Karşılaşacakları muhtemel zorlukları ve bazı karanlık odakların davaya müdahale etme ihtimalini gerekçe gösteren davacılar ise buna karşı çıkıyor.
Davacıların avukatı Vedat Şengöl,
mahkemenin talebinin reddedilmesi amacıyla Adalet Bakanlığı'na 5 maddeden oluşan bir dilekçe gönderdi.
Bulanık'ın Muş'a 110 kilometre uzakta olduğunu, dolayısıyla güvenliğin sıkıntıya düşmeyeceğini vurgulayan Şengöl, davanın başka ilde görülmesi durumunda birçok tanığın dinlenmeyeceğini ve delillerin toplanmasında zorluğa düşeceğini savundu. Davanın başka yere alınması durumunda derin güçlerin davayı işlemez hele getirmek için uğraş göstereceğini iddia eden Şengöl, özetle şu görüşleri dile getirdi: "Olayın onlarca tanığı,
mağduru, müştekileri bizzat mahkeme tarafından dinlenemeyecektir. Bu davadaki yüzlerce
tanık, mahkeme huzurunda dinlenmesi gerekirken, tanıklar davanın nakliyle birlikte talimatla dinlenmeleri gerekecektir. Ayrıca, mağdur ailelerinin
duruşmalara katılması çok zor, hatta imkânsız hale gelecektir. Muş'ta güvenliği sağlayamayan birimler, davanın nakledileceği yerde özellikle mağdur tarafın güvenliğini nasıl sağlayacaktır?
Nakil girişimini, adil
yargılanma hakkına müdahale olarak görmekteyiz."
Muş Ağır
Ceza Mahkemesi, Muş Emniyet Müdürlüğü'ne müzekkere yazarak duruşma günü olan 9
Şubat 2010 günü gerekli güvenlik önleminin alınmasını talep etmişti. Muş Valiliği, bu talep üzerine mahkemeye gönderdiği yazıda, '
terör örgütü yandaşları ve müzahir kesimler tarafından provoke edilebileceği, yasadışı
gösterilere zemin hazırlanabileceği ve toplumsal hareketlere dönüştürülebileceği' gerekçesiyle duruşmanın başka bir ilde yapılması yönünde görüş bildirdi. Sanık vekili de, davanın başka bir vilayete nakledilmesini talep etti. Mahkeme bunun üzerine güvenlik gerekçesiyle davanın başka ilde görülmesi için Adalet Bakanlığı'na müracaat etti.
(CİHAN)