Askerlerin
sivil mahkemelerde
yargılanmasını düzenleyen
yasa maddesinin veto edilmesi için
Genelkurmay'ın
Çankaya Köşkü'ne gönderdiği üç maddelik
itiraz yeni bir
tartışma yarattı. Genelkurmay'ın ileri sürdüğü yasayla ‘Kışlaya
siyaset gireceği'ni, ‘Sivil-askeri yargı çatışması yaşanacağı'ni ve ‘emir komuta zincirinin zaafa uğrayacağı'nı iddiası hukukçulardan
destek görmedi. Genelkumay'ın üç maddesini değerlendiren sivil ve asker kökenli hukukçular, tam aksine
düzenlemeyle ‘zaten siyasetle iç içe olan kışlanın siyasetten kurtarılacağını' ve
Anayasa'nın 145'nci maddesinde yapılacak düzenlemeyle askeri ve sivil mahkeme çatışmasının ortadan kalkacağını savundu. Uzmanlar, ‘Darbe garnizonda olursa asker yargılar, sokakta olursa sivil yargılar' mantığının doğru olmadığını söyledi.
ki maddelik yargı
reformu Köşk'ün onayını beklerken, bazı gazetelere dün ilginç bir haber yansıdı. Genelkurmay'ın Köşk'e ilettiği ileri sürülen görüşler 'Kışlaya siyaset girer itirazı' başlığıyla kamuoyuna aktarıldı. Söz konusu yoruma
emekli askerlerden tepki geldi.
Emekli
Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi, reformun siyasetten kışlayı arındıracağını söyledi. Eski askerî savcı
Faik Tarımcıoğlu da, 'emir-komuta zincirinin bozulacağı' iddialarını, "
Askerî yargı-nın emir-komutayla işlediğinin itirafı." olarak değerlendirdi. Emekli Askerî
Yargıtay Başkanı Nursafa Pandar ise kafa karışıklığının üst düzey komutanların yargılanmalarının izne bağlanmasıyla çözülebileceğinin altını çizdi.
Sivil-asker ilişkilerini düzenleyen
Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK)'nun 250. maddesinde yapılan değişiklik konusunda Genelkurmay Başkanlığı'nın değerlendirmelerinin Çankaya Köşkü'ne ulaştığı belirtiliyor. Bazı gazetelere sızan mütalaaya "Bu yasa geçerse kışlaya siyaset girer." endişesi hakim. Habere göre Genelkurmay söz konusu yasa değişikliğinin yürürlüğe girmesine 3 maddeyle itiraz etti: 1- Yasa değişikliği Anayasa'nın askerî yargıyı düzenleyen 145. maddesine aykırılık oluşturuyor. 2- Askerî mahallerin masuniyetini bozar, TSK'nın emir-komuta zincirini olumsuz etkiler. 3- Askerî yargı, yapılan değişikliği
uygulamayabilir böylece asker-sivil yargı arasında
yetki çatışması çıkar. Ancak itirazlaemekli askerî yargı mensuplarını tatmin etmedi. Düzenlemenin askerî ve sivil yargı arasında çatışma oluşturacağı endişesinin yersiz olduğu ifade edilirken, "Yasal düzenleme TSK'ya siyaseti sokmaz, bilakis bu değişiklik Silahlı
Kuvvetler içinde siyasetin önünü kapatır." görüşü dile getirildi. Görüşler özetle şöyle:
KIŞLAYA SİYASET GİRER YORUMU ZORLAMA
Faik Tarımcıoğlu (Emekli Askerî
Savcı)
Değişiklik, çatışmaya sebep olmaz. Sivil ve askerî yargının sınırları doğru çizilirse hiçbir problem olmaz. Eğer bir çatışma olursa sivil ve askerî
Yargıtay bu sorunu çözer. Eğer bunlar da çözemezse uyuşmazlık mahkemeleri var. Kışlaya siyasetin gireceği yönündeki yorumları da zorlama buluyorum. Zaten kışlada siyaset var. Siyaset maalesef yüksek yargıda da var. Hukuk devleti olamayışımızın asıl sebebi de bu.
Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararlar siyasi kararlardır. Bunun en açık kanıtı '367 kararı'dır. Bu kararı verenler muhtemelen utanıyorlardır. Emir-komuta zincirinin etkileneceği endişesi de yersiz. Suç işlemiş biri varsa takip edilir. Bunun askerî veya sivil mahkemede olmasının hiçbir önemi yok. Askerî yargının birçok sorunu var. Sivil yargıya göre problemleri daha şekilsel ve katı. Bu anlamda savcılığın huzuruna herhangi bir olay ancak komuta kademesinden geçerek gelir. Yani komutanın masasından geçer savcının önüne gelir. Halbuki sivil yargıda, vatandaş bir dilekçe vererek savcılığı harekete geçirebiliyor.
AKSİNE TSK'DAKİ SİYASETİN ÖNÜ ALINIR
Adnan Tanrıverdi (Emekli Tuğgeneral)
TSK, bir yandan dışarıdan Silahlı Kuvvetler'in içerisine girişi engellemek, diğer yandan da sivil toplumu belirli ölçüde
baskıda tutmak için askerî yargının alanının geniş kalmasını istiyor. Bugün tartışmaya sebep olan Silahlı Kuvvetler'in milli otoritenin kontrolüne sokulmak istenmesidir. Değişiklik, Silahlı Kuvvetler'in milli otoritenin kontrolüne girmesi noktasında atılmış bir adım. Sivil topluma yönelik suç işleyen asker kişilerin sivil yargıda yargılanması TSK'ya siyaseti sokmaz, bilakis Silahlı Kuvvetler içinde siyasetin önünü kapatır. Ayrıca iki yargı arasında da hiçbir itilaf meydana getirmez. Hudutları belli olur. Uyuşmazsa da Uyuşmazlık Mahkemesi bu ikisinin meselesini halleder. Bu düzenlemeyle ordu içinde şeffaflaşma artar. TSK mensupları yargılanma endişesiyle siyasetten uzak kalacaktır. Türkiye'de tek yargı sistemine bir an önce geçilmesi gerekiyor.
EK DÜZENLEME OLURSA SORUN OLMAZ
Nursafa Pandar (Emekli Askerî
Yargıtay Başkanı)
Normalde değişiklikle kışlaya siyaset girmez ancak bir düzenleme yapılmazsa girer. Askerî mahkemede yargılanan bir kişiyi alıp götürürsen korunmasız hale gelir. Askerî ve sivil yargının değişiklikle karşı karşıya gelmesi söz konusu değil. Eyleme karşı itiraz edilecektir. Yasal yollardan girişimler tabii olacaktır. Ancak bu
kavga dövüşle değildir. Asker Anayasa'dan gelen haklarını kullanacaktır. Burada olay şu;
Kamu görevlilerinin yargılanmasına yönelik bir yasa var. Askerler de kamu görevlisi. Bu noktada idari amirinden izin almazsanız köy muhtarından bile daha az güvensiz olurlar.
Genelkurmay Başkanı hariç
kuvvet komutanları askerî mahkemede yargılanırlar. Bunların
soruşturma emirlerini Genelkurmay Başkanı verir. Savcılar da soruşturmayı açar. Bana göre başkomutan olduğu için bu izin cumhurbaşkanına verilmeli. Ya da Başbakan'a verilmeli. Çünkü bunların bir idari korunması olması gerekir. Askerî Ceza Kanunu'nda bulunan 44. ve 22. maddelerce güvence sağlanmalıdır. Köşk'ten bu noktada bir değişiklik olursa hiçbir sorun yok. Genelkurmay Başkanı da tasarı Köşk'teyken bunlara bakalım, teminatsız duruma gelmeyelim düşüncesi taşıyor olabilir.
Bu yasa siyaseti kışladan çıkarır
#
Ümit Kardaş (Emekli askeri hakim): Kışlada siyaset zaten var. Bu yasal düzenleme, aksine askerin siyasetle uğraşmasını engeller, kışladan siyaseti çıkarır. Bu düzenlemeler herhangi bir yetki kargaşası da yaratmaz. Bu düzenleme tabi yargı sistemine uygun. Bunun aksini istemek, ‘Ben yargı özgürlüğümün kısıtlanmasını istemiyorum' demek. 145. madde tartışması olabilir ama bu maddede zaten evrensel hukuka da uygun değil. Zaten o maddeyi de
Askeri Yargıtay'ı da kaldırmak lazım. Bu gerekçeler, hukuki ve askeri yararlarla açıklanamaz. Cumhurbaşkanının baskı altında olduğu kesin. Bu ikili bir baskı hatta.
