 1926'da Türkiye ile İngiltere arasında imzalanan, Türkiye-Irak sınırını belirleyen, petrol gelirlerinin yüzde 10'unu 25 yıllık bir süre için Türkiye'ye veren anlaşmada bugün sorunlarına çözüm olacak ilginç düzenlemeler var. 18 maddelik anlaşmanın bir çok maddesinde, Türkiye ve Irak'a
topraklarında birbirine yönelen tehditlere konusunda ağır sorumluluklar yüklüyor. Her iki taraf da, sınırdan 75 kilometre içerideki bölgede, komşusunu rahatsız edecek her kalkışmayı önlemek, sorumluları teslim etmek,
işbirliği yapmak zorunda. Yine anlaşmaya göre, bu 75 kilometrelik derinlikte Bağdat ve Ankara dışında hiçbir güce temsil hakkı tanınmıyor. Mesela Irak sınırından 75 kilometre içerideki güçler, Türkiye'ye karşı zarar verici hareketlere girerse, Bağdat bunu önleyecek, önleyemezse işbirliği yapacak. Ve en önemlisi de, bu 75 kilometre içindeki hiçbir güç muhatap alınmayacak, görüşme bile yapılmayacak. Petrol konusu 14. maddede düzenleniyor. 25 yıl süre ile Irak petrollerinin yüzde onu Türkiye'ye veriliyor.
Barzani'yi endişelendiren nokta burası. Hem petrol konusunda hem de Bağdat dışında hiçbir otoritenin muhatap alınmaması konusunda bir Ankara Anlaşması var. Birkaç hafta önce iki başkent arasında imzalanan Güvenlik Anlaşması'nın kaynağı yine 1926 tarihli Ankara Anlaşması. Güvenlik anlaşmasında açıkça 1926'ya atıfta bulunuluyor.
Taraflar bu anlaşmayı bugün bile onaylıyor. Onaylamayan Barzani. Çünkü Kürt yönetimini tamamen boşa çıkarıyor. Dahası, Irak topraklarının 75 kilometre derinliğine kadar Türkiye'yi müdahale hakkı veriyor. Devam edelim:
Petrol de toprak da paylaşılır
Başbakan Tayip Erdoğan'ın son İngiltere ziyaretinde bir anlaşma imzalandı: Stratejik Ortaklık Anlaşması. Çok değişik konularda düzenlemeler içeren anlaşma Irak'la ilgili önemli
ortaklıkları düzenliyor. Bir nevi 1926 Anlaşması'nın bugüne taşınmış hali gibi. Çok önemli ve ciddi sonuçlar doğuracak bir anlaşma. Türkiye ile İngiltere, 1926'da olduğu gibi yine Irak'ın geleceğini belirleyecek iki garantör ülke pozisyonu alıyor. Türk medyası bunu iyi algılayamadı. Barzani de tam anlayamamış olacak ki, sesi çıkmadı. Yakında çıkaracaktır ama.
Başbakan'ın 5 Kasım'daki ABD ziyaretinde de benzer bir anlaşma imzalanabilir. Türkiye'yi teskin edecek tek yol bu. Böyle bir anlaşma İngiltere'den sonra ABD ile de imzalanırsa Türkiye, İngiltere, ABD ve merkezi Bağdat yönetimi arasında ciddi bir koordinasyon oluşacak. ABD, benzer bir anlaşmaya yanaşmazsa, ikili ilişkiler ciddi yara alır. O zaman Irak'ın kuruluş anlaşmasındaki taraflara geri dönülür. Böylece,
PKK da, K. Irak'tan kaynaklanan tehdit de, enerji ile ilgili talepler de bu koordinasyon tarafından şekillendirilecek.
Türkiye'nin askeri hazırlığı, siyasi sessizliği, kartlarını gizli oynaması bu sebeple olabilir mi? Barzani'yi bu kadar endişelendiren, Türkiye'yi bu kadar kararlı hale getiren, TSK'yı savaş havasına sokan, PKK'nın bu denli kanlı saldırılara imza atmasına neden olan bu paylaşım olamaz mı? Öyleyse büyük
sürpriz çıkacaktır ortaya.
İbrahim Karagül - YENİŞAFAK