Devlet Bakanı ve Baş
bakan Yardımcısı
Cemil Çiçek, TSK'nın
sınır ötesi operasyon yaptığı yerlerde
sivil halk bulunmadığını belirterek, ''Orada sadece
terör kampları var. Bunların kullandığı bir
takım altyapılar var.
Irak halkının kullandığı altyapı değil bu...'' dedi.
Mecliste, gazetecilerin sınır ötesi operasyonla ilgili sorularını yanıtlayan Çiçek,
Türkiye'nin Irak ile komşuluk ilişkilerine önem verdiğini, bunun gereği olan yükümlülükleri yerine getirdiğini belirtti.
Geçmişte
PKK terör örgütü ortaya çıkıncaya,
Kuzey Irak'tan Türkiye tehdit edilinceye kadar Türkiye'nin Irak'a herhangi bir müdahalesinin söz konusu olmadığına işaret eden Çiçek, şöyle konuştu:
''Ne zaman ki PKK orada imkan, fırsat buldu, zaman oldu himaye gördü, oradan temin ettiği imkan ve militanlarla Türkiye'ye saldırdı, Türkiye de kendi
toprak bütünülüğünü, kendi halkının can ve mal güvenliğini korumak için uluslararası hukuktan doğan
savunma hakkını kullandı ve girdi. Geriye dönüp baktığımızda Türkiye'nin zaman zaman yaptığı müdahalenin özünde kendi
ülke insanının mal ve can güvenliği ile toprak bütünlüğünü koruması vardır. Bu da uluslararası hukuktan doğan bir haktır. O nedenle, bu tehdit ortadan kalktığında, teröristler de oradan uzaklaşınca Türkiye de bu operasyonlara son verecek. Bunun en açık kanıtı,
TBMM'de görüşülen tezkeredir. Tezkerenin içeriğine bakıldığında bu söylediklerimi teyit eder. Yani Türkiye bir maksat için çıkarıp, başka bir maksatla onu icra eden bir ülke değildir. Hiçbir zaman böyle bir iki yüzlülüğü olmamıştır. Türkiye, dürüst bir ülkedir ve ne dediyse onu yapmıştır. O nedenle kimsenin bu operasyonları başka bir mecraya kaydırmasına gerek yok, doğru da değildir.''
Çiçek, Türkiye'nin, Irak'ın da düşman olarak kabul etiği terör örgütüne karşı mücadele verdiğini belirterek, ''Herkese düşen bu mücadelede bize
destek olmasıdır, yardımcı olmasıdır. Sabırla ve anlayışla bu işi götürmemiz gerekmektedir'' dedi.
-''DIŞARIDA SAPTIRAN VAR''-
Operasyon yapılan yerde sivil halk olmadığını, sadece terör kampları bulunduğunu anlatan Çiçek, ''Bunların kullandığı bir takım altyapılar var. Irak halkının kullandığı altyapı değil bu... Yani
beton köprüler değil, zaman zaman teröristlerin Türkiye'ye geçmek için oradaki akarsular üzerinde kurduğu ve tabir caizse asma köprülerdir. Karadeniz'de rastladığımız türden. Tahrip edilen altyapı bunlardır. Bunları da dışarıda çarpıtan var. Sanki Irak halkının kullandığı beton köprüler, yollar tahrip ediliyormuş gibi. Bu doğru değil'' dedi.
Bir gazetecinin, ''Operasyonlardan sonra Türkiye'nin kendi güvenliği için orada tampon
bölge oluşturulması ifade ediliyor'' demesi üzerine Çiçek, bu tür ifadeleri telaffuz edenlerin olduğunu, bunların
yurt dışında konuların yanlış anlaşılmasına sebebiyet veren açıklamalar olduğunu kaydetti.
''Ne yaptığımızı biliyoruz, ne yapmak istediğimiz de belli. Türkiye'nin kendi güvenliği o bölgeden tehdit ediliyor, bu tehdidin ortadan kaldırılmasını istiyoruz'' diyen Çiçek, bu konuda herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini kaydederek, şunları söyledi:
''Irak hükümeti, şu an orada bulunan ABD bu güvenliği sağlıyorsa, zaten mesele yok. Biz durup dururken oraya girmedik ki...Uzunca bir süre bekledik. Uzunca süre diplomatik temasları sürdürdük ama Türkiye oradan devamlı saldırıya uğradı. Bu saldırılar, Irak birliklerince veya
koalisyon güçlerince bertaraf edilmediği için Türkiye onlarla da konuşarak işleyen bir mekanizma çerçevesinde bu operasyonu yaptı. Arzu edilenin, bu belanın madem ki Irak'ın ABD'nin de düşmanıdır, Öyle kabul ediyoruz, bütün bölgenin düşmanıdır. Herkesin bu belanın ortadan kaldırılması noktasında yardımcı olması lazım.''
-''BİZ O TUZAĞA DÜŞMEYİZ''-
''ABD
Savunma Bakanı Türkiye'ye gelecek. Gelmeden önce de sorunun sadece askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini söyledi'' denmesi üzerine Bakan Çiçek, bunun hep söylendiğini ifade etti.