Anayasa'nın 145. maddesine uygun
# Doç. Dr.
Mustafa Şentop (
Marmara Üniversitesi
Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı): Yapılan değişiklik Anayasa'nın 145'inci maddesine aykırı değil. Bu suçlar zaten askeri mahalde işlenebilecek suçlar değil. Bu bakımdan askeri mahal bakımından itiraz olamaz. Darbe garnizonda olursa asker yargılar, sokakta olursa sivil yargılar doğru değildir.
Yargı çatışması niçin doğsun ki?
# Ahmet
Cengiz Tangören (Emekli Deniz
Hakim): AB normuna göre yapılan
kanun değişikliği Anayasa'ya aykırı değil. Düzenlemede hiçbir mahsur yok bence, ayrıca faydalı bir düzenleme. Bunun yanında yapılan değişiklik Askeri Ceza Kanunu dışındaki kanunlarda yönelik bir düzenlemedir. Dolayısıyla ben sivil ile askeri yargı arasında çatışma çıkacağı görüşüne de katılmıyorum; yargı çatışması doğmaz, niçin doğsun ki? Kışlaya da siyaset girmez. Askeri yargı sahasının yetkisinin kısıtlanması zaten düşünülüyordu. Doğru bir uygulama oldu.
Avrupa'da kışlaya siyaset mi girmiş?
# Prof.
Mustafa Kamalak: Anayasa'ya aykırı ise Anayasa Mahkemesi iptal eder. Asker bu son düzenleme ile ilgili olarak sınırlı olarak sivil mahkemede yargılanacak. Özü itibariyle Anayasal suç işlediğinde, Anayasa'yı, hükümete karşı suç işlediğinde ya da
TBMM'ye karşı suç işleyip cunta oluşturduğunda yargılanacak. Bundan dolayı da neden askerin içine siyaset girecek ki? Avrupa
ülkelerinde
askeri mahkemeler sadece
disiplin işleriyle uğraşıyor, bu ülkelerdeki ordulara siyaset mi girmiş? Ne zaman
demokrasi gelecek?
3 yılda değişen demokrasi!..
Askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasının önünü açan düzenlemeye ‘acele oldu' diye karşı çıkan
TÜSİAD'ın 2006'da yayınladığı
raporda askeri mahkemelerin kapatılmasını istediği ortaya çıktı. TÜSİAD için hazırlanan rapor dönemin
Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Zafer Üskül tarafından kaleme alındı. ‘Türk Demokrasisi'nde 130 Yıl (1876-2006): Prof. Dr. Bülent Tanör Anısına Türkiye'de Demokratikleşme Perspektifleri' adlı raporun ‘Hukuk' bölümünde şu saptamalar yer aldı:
# Askeri kişinin görevini yapmasının şartları, yargıcın görevini yapmasının şartlarından farklıdır.
Askerlik görevi, mesleğin gereği emir komuta zincire içinde kalmayı gerektirir.
# Askeri yargıçların görevlerini yaparken kendilerini emir komuta zinciri dışında düşünmeleri ni sağlayacak bir ortamın varlığından söz edilemez.
# Askeri yargıçlar yürütme organlarınca atanır ama unutulmamalıdır ki atama listeleri askeri hiyerarşi içinde yetkili makamlar tarafından hazırlanır.
# Askeri hakim ve
subay üyelerinin yükselmelerinde, sicil yoluyla komutanları etkilidir. Özlük işleri, askeri
bürokrasi içinde yürütülür.
# Askeri yargı ve
sıkıyönetim mahkemeleri yargı sisteminden çıkartılmalıdır.
# Yüksek askeri mahkeme de kaldırılmalıdır.
'Kışlaya siyaset girer' görüşü şaka gibi
AK Parti'nin sosyal demokrat kökenli isimlerinden
Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, askerlere sivil yargı yolunu açan kanunun Anayasa'ya aykırı olmadığını belirtti. Genelkurmay'ın
yargı reformu konusunda Köşk'e gönderdiği ileri sürülen görüşler için 'şaka gibi' yorumunda bulunan Özdalga, 'Kışlaya siyaset girer' iddiasına da karşı çıktı: "Kışlaya siyaset girmesinin asıl nedeni, mevcut hukukî durumdur."
