Yargıtay 2.
Hukuk Dairesinin konuya ilişkin kararları, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
Karara göre, 7
Ekim 2003 yılında evlenen bir çift 9
Mart 2004'te, 30 Ekim 2002'de evlenen bir başka çift de 10
Eylül 2003'te boşanma davası açtılar.Yerel Mahkeme, boşanma davasını tarafların boşanma konusunda anlaştıklarına dair beyanları doğrultusunda kabul etti ve hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşti.
Ancak, Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı, iki ayrı boşanma davasıyla ilgili yerel
mahkeme kararlarının
kanun yararına bozulmasını istedi. Dosyaları görüşen Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin kararlarında, 4271 sayılı Türk Medeni Kanununun 166. maddesinin üçüncü fıkrasında, ''
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi halinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır'' hükmünün yer aldığı anımsatıldı.
Davaların açıldığı tarihlerde çiftlerin evliliklerinde henüz 1 yıllık sürenin dolmadığının belli olduğu vurgulanan kararlarda, 4271 sayılı Kanunun 166. maddesindeki, ''Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir'' ve ''Bu hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya
itiraz hakkı vardır'' şartlarının oluşup oluşmadığının araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi istendi.
Kararlarda, bunun yapılması gerekirken, Medeni Kanun'un 166/3. maddesinde öngörülen 1 yıllık süre şartı gerçekleşmeden, tarafların kabulüne dayanarak boşanmaya karar verilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğuna işaret edildi.