''Bu bizim de söylediğimiz konulardır, kimse yeni bir şey söylemiyor. Yeni bir şey söyledim diyen, sözlerin en eskisini tekrar ediyor. Herkes, bu konuda eskiden beri söylenen sözleri tekrar ediyor'' diyen Çiçek, şunları söyledi:
''Türkiye, bunu yapıyor, sanki yapmıyormuş gibi bir değerlendirme var. Ama herkesin yanıldığı nokta şudur: Aldığınız
tedbirleri bir bütünlük içinde almanız lazım. İlla terör var ben bu tedbirleri bundan dolayı alıyorum derseniz, bu farkında olmadan terör örgütünün propagandası olur. Biz o hataya, o tuzağa düşmeyiz. Zaten tedbir alıyoruz, 5 seneden beri yaptığımız nedir ki? Ekonomik, sosyal, eğitim, kültürel tedbirleri alıyoruz. Ama buna numara vermiyoruz, başlığını şudur budur diye koymuyoruz. KÖYDES mesela...Türkiye'nin her tarafında yapılıyor, en fazla ihtiyaç neredeyse oraya da yapılıyor. İlla terör örgütünün bu noktadaki istismarını ortadan kaldırmak için ben oraya yol yapmıyorum, su götürmüyorum. Zaten oranın ihtiyacı var. O nedenle bu anlam farkına herkesin dikkat etmesi lazım. Bazıları kavramları arka arkaya sıralıyor. Bunun önünün arkasını doğru bağlaması lazım. Biz zaten yapıyoruz. Aynı şey AB için de geçerli...Eskiden paketler halinde yapılıyordu. Şimdi sanki bir şey yapılmıyormuş gibi paket numarası aranıyor. Gelen yasaların çoğu zaten AB ile ilgili.
Yapılan bütün şeyler; açıklamalar tedbirler sonuçta bu manaya da götürür. Ama başta biz bunu koymayız. Bu doğru olmaz. Zaten Türkiye'de eksik olan bu tür tedbirler değil. Eksik olan bu terminolojinin doğru dürüst kullanılmaması... Aklına esen istediği gibi yorum getiriyor, bir kısım ihtiyaçları sıralıyor. Sanki bunlar Türkiye'de yapılmıyormuş gibi. Sanki terör olmasaydı, bunlar yapılmayacakmış gibi. Onun için bence eksik olan Türkçe'nin doğru kullanılmaması.''
-''BAZI ÜLKELERLE ANLAŞAMADIĞIMIZ ORTADA''-
Çiçek, ''Roj TV'nin kapatılması'' ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, konuyu her vesileyle her platformda ifade ettiklerini hatırlatarak, ''Bazı konularda bazı ülkelerle anlaşamadığımız ortadadır. Yani bir taraftan bazı örgütleri terör örgütü olarak kabul ediyorlar, ama bunun ötesinde de çok fazla adım atılmıyor. Türkiye, bir taraftan Kuzey Irak'ta terör örgütünün uzantılarıyla, kamplarıyla, unsurlarıyla mücadele veriyor, öbür taraftan bu örgütün siyasi yöneticileri AB üyesi ülkelerde başı boş dolaşıyor. Kırmızı bültenle arananlar dolaşıyor. Söylendiği zaman, uyduruk bir kısım mazeretler ileri sürülüyor'' dedi.
Cemil Çiçek, bir soru üzerine, provokasyonlara karşı herkesin duyarlı olması gerektiğine işaret ederek, ''Önümüzdeki günlerde bu ve benzeri şeyleri hep kullananlar olur. Ama siz bunlara sütunlarınızda, görüntülerinizde yer vermezseniz, bunlar, bu tür yollara çok fazla da tevessül etmez. Ne kadar az verilirse...Hiç verilmezse daha çok memnun oluruz. Yani bu haber özgürlüğünüzü kullanmayın anlamında değil ama hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Terör hepimizin ortak derdiyse, onun ekmeğine yağ sürecek tutumlardan herkesin, hepimizin kaçınması gerekir'' ifadesini kullandı.
-TCK'NIN 301. MADDESİ...-
Adalet Bakanı Mehmet Ali
Şahin de gazetecilerin ''TCK'nın 301. maddesini ne zaman getiriyorsunuz?'' sorusuna, ''Bana, başka rakam söyleyin artık'' karşılığını verdi. Bir gazetecinin ''Size, Başka rakamda soramıyorum'' demesi üzerine Şahin, ''Galatasaray'ın hali ne olacak diye sorabilirsiniz. Kasımpaşa'ya yenildik'' diye konuştu.
Şahin, üniversitelerde başörtüsü serbestliği için yapılan anayasa değişikliğinden sonra, başka bir yasal düzenlemeye ihtiyaç olup olmadığına ilişkin soru üzerine de ''Beni tartışmaların içine sokmayın'' dedi.
TBMM
Milli Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanı Mehmet Sağlam ise gazetecilerin, ''YÖK Başkanı, '
Anayasa değişikliği doğrudan uygulanabilir' dedi. Rektörler ise 'Uygulanamaz, Yükseköğretim Kanununun Ek 17. maddesinde değişiklik gerekir' dediler. Bir
kaos var. Uygulanabilir mi, uygulanamaz mı? Nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna, ''Hiçbir şekilde değerlendirmiyorum'' karşılığını verdi.
AA