Sel felaketinde en trajik olay
Halkalı'daki bir
tekstil fabrikasının önünde yaşandı. 10 kadın
işçiyi taşıyan
minibüs bir anda sular altında kaldı. Ön tarafta oturan üç işçi dışarı çıkmayı başarırken, arkadaki kadınlar minibüs içinde boğularak can verdi.
İstanbul Valisi
Muammer Güler, bu durumu büyük bir
ihmal olarak değerlendirirken, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
"Minibüsün yandan kapıları ve pencereleri yok. Sadece arka tarafta tek bir kapı var. Onu da suyun basıncıyla açmayı başaramamışlar. Standartlara uymayan bir araçla bu kadar insan taşınır mı?"
İstanbul'u vuran
sel felaketi, sabah saatlerinde geçim derdiyle yollara düşen birçok vatandaşın hayatına mal oldu. Halkalı'daki Pameks
tekstil fabrikasına ait araçta hayatını kaybeden 7 kadının dramı yürekleri dağladı. Mahalle arkadaşı işçiler, aynı
serviste boğularak feci şekilde can verdi. Ölenlerin hikâyeleri ise ihmaller zincirini gözler önüne serdi. Yük taşımacılığında kullanılan, penceresi, havalandırması olmayan
Panelvan tipi minibüs, sular içinde kalınca
ailesini geçindirme sorumluluğunu yüklenmiş kadınlara
mezar oldu.
Emin Yüksek, kardeşinin emekliliğine 5 ay kaldığını, işten ayrılmak istediğini ancak tazminatını alamadığı için çalışmaya devam ettiğini söyledi.
Serviste mahsur kalarak yaşamını yitiren Naciye
Karadeniz de evi, işyerine yürüme mesafesi ile 15 dakika uzaklıkta olmasına rağmen yağış sebebiyle servise binmeyi
tercih etti. Masai bitiminde yıllık izne ayrılarak memleketine gitmeye hazırlanan talihsiz kadın, son konuşmasını fabrikaya doğru yol alırken yaptı. Sel sularının araca hücum ettiği anda damadı
Erdal Tutan'ı (31) arayarak
yardım çağrısında bulunan Naciye Karadeniz, 10 dakika sonraki aramalara
cevap veremedi.
Aynı araçta
yolculuk yapan işçilerden Bircan Karadaş (20) da yağıştan kaçarak servise sığınanlardan. Aile bütçesine katkı için fabrikada çalışan
genç kızın arkadaşları, Bircan'ın sadece akşamları yorgun olduğu için servis kullandığını ifade etti.
Fabrika aracını kaçırdı, ölümden döndü
Fabrika çalışanlarından Zarife Arı, üç haftalık izinden sonra dün işbaşı yaptı. Servisi kaçıran Arı, yeğenini arayarak kendisini işe götürmesini istedi. Bunun üzerine yola çıkan Arı ve yeğeni yol kapalı olduğu için eve geri döndü.
Yağmur biraz yavaşlayınca fabrikaya giden Arı,
mesai arkadaşlarının sular altında kaldığını görünce şoka girdi. Arı'nın eşi, "Karım her gün tam saatinde işe giderdi. Servisi kaçırması Allah'ın takdiri. Çok sevindik ancak komşularımızın acısı, mutluluğumuzu bastırdı." dedi.
Tekstil fabrikası girişinde hayatını kaybeden işçilerin yakınları olaya bir türlü inanamadı. Araçtan ölü çıkan Nuriye Can'ın oğlu Zafer Can uzun süre
gözyaşı döktü. Talihsiz kadının olaydan hemen önce oğlunu aradığı ve "Her taraf sular altında ama biz iyiyiz." dediği öğrenildi.
"Babacığım boğuluyorum, kurtar beni!"
Bu feryat, dün sabah bastıran yağışla
sel suları altında kalan minibüs
şoförü Kendal Gönenç'in (32) son sözleri oldu. Topkapı-
İkitelli hattında çalışan ve sabah 6'da ilk seferine çıkan Gönenç, Halkalı-Dereboyu caddesinde sel sularına kapıldı. Cep telefonuyla
babasını arayarak, "Babacığım boğuluyorum, kurtar beni!" mesajı bırakan gencin telefonu bir daha açılmadı. Olay yerine gelen baba
Kerbela Gönenç, oğlunun cesediyle karşılaştı. İki çocuk babası Kendal Gönenç'in, şoför arkadaşlarını da arayarak, "İkitelli yoluna gelmeyin, burası çok kötü." dediği ortaya çıktı.
Selde can verenlerden biri de MNG Kargo'nun güvenliğinde çalışan Ali Karagöl'dü (25). Gece mesaisine kalan iki çocuk babası Karagöl'ün, gece ailesini arayarak son kez sahura kaldırdığı öğrenildi.
Nefes alacak bir penceresi dahi yok
7 kadın işçinin boğularak hayatını kaybetmesine sebep olan Panelvan tipi araçla ilgili çarpıcı iddialar ortaya atıldı. 8 yıldır aynı işyerine yolcu taşıyan aracın camlarının olmadığı, olay anında şoför ve yanında oturan iki kadının kendilerini dışarı atmak istediği, ancak kapının açılmadığı belirtildi. Alınan bilgiye göre kadınlar, sel sularının
göle çevirdiği fabrika bahçesine girmek istemedi. Ancak şoför, işçileri dinlemedi. Bu sırada fabrikanın yanındaki derenin taşması sonucu yerle bir olan bahçe duvarlarından taşan su, bir anda servisi içine aldı. Olayda Naciye Karadeniz, Bircan Karadaş, Altun Yüksek, Özlem
Ünal, Fikriye Özentürk, Naciye Can ve Nebahat Salkım hayatını kaybetti.
'Ben iyiyim' dedi sel sularına kapıldı
Ayamama deresi daha önce birçok kez
ıslah edildi. Ancak daha önce böylesine bir sel felaketi görmedi. Görgü tanıkları, selin sürüklediği araçların dere yatağının üst kısmında yer alan
Osmanlı TIR Garajı'ndan aşağıdaki
Kamer TIR Garajı'na taşıdığını kaydetti. Son anda aracından çıkarak kurtulan şoför
Hamit Yücel, felaket anını şu sözlerle anlattı: "Arkadaşlarım da benim gibi araçlarının tepesine çıktılar. Her şey yolundaydı. Hatta birisi, 'Ben iyiyim iyiyiyim!' diye bağırdı. Sonra üzerine sürüklenerek gelen TIR sığındığı araca çarpınca sel sularına düştü. Gözden kayboldu."
'Sular çok yükseldi gelin beni kurtarın'
Osmanlı TIR Garajı'nda bekçilik yapan
Salih Öztaş (43) da afette yaşamını yitirdi. Gece başlayan
sağanak yağışta kulübesi sular altında kalan Öztaş, önce çatıya sığındı. Saat 06.00 sularında patronunu arayan çaresiz bekçi, "Sular çok yükseldi, gelin beni kurtarın." çağrısında bulundu. Ancak kısa süre sonra telefonla irtibat kesildi.
Sabah saatlerinde
kurtarma çalışması başlatan ekipler, Öztaş'ın cansız bedenini parçalanmış araçların arasında buldu.
Felaketi TV'den izleyen Öztaş'ın kız kardeşi Hatice Öztaş, olay yerine koştu. Her cesede ağabeyi umuduyla
bakan genç kadın, acı gerçeği öğrendiğinde gözyaşlarına hakim olamadı.
ZAMAN