Saldırıların Özal bağlantısı
Dünkü "
Şiddet ve
Ergenekon karşı atakta" başlıklı yazımın yayınlandığı gazeteyi elime almadan, Şemdinli'de bir askeri birliğe düzenlenen saldırıda sekiz askerimizin şehit olduğunu...
...14 askerimizin de yaralandığını öğrendim.
Geleceğini kurmak için binlerce gencin üniversite sınavlarına girdiği, orta öğrenimdeki öğrencilerin de tatillerinin bu ilk gününde ölüme uyandık.
Yetmedi... Araziye döşenen patlayıcının infilak etmesi sonucu iki askerimiz daha yitip gitti, ikisi de yaralandı. Hâlbuki... İki gün önce
basın toplantısı düzenleyen
Genelkurmay, “saldırıların artacağını” söylemişti. Bunu biliyoruz ama bir birliğe yapılan saldırıyı kazasız belasız püskürtemiyoruz...
Gencecik çocuklarımız yitip gidiyor...
Daha ürkütücü olanı... Bu ölümleri sona erdirmek adına, “ordu neden kendi güvenliğini koruyamıyor” diye sormayı da, “askerin moralini bozmak” olarak algılamak isteyen kara vicdanlılar, matem sabahlarında her zamankinden daha fazla ortalarda geziyor.
***
Kapkara bir yaz gününün sabahında, refleks olarak gelen
mesajlarıma bakarken, bir tanesi dikkatimi çekti. Elektronik mesajın konu bölümünde “Özal
Suikastı” yazıyordu... Mesaj
Nevzat Çiçek'den geliyordu.
Merakla açıp okumaya başladım. Meğer...
Yüksekova Çetesi'ni ortaya çıkaran... Ve
Susurluk Komisyonu'na verdiği ifadede Yeşil'i deşifre eden Jandarma İstihbaratçı Hüseyin
Oğuz'un “Bir istihbaratçı askerin anıları: ÖMRÜM” adlı kitabı yayımlanmış. Lagin Yayınları tarafından yayımlanan kitap yarın kitapçılarda olacakmış.
***
Hüseyin Oğuz, bana gönderilen bölümden gördüğüm kadarıyla kitapta çok ilginç şeyler anlatıyor...
Örneğin, Merhum Cumhurbaşkanı
Turgut Özal'a suikast gerçekleştiren
Kartal Demirağ'ı sorgulayan savcılardan Uğur Tonik'in o dönem kızının kaçırıldığını ben ilk defa duydum. Söz konusu savcının adı kitapta başka yerlerde de “
parmak ısırtan” cinsten olaylarda geçiyor.
***
Nasıl ve nerede mi?
Kitabın bana gönderilen bölümünden okuyalım:
Eski istihbaratçı Hüseyin Oğuz,
Malatya İl Jandarma Komutanlığı'nda görevliyken Uğur
Mumcu suikastıyla ilgili bilgilere ulaştığını söylemekte...
Oğuz, Susurluk tetikçisi olarak bilinen Doğan Erşahin'i ararken ulaştığı çarpıcı bilgileri şöyle anlatmakta: “Ben bir gün Malatya İl Jandarma'da oturuyordum. Doğan Erşahin'i ararken Aydın
Öztürk diye biriyle tanıştık. Konuşmamızda Tekin Coşkuner'in
Ankara Yenimahalle'de Mumcu suikastında kullanılan C4'leri sakladığını söyledi. Kardeşinin oğlu Ali'nin de onu alıp getirdiğini, hatta Malatya'da polisin
gözaltı çektiğini, devreye Özal suikastını yapan Kartal Demirağ'ı sorgulayan savcı Uğur Tonik'in girdiğini söyledi. Uğur Tonik'in kim olduğunu
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının iyi bilmesi lazım. Uğur Tonik bir de Tekin Coşkuner'le aynı masada yemek yedik.
Yemekte Tekin, bana Tonik'i göstererek ‘o komünisti yok ettiğimizde beni kurtaran kişi bu' dedi.”
***
“
Elazığ İl Jandarma'da kalırken santral bir gün bir bayanın telefonla beni aradığını söyledi. Karşıdaki ses kendisini tanıttı ve Uğur Tonik'in eşi olduğunu ifade etti. Ben Susurluk Komisyonu'nda Uğur Tonik'in ismini vermiştim. Ayla Hanım bana, ‘evladım, bizim çok sıkıntımız oldu. Kartal Demirağ'ın sorgulanmasından sonra başımıza birçok iş geldi. Kızımızı kaçırdılar, çok
mağdur olduk neden siz de bizi mağdur ediyorsunuz' diye sordu. Ben de, ‘sizi mağdur etmek için değil, gerçeklerin ortaya çıkması için bildiklerimi açıkladım' dedim.”
***
Hüseyin Oğuz kitabında, Uğur Tonik'in kendisine bir
dosya vereceğini ve kendisi ile üç gazetecinin şahitliğinde Ankara'da havaalanında buluştuklarını ve Uğur Tonik'in kızgınlıkla kendisine saldırdığını da ifade ederek, “buna yanımızda bulunan üç kişi de şahitti” demekte... Uğur Tonik'in Yargıtay'dan
emekli olmasında bu olayın etkili olduğunu ifade eden Oğuz, Uğur Tonik'in konuşması halinde Özal suikasti ile ilgili birçok karanlık noktanın da aydınlanacağını iddia etmekte...
Yarın piyasaya çıkacak olan bu ilginç kitabın bana gönderilen dar kapsamlı bölümlerinden hissettiğim kadarıyla istihbaratçı Hüseyin Oğuz çok önemli bilgilere sahip... Sanki yetkili birileri kitapla yetinmeyip kendisini çağırsa, Turgut Özal'dan
Uğur Mumcu'ya bir sürü karanlık iş aydınlanabilecek...
Sadece kitabı değil, bu kitaptan sonra bir yetkilinin kendisini çağırıp çağırmayacağını da çok merak ediyorum...
***
Bu kitaptan hareketle insan kendi kendisine şunu soruyor: Rahmetli Turgut Özal öldü mü, öldürüldü mü?
Ve Uğur Mumcu'nun katili kim?
***
Öyle görünüyor ki, birazda bile bile gelen dünkü ölümlerdeki zafiyet de dâhil, geçmişteki karanlıklardan arınmadıkça, acıları katmerleyerek yaşamak zorunda kalmaya devam edeceğiz...
MEHMET ALTAN - STAR