Kürt siyasetçi
İbrahim Güçlü,
BDP'yi
demokrasi konsepti içinde görmenin yanlış olduğunu söyledi. Kimsenin iradesinin
ambargo altına alınamayacağını vurgulayan Güçlü, boykot çağrısının etkili olacağı kanaatinde olmadığını belirtti.
Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan İbrahim Güçlü, anayasa değişikliğinin amacının Türkiye'de demokratikleşmeyi sağlamak olduğuna dikkat çekti. Paketin yeterli olmadığını ama yeni açılımlara kaynaklık edebilecek durumda olduğunu dile getiren Güçlü, "12
Eylül'den zarar görenlerin bu pakete
destek vermesi gerekiyor. En azından karşı durmaması lazım. BDP'nin tutumu böyle değil, açıkça karşı bir tutum. BDP kendi başına ele alınabilir bir parti değildir. BDP'yi
PKK'dan soyutlayarak ele almamız olanaklı değildir. Öyle yaparsak yanılırız. PKK ile ele alınması gereken bir tutum." ifadesini kullandı.
'BDP neden boykot ediyor?' sorusunu, 'PKK neden boykot ediyor?' diye anladığını anlatan Güçlü, demokrasiyi isteyenlerin demokratlığının, demokrat olanların işi olduğunu kaydetti. Demokrasiyi istemeyen
örgütler, partiler, kişiler, kurumlar, rejimler ya da ideolojilerin demokrat ve demokrasiyi benimseyemeyeceğini vurgulayan Güçlü, şöyle devam etti: "Bunun için de bir çaba içinde olamazlar. PKK demokrasiyi benimseyen, savunan, demokrat olan parti değildir. Dolayısıyla onun dümen suyunda olan ya da en azından onun yönlendiriciliği altında bulunan BDP'yi doğrusu demokrasi konsepti içinde görmek yanlıştır. Bir Kürt olarak ben demokrasi konsepti içinde görmüyorum. Fiili olarak böyle görünebilir. Bu belli tarihsel dönemlerin yanıltıcılığından ileri gelmektedir. Her muhalifin demokrat olduğu anlamına gelmez. MHP şu anda muhaliftir, ama onun demokrat olduğu anlamına gelmez. PKK'nın demokrasiyi istemesi, aslında kendi varlığına yönelmesi anlamına gelir. BDP'nin içinde herkes böyle midir; tabii ki öyle değildir. Ben resmi politikasında ele alıyorum, bireyleri ele almıyorum. Belki içinde bir
takım gruplar farklı düşünüyorlar."
"PKK 12 EYLÜL HUKUKUNA KARŞI DEĞİL"
PKK'nın
12 Eylül hukukunun ortaya çıkardığı bir yapı olduğuna dikkat çeken Güçlü, Kürt milletine büyük zarar geldiğini, ancak bunun PKK elitine zarar verdiği anlamına gelmeyeceğini söyledi.
Güçlü, "Benim kanaatime göre eğer içinden konuşuyorsa PKK şöyle diyordur: 'Ben müteşekkir olmalıyım, 12 Eylül olmasaydı ben Kürt
bölgesinde hiçbir zaman diğer Kürt hareketlerine alternatif bir örgüt olamazdım.' 12 Eylül hukukunun sonucunda Abdullah
Öcalan hayatında düşünemeyeceği bir statüye getirildi. Bunu
Abdullah Öcalan derinden derine önemsiyor. O bakımdan nesnel itibariyle 12 Eylül hukukuna karşı olması kendi tabiatına aykırı bir olaydır." diye konuştu.
Boykot çağrısının bölge insanı üzerindeki etkisiyle ilgili olarak ise Güçlü, şu değerlendirmeyi yaptı: "Genel seçimlere göre etkili olacağı kanaatinde değilim. Seçimlerdeki oylarına tekabül eden bir etki göstereceğini zannetmiyorum. Eğer bölgede üç oy almışsa, bunun doğrudan
referanduma tekabül edeceğini düşünmüyorum. Üçte bir oranında düşeceğini düşünüyorum. Hatta belki daha da düşebilir. Çünkü ben BDP'nin,
CHP gibi çok cesaretle bir
kampanya yürütebileceği düşüncesinde de değilim. Tabi bunun karşısında
Kürtler 'sen ne talep ediyorsun' sorusunu soracaklar. Bu soruya da verebilecekleri çok ciddi
yanıt yok. Demokrasi ve anayasa projesi ortada yok. Bunun için halka ne diyecekler?"
Kimsenin iradesinin ambargo altına alınamayacağını vurgulayan Güçlü, özgürce herkesin sandığa gidip kendi tutumunu belirlemesini istedi. Bu konuda kimseye engel çıkarılmaması gerektiğinin altını çizen Güçlü, "Konu, hak ve özgürlüklere bakış açısıyla ilgilidir.
Müdahale edersek, demokrasinin gelecekle ilgili önünü kapatmış oluruz." dedi.