Nazlı Ilıcak'ın köşe yazısından ilgili bölüm:
Ertuğrul Özkök de, Hürriyet'ten bir gazeteci bulunmadığını yazmış. Oysa, bu, Can Paker'in evinde özel bir davetti; bizler de oraya, gazetelerimizi temsilen değil, şahsen, "dost" sıfatıyla çağrıldık. Bu işin bir cephesi. Öte yandan, Özkök "bana anlatılanların yalancısıyım" diye sözde başbakana atfen bir cümle naklediyor: "Benim SABAHatv Grubu'nun satışına müdahale ettiğimi söylüyorlar; etmedim. Zaten şirket pahalıya satıldı. Ben müdahale etsem daha ucuza sattırırdım."
Özkök, söylenip söylenmediğinden emin olmadığı bu cümlelerden yola çıkarak, bir de yorum yapıyor.
Mesut Yılmaz, Türkbank'a, değerini yükseltmek için müdahale etmiş ama,
Yüce Divan söz konusu gerekçeyi suçu ortadan kaldıran bir unsur olarak kabul etmemiş.
Yılmaz, -dünkü yazımda da belirttim-Alaaddin Çakıcı'nın, diğer katılımcıları tehdit ettiğini bile bile, ihalenin
Korkmaz Yiğit üzerinde kalmasını sağlamıştı. Ayrıca yakın dostu Kamuran Çörtük'ü aracı gibi kullanarak, Yiğit'in Çörtük'e, bir iddiaya göre "bedava", bir diğer iddiaya göre "çok ucuza" Genç TV'yi satmasının yolunu açmıştı.
Erdoğan'dan "Ben ucuza sattırırdım" cümlesini duymadım. Ama bilenler bilmeyenlere çok daha önemli bir olay nakletti:
"Birileri, özel bankaları ve yabancı yatırımcıları ürküten, gözlerini korkutan beyanlarla, Çalık Grubu'nun para bulmaması için büyük gayret sarf etmiş. Pahalı fiyat ve TMSF Başkanı Ahmet Ertürk'ün '1.1 milyar YTL'nin altına inmem' açıklaması, birilerinin işine yaramış. Çalık ihaleye katılmasaydı veyahut katılmasına rağmen para temin edemeseydi, birileri malı ucuza kapatacakmış."
Evet, bilenler bilmeyenlere o gece bunu anlattı.
Malı ucuza kapatmak isteyen o "birilerinin" kim olduğunu daha fazla açmaya gerek var mı?
NAZLI ILICAK/SABAH