TBMM
Çevre Komisyonu Başkanı Özdalga, düzenlemeye itiraz edenlerin tek kaynağının Anayasa'nın 145. maddesi olduğuna işaret etti. Ancak söz konusu maddedeki "Askerî mahkemeler, asker kişilerin; askerî olan suçları ile bunların asker aleyhine veya askerî mahallerde yahut askerlik
hizmet ve görevler ile ilgili suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler." hükmünün
darbe müteşebbislerini kapsamadığının altını çiziyor. Özdalga, "Anayasal düzeni değiştirme teşebbüsü, askerî, asker aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili bir suç değildir. Anayasa'ya aykırılık iddiasını öne sürebilmenin tek yolu, söz konusu yasadışı fiili, tamamen 'askerî mahallerde işlenen suç' çerçevesi içinde sıkıştırmaktır." diye konuştu. Özdalga, fiiliyatta bunun mümkün olmadığını, çünkü anayasal demokratik düzeni değiştirme suçunun ne tasarlama ne icra aşamasında, askerî mahallerle sınırlı kalmasının mümkün olmadığını vurguladı. Tasarlama aşamasında planlanan fiillerin tamamının (TBMM'nin zor kullanılarak görevden men edilmesi dahil) askerî mahallerin dışına dönük olduğunu belirten Özdalga, "Söz konusu tasarlama faaliyetlerinin askerî mahallerin dışında devam etmeden sürdürülmesi mümkün değildir. Bütün bunlar, son yıllarda yaşadığımız pek çok acı tecrübeyle de sabittir. O nedenle Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçunun sivil mahkemeler tarafından yargılanması, lafzi bir yoruma göre dahi 145. maddeye aykırı değildir." ifadelerini kullandı.
Genelkurmay'ın 'anayasa v
e devlet düzenine karşı işlenen suçlar sivil yargı alanına sokulursa, kışlaya siyaset girer' endişesine de katılmadı. Özdalga, şöyle konuştu: "Eğer doğruysa, bu herhalde
Adli Müşavirlik'in bir şakası olabilir diye düşünüyorum. Çünkü kışlaya siyaset girmesinin asıl nedeni, mevcut hukukî durumdur. Askerî mahallerde yıllardır ve yoğun biçimde siyaset yapılmasına ve anayasa suçu işlenmesine rağmen, sorumlu askerî yargının 40 yıldır tek bir kovuşturma dahi başlatmamış olması, o nedenle de suç işleyen asker kişilerde
doğal bir koruma zırhına sahip oldukları varsayımının doğmuş bulunmasıdır. O kadar ki 'harekete geçmeyi savsakladı' diye zamanın genelkurmay başkanının yakasına sarılıp
hesap soran ve bunu böbürlenerek medyaya anlatan bir orgeneral hakkında dahi herhangi bir adlî işlem yapılmamıştır. Herkesin bildiği bu gibi örnekler, ne yazık ki sayılamayacak kadar çoktur."
Haluk Özdalga, Genelkurmay Başkanı
İlker Başbuğ'un kısa süre önce yaptığı bir basın toplantısında, "TSK demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine bağlıdır. Bu ilkelere aykırı düşünce içinde olan, davranışlarda bulunan personeli bünyesinde barındırmaz. Bunun teminatı da Genelkurmay Başkanı olarak benim." dediğini aktardı. Özdalga, bu açıklamaya güvenerek Başbuğ'a şu çağrıyı yaptı: "Sayın Genelkurmay Başkanımız, asker kişilerin Anayasal düzeni değiştirme suçlarıyla ilgili yargılamanın sivil mahkemelerde yapılmasına, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine bağlı bir kurum olan TSK'nın bir itirazı olmadığını açıklasın. Böylece hem Sayın Başbuğ'un son açıklamalarına hem de TSK'ya kamuoyunun inancı ve güveni büyük ölçüde artacaktır. Ülke gündemini işgal eden sanki bir gerginlik varmış izlenimi yaratan tartışmalar da bir anda son bulacaktır."
ZAMAN - STAR