Parti kendi tabanına sandığa gitmemeyi telkin edecek.
BDP "hayır" değil de "boykot"u
tercih etmesini "yeni anayasa istiyoruz" argümanı ile açıklamaya çalışıyor. Ancak, bu tercihin arkasında çok daha ciddi bir
komplo olduğu belirtiliyor.
Ciddiyet taşıyan iddialara göre boykot kararı,
İmralı Cezaevi'ndeki
Abdullah Öcalan'ın telkinleri doğrultusunda KCK tarafından alındı. Örgüt bununla, tıpkı
kepenk indirme eylemlerinde olduğu gibi Doğu ve Güney
doğu'da
baskı mekanizmasını kurmayı hedefliyor. Doğuda pek çok esnaf,
örgütün dikte etmesi sonucu kepenk indirmek zorunda kalıyor. Aynı şeyi
sandıklarda da yapmayı planlıyorlar.
KCK, DTP ve
PKK aracılığıyla halkı sandığa gitmeme noktasında tehdit edecek. Doğuda halkın sandığa gitmeleri durumunda "
evet" oyunun çıkacağından eminler. Bunun için sandık başına gitmemeleri için her yola başvurmayı planlıyorlar. Örneğin kepenk indirmek istemeyen esnaf BDP'li belediyeler aracılığı ile "ruhsat iptali" ya da benzer cezalarla tehdit ediliyor. KCK'ya bağlı zabıtalar her kepenk indirme eyleminden önce devriye görevi görüyor. Ya da örgütün talepleri doğrultusunda hareket etmeyenler mali ve ayni
yardım gibi konularda liste dışı tutuluyor. PKK'nın bu çerçevede
seçim sürecinde her türlü tehdit mekanizmasını devreye sokacağı tahmin ediliyor. Tıpkı kepenk indirme eylemlerinde olduğu gibi halkın bu korkuya
boyun eğmesi hedefleniyor. BDP'nin "hayır" değil de "boykot" yöntemini seçmesinin arkasında aslında bu komplo yatıyor. Bu açıdan halkın özgür iradesinin
referanduma tam yansıması için sandık güvenliğinin sağlanması hayati önem taşıyor.