Bodrum'u kim yakıyor?

Turizm sezonunu alevler, is ve duman arasında geçiren Bodrum'da günün sorusu belli: Ormanları kim yakıyor? Ortada delil yok, ama yarımadanın adım adım betona dönüşünü kendi gözleriyle gören sivil toplum örgütlerinin, ormancıların, emlakçıların

Bodrum'u kim yakıyor?

1) Yeni çıkarılan Çevre Düzeni Planı'yla 'mağdur' olan öfkeli arazi sahipleri. 2) Büyük yatırımcılar. En gözde turizm bölgelerinden Bodrum'u kavuran orman yangınlarına bakarken bugüne değil, filmi başa sarıp geçen yıla dönmek gerekiyor. Turizm Bakanlığı, geçen yıl Bodrum'da planlama yetkisini yerel yönetimin elinden aldığını açıkladı. Yeni plan öncesi yarımadada yatırım için büyük hareketlilik başladı. Yeni imar izinleri çıkacağı haberleri kulaktan kulağa yayılırken en çok rağbet gören bölgelerden biri Kızılağaç civarıydı. Emlakçılar satışları katladı. Fiyatlar kanatlandı. Derken Bakanlık 7 Mayıs 2007 tarihinde 1/25000'lik çevre düzeni planını askıya çıkardı. Sonuç şok oldu. Konuşulanların aksine, turizm tesis alanı belirlenen birkaç bölgede betonlaşmanın önü açılırken diğer alanlarda yapılaşma oranı daha da düşürülmüştü. Tarım ve sit alanlarında 1 hektardan az arazisi olanlar, yeni bina yapamayacaktı. Köylüler, "Çocuğumuzu evlendirsek, ev yapmaya izin yok" diye homurdanmaya başladı. Küçük yatırımcının aldığı arazi, elinde patladı. Planın askıya çıkmasından kısa bir süre sonra 7 Temmuz günü Kızılağaç'tan dumanlar yükselmeye başladı. 'Kızılağaç çok değerli' Bodrum'da 28 yıldır emlakçılık yapan Hikmet Topan, Kızılağaç'ın önemini şöyle anlattı: "Kızılağaç çok değerli. Çünkü kırsal gelişim alanı dışında, imarsız bölgedeydi. Bir süredir burada araziler toplanıyordu. Arsaların metrekaresi 50-100 YTL arasında değişiyordu. Ancak çevre düzenleme planı bölgeyi imara açmadı. " Maviyol Girişimi üyelerinden Filiz Dizdar da bölgede emlâkta büyük hareketlilik yaşandığını söyledi ve ekledi, "İmar oranlarının artırılacağı söyleniyordu. Ancak öyle olmadı. Sonra bu alanların yanması dikkat çekici!" Yasalara göre, yanan devlet ormanları ağaçlandırılıyor. Ama sit alanı içine alınan özel orman arazileri, zeytinlikler, bağlar için böyle bir zorunluluk yok. Orman Bölge Müdürlüğü'nün tespitlerine göre; Kızılağaç'ta yanan alanın 308 hektarı devlet ormanı, 180 hektarsa çam, zeytin veya meyve ağaçlarıyla kaplı tapulu özel mülkler. Bodrum'da konuşulan senaryolardan ilkine göre arazi sahipleri kesmelerine izin verilmeyen ağaçlardan yakarak kurtuldu. İkinci adımsa üzerinde artık 'korunacak bir şey kalmayan' özel arazilerinde, imar yasağının kalkmasını beklemek olacak. 12 yıldır Bodrum'da yaşayan mimar Tevfik Bilgin de yeni çevre planının bölgede tepki yarattığını söyledi: "Planda bir arazi için sıfır yapılaşma kararı varken komşusuna ciddi yapılaşma izni verilebiliyor. Elbette bir sınır çizilmek zorunda. Ancak daha adaletli davranılmalı. Plan iyi niyetli ama gerçeklikle örtüşmüyor. Sit alanlarında, birinci, ikinci, üçüncü derece ayrımı yapılmadan imar düşürüldü." Bilgin, tepki doğurmuş olsa bile özel mülk sahiplerinin orman yakmaya kalkacağını düşünmüyor. Bodrum'da konuşulan ikinci senaryoyu Bodrum Yurttaş İnisiyatifi sorumlusu Avukat Ahmet Aksüt anlattı: "Bodrum coğrafi olarak, Antalya gibi büyük, beş yıldızlı yatırımlara müsait değil. Bu yangınlar, bu tür alanların açılması projesinin parçası olabilir. Türkiye'de defalarca yaşanan bir gerçek var. Sit ilan edilen alanların değeri düşer. Buralarını düşük değerden büyük yatırımcılar toplar ve sonra sit kararları değişir ya da kaldırılır. Çünkü orman vasıflarını yitirmişlerdir. Yine böyle bir rant operasyonu olup olmadığı herkesin aklında soru işareti." Bir ihtimal daha var... Tabii bir olasılık daha var; ihmal ve dikkatsizlik. Belki de bir otomobilden atılan izmarit ya da kırılan bir bira şişesinin mercek vazifesi görmesi binlerce ağacı ve doğayı yok etti. RADİKAL
<< Önceki Haber Bodrum'u kim yakıyor? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER